Bezden kurtulmak ya da kurtulmamak… Aslında bez hayatı pek çok yönden kolaylaştırıyor.

Birincisi acil tuvalete koşma derdi yok…

Sonra çocuğu garip pozisyonlara sokmak yok…

Tuvalet temizliği çok da umrunuzda değil, oraya değme, buraya dokunma diye uyarırken kendinizi obsesif kompulsif  takıntısı olan bir anne-baba gibi hissetmek yok… (more…)

Ailemizde sık sık hatırlanan bir hikayedir. Hatta ben net olarak hatırlamasam da sanki yaşamışmışım gibi hissederim, o kadar çok duyduktan sonra… (more…)

Geçen gün bir gazete haberi vardı “Hediye derdi bitti” diye. Sevdiğiniz bir kişiye hediye almaya vaktiniz yoksa bu internet sitesine girip hediye seçip sonra SMS aracılığı ile aldığınız hediyeyi bildirebiliyormuşsunuz! Ne kadar romantik değil mi? Bu yeni sistemler her güzelliği “dert” olarak algılatıyor, sevdiklerimiz için düşünebileceğimiz hoşluklardan giderek uzaklaşmamıza sebep oluyor. (more…)

Şu genetik işi inanılmaz bir şey. Gerçekten insan düşündükçe ve yaşadıkça daha da çok öğrenesi geliyor. Allahtan bu konuda uzman bir yakınım yok. Olsaydı benden kolay kolay kurtulamayacaktı zavallı… (more…)

Temmuz ayındaki tatil kaçamağımızın ilk günleriydi. Çok sevdiğim, canım dostum Begüm’den bir mail geldi. Mailin konu bölümü: “HU beni yazmış” . Dikkatimi çekti hemen haliyle. Bakalım ne yazmış arkadaşım hakkında diye okumaya başladım. (more…)

Bugün sizlere harika bir ekmek tarifi vermek istiyorum. Benim sevgili eşim çok güzel ekmek yapar 🙂 Ekmek makinasında… Hatta eve ekmek makinası alma peşinde ama ben artık mutfakta bir tane daha robota yer olmadığı düşüncesinde olduğumdan, sürekli bu konuyu erteliyorum. (more…)

Son bir aydır etrafında bir minik kedicik var. Nereye gidersem beni takip ediyor. Tek başına minik evimizdeki hiç bir odaya girmiyor. Balkona tek başına çıkmıyor. Odasından oyuncaklarını almak için içi gitse de yanında ben olmadan odasına girmiyor. (more…)

Bugün harika bir tarif var size… Valla ben okurken acıktım. Hem de çok kolay görünüyor… Hemen denemeyi düşünüyorum 🙂 (more…)

Geçen hafta ikinci tur Fethiye Hillside seferimizi yaptık. İyice şımardık bu yaz. Ama ulvi bir görev ile bu eşsiz beldede bulunuyoruz: kızımız/torunumuz Maya’yı DENİZE sokmak!!!

Bu sefer yanımıza anneannemizi de aldık, üç nesil, üç bayan kol kola takıldık anlayacağınız… Zavallı eşim biz fış fış sularda salınırken, İstanbul’un en sıcak döneminde ve feci trafiğinde vakit geçirmekte… İş bölümü yaptık: o çalışacak, ben Maya’nın sağlığı için ne gerekiyorsa(!) onu yapacağım… Nasıl, sizce de adil bir dağılım değil mi? Efendim??? Efendim??? Ne dediniz??? Sesiniz gelmiyor, hat kesildi galiba 😀 (more…)

İnsanın ağzına bir defa tatlı bir şey girmeye görsün… Mutlaka devamı geliyor. İşte biz de dayanamadık, çilek reçelli kurabiye ile devam edelim dedik. (more…)