Category: Kütüphane

4 Haftanın Sonunda

“Babalar Okuyor!” dört koca haftayı tamamladı. Geçtiğimiz Pazar, dördüncüsünü gerçekleştirdik.

Okuyucumuz Mehmed Bey, bana iki hafta önceden söz vermişti – daha doğrusu teklifimi geri çevirmeyip hemen belirlediğimiz tarihi ajandasına not etmişti.

Hafta başı Sihirli Sayfalar’a gidip kitapları seçmiş, okumuş, çalışmış.

Pazar günü Bebek pek bir dolu ama geçen Pazar bir de şenlik vardı. Hava da güzel. Pek bir keyifli.

O sabah Maya’nın yüzme dersi var. Çıkışta uzun uzun yemek yemeye vakit yok. Bir güzel muzunu yiyor bizimki. Hemen Sihirli Sayfalar’a gidiyoruz. Maya öncelikle oturma düzenine yardımcı oldu. Renkli tabureleri okuduğumuz bölüme yerleştirdi.

Ardından Ayşe’ye yardıma koştu. Tarçın ve Biber’in kafesleri değişecek, temizlenecek. Tam bu işleri yaparken okuma saati geldi.

Yan yana oturdular minikler. Erkekler biraz fazla hareketli ve konuşkan, kızlar biraz fazla sessiz. Erkeklerden yana hafif şikayetçi oldular sonlara doğru ama sanat çalışmasını birlikte yapmaktan da geri kalmadılar.

Babalar Okuyor! – Mehmed Baba ile… from 0kmbizdiklar on Vimeo.

Bu sefer hem babalar hem çocuklar yaptı çalışmaları.

Sonrasında hemen Bebek Parkı, biraz oyun ve kimimiz yemek yemek için bir mekana, kimimiz koşa koşa evimize gittik.

Bu Pazar Maya’nın okulundan arkadaşı Deniz’in babası Cem Bey kitap okuyacak. Biz haftaya 23 Nisan nedeni ile burada değiliz, ben kaçırıyorum diye üzülüyorum ama Cem Bey’den söz aldım, hatırım için bir sefer daha okuyacak.

Herkesi Pazar günü Sihirli Sayfalar’a bekliyoruz. Lütfen gelmek isteyen tüm bızdıkları getirin. Çok eğleniyorlar 🙂

Yeni Yüzler, Yeni Bızdıklar

Geçen Perşembe saat 16:30’da bızdıklarla sihirli mekanımızda buluştuğumuzda, yeni yeni yüzler vardı. Kimisi tam zamanında oradaydı. Kimi biz okurken geldi.

Yeni yüzler, yeni heyecanlar. Onların ilk şaşkınlığını izlemek çok hoşuma gidiyor. İlk günden okuma saatini takip eden sadık okuyucularımız artık programın nasıl ilerleyeceğini biliyorlar. Tek yenilik seçilen kitaplar ve yapılacak aktivite oluyor.

Fakat yeni yüzler için her şey bir sürpriz. Ben de bunun farkında olduğumdan, onları daha da işin içine katmaya çabalıyorum. Arkalarda otursunlar istemiyorum.

Bu hafta aslında tüm çocuklara bir değişiklik planlamıştık. Sihirli Sayfalar’da piyano dersi de veriliyor. Ben taze gelmiş bir sürü kitap arasından bu hafta okuyacaklarımı seçmek için her zamanki masama kurulmuşken, piyano öğretmeni Oya‘da bu projeye katkıda bulunmak istediğini söyledi. Havalara uçtuğumu tahmin edersiniz. Düşünsenize sanat ve edebiyatın ilk adımlarını bu minikler Sihirli Sayfalar’da her hafta atıyorlar, yeni yeni tecrübeler ediniyorlar.

Bir de müzik eklenince işte size yeni bir renk. Nasıl olur, ne yaparsak keyif alırlar diye konuştuktan sonra ben kitaplarımı seçtim. Oya Hanım’da planını yaptı.

Ve ne yaptık dersiniz? Kitaplardan birindeki nakarattan bir şarkı çıkartıp, çocuklara çalındı. Ardından heykel dansı yaptılar. Çok şekerlerdi. Fotoğraflar tam hissi anlatmıyor bu tip görüntülerde. O nedenle filmi izlemenizi öneririm.

Bızdıklar Heykel Dansı from 0kmbizdiklar on Vimeo.

