Tag: Sihirli Sayfalar

Defne tavşan olursa…

 

Defne tavşan da oluurr, palyaço da, cadı da, prenses de… Yeterki bızdıklar ben kitap okurken sıkılmasınlar. Şekilden şekile giriyorum ve en başta ben, çok ama çok eğleniyorum. Sanki düz okusam bir şeyler eksik olacakmış gibi geliyor.

 

Halbuki onlar her şeyi sevinçle karşılıyorlar, her verilenden memnun oluyorlar.

Evet ilk okuma saatimiz başlayalı bir aydan fazla oldu. Geçen hafta Perşembe beşincisini yaptık! Yani 5 koca hafta!!! Zaman hızla akıp gidiyor.

 

 

Bu hafta da harika kitaplarımız vardı. Bu sefer minikler kitaplara doyamadılar. Birkaç tane ekstra okuduk istek üzerine.

Okuduğum kitaplar arasında iki tane çok şeker tavşan hikayesi olduğu için aksesuarım tavşan kulaklarıydı. Kulaklarımın olmasını sağlayan Serra’ya buradan tekrar çok teşekkürler ve kocaman bir öpücük!

 
 

Okumamızı takiben boyama yaptık bu sefer, kolunda sepeti, sepetinin içerisinde de çeşitli yumurtaları olan bir tavşan boyadı bizimkiler.

Ve harika bir okuma saati daha sonlandı.

Ardından biraz Bebek Parkı, iyice üşüyüp Kırıntı’da hep beraber yemek ve kocaman gülümseme dolu ama bir o kadar da yorgun yüzler evlerinin yolunu tuttu.

Eve giderken gayet rahat bir taksi yakaladık Zeynep’le. Arkaya doluştuk, iki anne, iki dişi bızdık. Elimizde paketlerimiz, çantalar,… Bir mutluyuz, bir mutluyuz: minikler hayatlarından memnun, bir de temiz, geniş bir araç bulmuşuz, daha ne isteriz hayattan…

Derin bir nefes aldım, yine içimden şükrettim, bu güzel anları yaşayabildiğimiz için ve bu mutluluğu, keyifi paylaşabilecek arkadaşlarımız olduğu için.

Bu hafta yine herkesi bekliyoruz, Sihirli Sayfalar’a yeni cici kitaplar geldi. Acaba ne okusak?

 

 

Aslan Babalar!

Valla bu babalar bir harika. Biz anneler pek eminiz kendi annelik vasıflarımızdan ama bence yakında babalar okuma becerimizi elimizden alıp kaçacaklar – biz daha ne olduğunu anlamadan…

 

İkinci “Babalar okuyor!” aktivitemiz gerçekleşti. Hem de bu seferki baba Tarsus Amerikan mezunlarımızdan Berkmandı. Benden dönem olarak ufak olduğu için ve samimiyetimize istinaden, olayın gelişimini sansürsüz anlatabilirim burada. Bizim okulda abla/abi kardeş ilişkisi pek bir hiyerarşikti – her zaman büyüklerin dediği olurdu!

 

 

Efendim, sevgili eşi Yasemin’in de desteği ile, Berkman gönüllü baba aradığımızı duyunca kendini attı ortaya: “Ben okumak istiyorum, ben okumak istiyorum…” taleplerine dayanamayınca “Peki, peki gel de oku” dedik kendisine hevesini alsın diye…

????

Mümkün değil tabii. Berkman sağolsun ben açıkta kalmayayım diye öne attı kendini ama şunu da belirtmeden geçemeyeceğim, inanılmaz keyif aldığını kendi gözlerimle gördüm.
 

Bir kere o günün sabahı soluğu Sihirli Sayfalar’da alıp kitaplarını önceden seçmiş. Sonra nasıl okuması gerektiği konusunda güvendiklerine sormuş, bilgi almış. Gerekli efektleri çalışmış. Elinde nefis bir fotoğraf makinası benden önce Sihirli Sayfalar’daydı. Ön çekimleri yaptı, sonra sanat aktivitesinde de sürekli resim çekti.

 

Bu Pazar kalabalıktık. Eh, Berkman’ı dinlemek üzere eş dost kim varsa gelmiş 🙂 Çocuklar Berkman’ı dinlerken çıt çıkartmadılar, o kadar iyi bir okuyucuydu yani kendisi.

 

Okumanın ardından, Ayşe’nin planladığı harika sanat çalışmasına yönlendi bızdıklar. Bu sefer bardaklardan balina yaptılar.
Nefis oldu nefis.
Ayşe hafiften babaları da masaya oturtmaya çalışıyor ama onlar daha ziyade arkadan izleyici, fotoğrafçı rolünde olmak ya da tamamiyle özgürce etrafta dolaşmak istiyorlar – arada bir gelip gerekli kontrolleri yaparak tabii 🙂

 

İleride babalar ve çocuklar yan yana bir çalışma yapacaklar bence. O zaman görüntü hayallerdeki gibi olacak…

Ama ben şu ankinden de çok mutluyum.