Ardından mekanın iki minik hayvanı (Guinea Pig – Türkçesi ne bilemiyorum) Tarçın ve Biber çocuklar tarafından sevilmek üzere daire içine alındı. Onlar biraz korktular ama bizimkiler onlara hiç zarar vermedi, minik elleriyle sevdiler sadece.


Bu hafta hangi yeni kitaplardan seçmeler yapıp, ne kılığa bürünsem diye düşünüyorum ben.

Size düşen bızdıklarınızı kapıp okuma saatine gelmek, hatta daha da iyisi bızdıklar arkadaşlarını da getirsinler. Hepinizi bekliyoruz 🙂

Koş Koş Koş

Hafta sonumuz oldu bitti hareketli geçer, yani Maya’dan sonra. Zaten hayatımızın bir M.Ö. (bizim durumda bu Maya’dan Önce), bir de M.S. (Maya’dan Sonra) dönemi var.

Maya doğmadan daha sakin geçebiliyordu hafta sonları. Zaten hafta içi deli gibi çalışmış iki tip, hafta sonumuzu spora, arkadaşlarla buluşmaya, evde tembellik etmeye, kısacası ne istersek onu yapmaya ayırabiliyorduk.

Maya ile birlikte hafta sonlarımız müthiş hareketli oldu. O kadarki, yorgun çıkıyoruz bu iki günden.

Şimdi bir de “Babalar Okuyor!” eklendi Pazar günlerine. Sabah arkadaşlarla piknik diye koş koş koş. Oradan eyvah geç kalıyoruz telaşıyla Bebek Sihirli Sayfalar’a gerçek anlamda koş koş koş, bayağı bir hareket oluyor bize…

Neyse tam zamanında vardık çok şükür. Bu seferki izleyici kitlemiz ağırlıklı olarak Robert Yuva bızdıkları. Zira üçüncü hafta şanslı babamız, Robert Yuva’nın bir tanecik müdiresi Filiz Hanım’ın sevgili eşi.

Kitaplarını seçmiş, yüzünde kocaman bir gülümseme, okumaya hazır 🙂


Ben hemen eline bir kitap daha tutuşturuyorum, konusu mesleğini direkt ilgilendiriyor diye: dişlerini fırçalamayı sevmeyen bir maymunu (ay yoksa ayı mıydı…) anlatıyor. Çok şeker bir kitap.

İlk onunla başlıyor Recep Bey okumaya. Ardından diğerleri geliyor. En son dinazorlarla ilgili olan kitapta iyice açılıyor, bir taklitler görmeliydiniz. Harikaydı! İşte size kanıtı…

Babalar Okuyor! from 0kmbizdiklar on Vimeo.

Okumadan sonra minik espresso bardaklarından arı yapacak bızdıklar. Fakat bu sefer gerçekten babalara ihtiyaç var.

Kimi bızdık annesini kapmış gelmiş, kimi hem babasını hem abisini (ağabey diye yazmak nedense hiç içimden gelmez, kusuruma bakmayın).

Abi ve baba kombinasyonunda babanın oğluna “tecrübe kazandırmak” adına kardeşine yardım için görev delege ettiğine şahit olduk! Yani bu babalar her fırsatta çocuklarını eğitiyorlar (!)
Üstelik Kaan (yani abi) o kadar durumu kabullenmiş ki yakın zamanda bızdıklara o da kitap okumak istediğini belirtti. Ben de onu “geleceğin babası” olarak sizlerle tanıştıracağım 🙂

Biz hanımlar kahvelerimizi yudumlarken, sanat masasından da çok uzaklaştık sanmayın sakın. Ama çok keyifli vakit geçirdik, o kesin.

Kızım sayesinde o kadar şeker dostlar edindim ki, Maya’ya bu anlamda da teşekkür borçluyum.

Yalnız şimdi benden yaz için de program bekliyorlarmış. Bızdıklara yüzme yarışları, bol hareket; bizlere keyifli sohbetler, akşama doğru da “happy hour” diyorum, ne dersiniz?

Bu Pazar yine bekleriz efendim 🙂 Yakınlarınızı davet edebilirsiniz. Ne kadar çok katılım, o kadar keyifli geçiyor okuma günleri.

Defne tavşan olursa…

Defne tavşan da oluurr, palyaço da, cadı da, prenses de… Yeterki bızdıklar ben kitap okurken sıkılmasınlar. Şekilden şekile giriyorum ve en başta ben, çok ama çok eğleniyorum. Sanki düz okusam bir şeyler eksik olacakmış gibi geliyor.

Halbuki onlar her şeyi sevinçle karşılıyorlar, her verilenden memnun oluyorlar.

Evet ilk okuma saatimiz başlayalı bir aydan fazla oldu. Geçen hafta Perşembe beşincisini yaptık! Yani 5 koca hafta!!! Zaman hızla akıp gidiyor.

Bu hafta da harika kitaplarımız vardı. Bu sefer minikler kitaplara doyamadılar. Birkaç tane ekstra okuduk istek üzerine.

Okuduğum kitaplar arasında iki tane çok şeker tavşan hikayesi olduğu için aksesuarım tavşan kulaklarıydı. Kulaklarımın olmasını sağlayan Serra’ya buradan tekrar çok teşekkürler ve kocaman bir öpücük!


Okumamızı takiben boyama yaptık bu sefer, kolunda sepeti, sepetinin içerisinde de çeşitli yumurtaları olan bir tavşan boyadı bizimkiler.

Ve harika bir okuma saati daha sonlandı.

Ardından biraz Bebek Parkı, iyice üşüyüp Kırıntı’da hep beraber yemek ve kocaman gülümseme dolu ama bir o kadar da yorgun yüzler evlerinin yolunu tuttu.

Eve giderken gayet rahat bir taksi yakaladık Zeynep’le. Arkaya doluştuk, iki anne, iki dişi bızdık. Elimizde paketlerimiz, çantalar,… Bir mutluyuz, bir mutluyuz: minikler hayatlarından memnun, bir de temiz, geniş bir araç bulmuşuz, daha ne isteriz hayattan…

Derin bir nefes aldım, yine içimden şükrettim, bu güzel anları yaşayabildiğimiz için ve bu mutluluğu, keyifi paylaşabilecek arkadaşlarımız olduğu için.

Bu hafta yine herkesi bekliyoruz, Sihirli Sayfalar’a yeni cici kitaplar geldi. Acaba ne okusak?

Aslan Babalar!

Valla bu babalar bir harika. Biz anneler pek eminiz kendi annelik vasıflarımızdan ama bence yakında babalar okuma becerimizi elimizden alıp kaçacaklar – biz daha ne olduğunu anlamadan…

İkinci “Babalar okuyor!” aktivitemiz gerçekleşti. Hem de bu seferki baba Tarsus Amerikan mezunlarımızdan Berkmandı. Benden dönem olarak ufak olduğu için ve samimiyetimize istinaden, olayın gelişimini sansürsüz anlatabilirim burada. Bizim okulda abla/abi kardeş ilişkisi pek bir hiyerarşikti – her zaman büyüklerin dediği olurdu!

Efendim, sevgili eşi Yasemin’in de desteği ile, Berkman gönüllü baba aradığımızı duyunca kendini attı ortaya: “Ben okumak istiyorum, ben okumak istiyorum…” taleplerine dayanamayınca “Peki, peki gel de oku” dedik kendisine hevesini alsın diye…

????

Mümkün değil tabii. Berkman sağolsun ben açıkta kalmayayım diye öne attı kendini ama şunu da belirtmeden geçemeyeceğim, inanılmaz keyif aldığını kendi gözlerimle gördüm.

Bir kere o günün sabahı soluğu Sihirli Sayfalar’da alıp kitaplarını önceden seçmiş. Sonra nasıl okuması gerektiği konusunda güvendiklerine sormuş, bilgi almış. Gerekli efektleri çalışmış. Elinde nefis bir fotoğraf makinası benden önce Sihirli Sayfalar’daydı. Ön çekimleri yaptı, sonra sanat aktivitesinde de sürekli resim çekti.

Bu Pazar kalabalıktık. Eh, Berkman’ı dinlemek üzere eş dost kim varsa gelmiş 🙂 Çocuklar Berkman’ı dinlerken çıt çıkartmadılar, o kadar iyi bir okuyucuydu yani kendisi.

Okumanın ardından, Ayşe’nin planladığı harika sanat çalışmasına yönlendi bızdıklar. Bu sefer bardaklardan balina yaptılar.
Nefis oldu nefis.
Ayşe hafiften babaları da masaya oturtmaya çalışıyor ama onlar daha ziyade arkadan izleyici, fotoğrafçı rolünde olmak ya da tamamiyle özgürce etrafta dolaşmak istiyorlar – arada bir gelip gerekli kontrolleri yaparak tabii 🙂

İleride babalar ve çocuklar yan yana bir çalışma yapacaklar bence. O zaman görüntü hayallerdeki gibi olacak…

Ama ben şu ankinden de çok mutluyum.

Düşünün : bir baba yeşil koltuğa oturmuş, minikler heyecanla onu dinliyor, anneler ellerinde kahveleri kitaplara bakıyor ya da dışarıda sohbet ediyor…

Çok keyifli, çok…

Ben fırsattan istifade gördüğüm babaya yapışıyorum “Ne zaman siz de kitap okuyacaksınız?” diye. Neyseki beni kırmıyorlar da ben de bu hafta ve sonraki için kimlerin okuyacağını biliyorum hiç değilse…

Bu hafta yine Pazar günü saat 13:00’te Bebek Sihirli Sayfalar’dayız, tercihen arabasız geliniz, Bebek inanılmaz kalabalık, arabayı bırakın, kendiniz için yürüyecek yer bulamıyorsunuz…

Bol kitaplı günlere 🙂

Haydi Bızdıklar Okumaya!

Çocuklarının okumaktan keyif almadığını iddia eden anneler bence ÇOK ama ÇOK yanılıyorlar. Ortam keyifli olunca, her yer kitap dolunca, kendi yaşıtları kitapların içinde kaybolunca, eh bir de üç beş kitap okuyan komik bir kadın olunca bence çocukların bu işi sevmemesi için bir sebep yok.

Bazı konularda biz anneler ön yargılı oluyoruz, çocuklarımızı etiketliyoruz gibi geliyor. Fırsat verdiğimizde onlar bizi şaşırtabiliyor aslında. Yeter ki denemelerine imkan tanıyalım.

Neyse, lafı uzatmayacağım, bir okuma saatimiz daha gerçekleşti. Bu sefer az kişi falan diye düşünürken, hepsi sözleşmiş gibi aynı saatte gelmesin mi? Ayyy ne sevindim bilemezsiniz. Hayır bir şey değil, bir kişi de olsa aynı keyifle okurum da, takipçiler arttıkça kitap dünyasını keşfeden, keyif alan çoğalıyor diye seviniyorum ben. Mesele burada…

Bu seferki kitaplarımızdan biri cadılıydı : Süpürgede  Yer Var mı?

Kostüm yaratıcım Maya Müminoğlu ile birlikte bir cadı şapkası tasarladık bana. Okurken kafama taktım, en çok da ben eğlendim 🙂

Okuma sonrası çocuklar kendi cadılarını yarattılar çeşitli malzemelerden.

Haftaya tekrar buluşmak üzere sözleştik. Önce biraz Bebek Parkı’nda oyun, ardından yemek. Okuma saatlerimiz havalar da güzelleştikçe, ardından yapılabileceklerle daha da zenginleşiyor sanki…

Perşembe yine kafama komik bir şeyler takacağım, beklerim efendim 🙂

Bir Baba Okudu!

“Babalar okuyor!” diye yola çıktık, ilk babalı okumamızı gerçekleştirdik.

Hamileliğinin son haftalarında olan Tuğba’yı aralıklarla yokladım “Tuğbacım daha doğurmuyorsun değil mi?” Yani demek istiyorum ki eşi okumamızı yapacak olan ilk baba ya, aman sakın doğurma da okumamızı yapalım 🙂

Çok mu bencilce? Belki birazcık ama iyi niyetle. Bir kere Tuğba’nın erken doğum yapması zaten kimsenin hayrına değil. Sonra Borkan Bey kendiliğinden gönüllü olmuş. Şimdi gelemezse başkasını ikna etmem gerekecek falan, zor iş yani…

Neyse çok şükür sağ salim geldiler 🙂

Borkan Bey’e kitap alternatiflerini gösterdik. Kendi içinden geldiği şekilde seçti. Minikler sıralandılar hemen karşısına. O da oturdu okuma koltuğuna.

Önce biraz üzerinde konuşulabilecek bir kitap seçti. Fakat bızdıkların çenesi düştü. Sor sorma konuşuyorlar. Hem de hepsi! Onun üzerine okuyucu babamız, strateji değişikliği yaparak masallara geçti.

Bu sefer göremiyoruz falan diyerek etrafını sardılar. İnanılmaz şeker bir görüntü çıktı ortaya.

Mest oldum mest. İşte budur! Babalar da gayet güzel kitap okur!

Kıpırdanmalar başlayınca doğru aktivite masasına. Ayşe onlara Starbucks espresso bardaklarından uğurböcekleri yaptırttı. Babaları da davet etti masaya ama onlar geri planda kalmayı tercih ettiler nedense…


Aslında burada amaç, babaların ve bızdıkların masaları doldurması ve aktiviteyi hep beraber yapmaları. Böylece baba-çocuk paylaşılmış bir an yaşanmış olacak. Arkadaşlarına gururla anlatacakları bir hikayeleri daha olacak. Belki bu Pazar bunu başarabiliriz. Biz anneler de Ayşe’nin güzel kahvesinden yudumlarız. Hava iyiyse dışarıda, değilse içeride sohbet ederiz. Ya da hiç gelmeyiz, bırakırız baş başa olmanın tadını çıkartsınlar. Değil mi ama?

Borkan Bey madalyayı kaptı. Belki kendisi de bu tecrübesini sizlere
0 km.bızdıklar aracılığı ile aktarmak ister. Ben ondan gelenleri sizlerle burada paylaşacağıma söz veriyorum 🙂

Bir arkadaşım baba-çocuk okuma saatine ve aktivitesine çok güzel bir bakış açısıyla yaklaştı. Kendi kelimeleri ile, şöyle yazmış: “Eminim çocukların hayatında anneler kadar etkili olamadıklarını düşünen babalar vardır, onlar için de kendilerini iyi hissetme şansı vermiş oluyorsun.”

İster çocuklarına bol bol vakit ayıran, ister ayıramayan babalar olsun, her türlü, hem kendi çocuğuna, hem de başka bızdıklara kitap okumak, onların heyecanlı bakışlarını yakalamak unutulmaz bir his.

Buna bir de keyifli bir sanat şaheseri(!) yaratma imkanı da eklenince bence herkesin mutlu olması kaçınılmaz.

Bu Pazar saat 13:00’te Sihirli Sayfalar’dayız efendim, bekleriz 🙂

Aaaa peki kim okuyacak, kimler katılacak? Hadi bana haber verin ki planlamamızı yapalım (Sevgili eşim, bu satırları okurken gülüyordur mutlaka – ben ve planlarım, vazgeçilmez ikili…)

Şaka değil, gerçekten, haber verin, bekliyorum… :))

Tam Gaz Okuma Günleri



Evet, Perşembe okuma saatimizin üçüncüsü gerçekleşti. O kadar keyifliydi ki. Bu sefer de başarı ile dört kitabı tamamlayabildik.

Maya benim ön hazırlık durumuma iyice alıştı. Okunmak üzere seçilmiş kitaplar, bir iki gün önce eve geliyor. Deneme tahtam Maya. Yatağımıza kurulup açıyoruz kitapları. Bir de normalde yatmadan iki kitap okurken, okuma günü öncesi dört bazen beş kitabı dinlemesi gerekiyor. Hiç şikayetçi değil bu durumdan tabii.

Bakıyorum yan gözle okurken, acaba içlerinde sıkıldığı olacak mı diye. Şimdiye kadar hiç olmadı. Yalnız bu provaların sonunda büyük sorun yaşıyoruz. “Anne şunu, şunu bir de şunu alalım bu sefer.” diye taleplerde bulunuyor. “Şunu,şunu ve şunu” yerine “Şunu” da anlaşmaya çalışıyorum ben de…

Fakat bana yardımcı olduğu için de pek bir gururlu. Herkesten önce o gün neler okunacağını biliyor diye de pek havalı 🙂

Üçüncü okumamızla artık yavaş yavaş kimlerin gelebileceğini tahmin edebiliyorum. Müthiş bir keyif. Gözlerindeki ışıltıdan ne kadar isteyerek geldikleri belli.

Ama arada sürpriz yüzler, tanımadıklarım da oluyor, o da ayrı bir heyecan. “Kim bu bızdıklar? Nereden duydular acaba?” diye düşünmeden edemiyorum yüzüme yayılan gülümsemeyi toparlayamayarak…

Bir de Maya’nın okulundan gelen arkadaşları beni okulda gördüklerinde “Bugün okuma var mı?” diye sormaya başladılar mesela. Yani okuma saatini hevesle bekliyorlar. (Yipppuuuuuuuuuuuuuuuuuu!!!)

Ne kadar iyi bir şey yaptığımızı onların yüzüne bakınca daha iyi görüyorum.

Üşenmeyip bızdıklarını Sihirli Sayfalar’a taşıyan (ya da gönderen) annelere de bir defa da buradan teşekkür etmek istiyorum.

Perşembe günü okuduğumuz kitaplardan biri Russel ve Kayıp Hazine idi. Okuma saatinin ardından Ayşe miniklere birer Russel yaptırdı hem de kitap ayracı şeklinde. Çok güzel oldu, hepsi de gayet başarıyla yaptılar.


Aaaa hepsi derken aslında hata yaptım. Minik bir kitap kurdu aktivite yerine kitap okumaya devam etmeyi seçti. İşte aşağıda kanıtım 🙂

Ooooh ne keyif!

Kızıcık okuma sonrası bir yerlerde yemek yemeye fazla alıştı. Bir de bazen ben yetmiyorum, illa arkadaş istiyor kendine. Neyse bu sefer Ekin’i kandırdık da, o da annesi ile bize katıldı. Minikler pek bir sosyalleştiler.

Bu Perşembe cici kitaplarımız, keyifli aktivitemiz ile Sihirli Sayfalar’dayız. Hepinizi bekliyoruz 🙂

Babalar Okuyor!


Ne yani hep anneler mi okuyacak?

Ya da anneanneler?

Ya da babaanneler?

Babalar neden bu keyiften mahrum bırakılıyor?

Almışız kontrolü elimize bırakmıyoruz.

Halbuki onlar ölüp bitiyorlar (!) bir şeyler yapmaya çocukları ile baş başa…

Hayâl mi görüyorum?

Belki de…

Ama neden olmasın?

“Cık cık olmaz canım. Hangi baba gelip de okuyacak?” demeden önce, bir durun ve düşünün.

NEDEN OLMASIN?

Çok mu zor? Hayır değil.

Çok mu vakit alıyor? Yarım saat çoksa evet…

Maliyetli mi? Pek değil, en fazlası birkaç kitap almaları gerekir bızdıklara, o da onların yalvaran bakışlarından kendilerini kurtaramazlarsa…

İşlerine engel mi? Olmasın diye Pazar gününe koyduk ya!

Erken mi kalkmaları gerekiyor? Asla! Sırf onları düşündüğümüz için saat 13:00 diyoruz. Ne kadar düşünceliyiz değil mi?

Peki topu topu yarım saatlik okuma için millet gelir mi ki? Bu soruyu aklınızdan geçiriyorsanız bile sakın dile getirmeyin!!! Cık cık cık…

Yine de böyle düşünenler olabilir diye hemen belirtmek isterim: okuma sonrasında Sihirli Sayfa’nın “Sihirli” Ayşe’si, harika aktiviteler düzenleyecek. Atık malzemeler kullanacaklar, boyayıp, kesip yapıştıracaklar. Neler neler yapacaklar. Malzemeler hem bol hem de en kalitelisinden olsun diye, bızdıklar rahat rahat kullansın diye Ayşe ufak bir ücret talep edecek, aktiviteye katılanlardan. Yanılmıyorsam 20 YTL gibi bir rakam olacak.

Efendim fikir nasıl oluştu?

Aslında benim bu Perşembe okuma saatlerime haklı olarak yoğun çalışan veya Bebek’ten uzakta oturan annelerden haftasonu talepleri gelmeye başladı. Ayşe’nin de babalı-çocuklu sanat aktivitesi projesi vardı. Biz de ikisini birleştirelim, gelen bızdıklara hem kitap okuyalım hem de isteyen okumayı takiben aktiviteye katılsın dedik.

Perşembeleri de okuma sonrası minik bir aktivitemiz oluyor ama onu daha kısa süreli tutuyoruz ne de olsa akşam saati, yemek, banyo zamanınının öncesi. Bızdıkları evlere çok da geç yollamak istemiyoruz.

Ama haftasonu bol vakit var. Rahat rahat kitaplarını dinleyip, sonra da aktiviteye katılabilirler.

İşte böyle efendim 🙂

İlk gönüllü babamız Mayacığın okulundan. Ona madalya vermeyi düşünüyorum. İlk olmak cesaret ister 🙂 Borkan Bey’e buradan da teşekkür ve tebriklerimi sunuyorum.

Özetle:

Bu Perşembe saat 16:30’da
Bu Pazar saat 13:00’te Sihirli Sayfalar’dayız.

Herkese bol kitaplı, bol keyifli bir hafta diliyorum 🙂

Bir Okuma Saati Daha Yaşandı
Bir Okuma Saati Daha Yaşandı

Ba-yı-lı-yo-rummmmm…

Neye mi?

Herşeye.

O günün sabahı karnımdaki kelebeklere…

Vakit yaklaştıkça kalbimin giderek yükselen sesine…

Aynadaki heyecanlı yüz ifademe…

Sihirli Sayfalar’a adım atarken adımlarımın hızlanmasına… (more…)