Düşünün : bir baba yeşil koltuğa oturmuş, minikler heyecanla onu dinliyor, anneler ellerinde kahveleri kitaplara bakıyor ya da dışarıda sohbet ediyor…

Çok keyifli, çok…

Ben fırsattan istifade gördüğüm babaya yapışıyorum “Ne zaman siz de kitap okuyacaksınız?” diye. Neyseki beni kırmıyorlar da ben de bu hafta ve sonraki için kimlerin okuyacağını biliyorum hiç değilse…

Bu hafta yine Pazar günü saat 13:00’te Bebek Sihirli Sayfalar’dayız, tercihen arabasız geliniz, Bebek inanılmaz kalabalık, arabayı bırakın, kendiniz için yürüyecek yer bulamıyorsunuz…

Bol kitaplı günlere 🙂

 

Tam Gaz Okuma Günleri



Evet, Perşembe okuma saatimizin üçüncüsü gerçekleşti. O kadar keyifliydi ki. Bu sefer de başarı ile dört kitabı tamamlayabildik.

Maya benim ön hazırlık durumuma iyice alıştı. Okunmak üzere seçilmiş kitaplar, bir iki gün önce eve geliyor. Deneme tahtam Maya. Yatağımıza kurulup açıyoruz kitapları. Bir de normalde yatmadan iki kitap okurken, okuma günü öncesi dört bazen beş kitabı dinlemesi gerekiyor. Hiç şikayetçi değil bu durumdan tabii.

Bakıyorum yan gözle okurken, acaba içlerinde sıkıldığı olacak mı diye. Şimdiye kadar hiç olmadı. Yalnız bu provaların sonunda büyük sorun yaşıyoruz. “Anne şunu, şunu bir de şunu alalım bu sefer.” diye taleplerde bulunuyor. “Şunu,şunu ve şunu” yerine “Şunu” da anlaşmaya çalışıyorum ben de…

Fakat bana yardımcı olduğu için de pek bir gururlu. Herkesten önce o gün neler okunacağını biliyor diye de pek havalı 🙂

Üçüncü okumamızla artık yavaş yavaş kimlerin gelebileceğini tahmin edebiliyorum. Müthiş bir keyif. Gözlerindeki ışıltıdan ne kadar isteyerek geldikleri belli.

Ama arada sürpriz yüzler, tanımadıklarım da oluyor, o da ayrı bir heyecan. “Kim bu bızdıklar? Nereden duydular acaba?” diye düşünmeden edemiyorum yüzüme yayılan gülümsemeyi toparlayamayarak…

Bir de Maya’nın okulundan gelen arkadaşları beni okulda gördüklerinde “Bugün okuma var mı?” diye sormaya başladılar mesela. Yani okuma saatini hevesle bekliyorlar. (Yipppuuuuuuuuuuuuuuuuuu!!!)

Ne kadar iyi bir şey yaptığımızı onların yüzüne bakınca daha iyi görüyorum.

Üşenmeyip bızdıklarını Sihirli Sayfalar’a taşıyan (ya da gönderen) annelere de bir defa da buradan teşekkür etmek istiyorum.

Perşembe günü okuduğumuz kitaplardan biri Russel ve Kayıp Hazine idi. Okuma saatinin ardından Ayşe miniklere birer Russel yaptırdı hem de kitap ayracı şeklinde. Çok güzel oldu, hepsi de gayet başarıyla yaptılar.


Aaaa hepsi derken aslında hata yaptım. Minik bir kitap kurdu aktivite yerine kitap okumaya devam etmeyi seçti. İşte aşağıda kanıtım 🙂

Ooooh ne keyif!

Kızıcık okuma sonrası bir yerlerde yemek yemeye fazla alıştı. Bir de bazen ben yetmiyorum, illa arkadaş istiyor kendine. Neyse bu sefer Ekin’i kandırdık da, o da annesi ile bize katıldı. Minikler pek bir sosyalleştiler.

Bu Perşembe cici kitaplarımız, keyifli aktivitemiz ile Sihirli Sayfalar’dayız. Hepinizi bekliyoruz 🙂

Babalar Okuyor!


Ne yani hep anneler mi okuyacak?

Ya da anneanneler?

Ya da babaanneler?

Babalar neden bu keyiften mahrum bırakılıyor?

Almışız kontrolü elimize bırakmıyoruz.

Halbuki onlar ölüp bitiyorlar (!) bir şeyler yapmaya çocukları ile baş başa…

Hayâl mi görüyorum?

Belki de…

Ama neden olmasın?

“Cık cık olmaz canım. Hangi baba gelip de okuyacak?” demeden önce, bir durun ve düşünün.

NEDEN OLMASIN?

Çok mu zor? Hayır değil.

Çok mu vakit alıyor? Yarım saat çoksa evet…

Maliyetli mi? Pek değil, en fazlası birkaç kitap almaları gerekir bızdıklara, o da onların yalvaran bakışlarından kendilerini kurtaramazlarsa…

İşlerine engel mi? Olmasın diye Pazar gününe koyduk ya!

Erken mi kalkmaları gerekiyor? Asla! Sırf onları düşündüğümüz için saat 13:00 diyoruz. Ne kadar düşünceliyiz değil mi?

Peki topu topu yarım saatlik okuma için millet gelir mi ki? Bu soruyu aklınızdan geçiriyorsanız bile sakın dile getirmeyin!!! Cık cık cık…

Yine de böyle düşünenler olabilir diye hemen belirtmek isterim: okuma sonrasında Sihirli Sayfa’nın “Sihirli” Ayşe’si, harika aktiviteler düzenleyecek. Atık malzemeler kullanacaklar, boyayıp, kesip yapıştıracaklar. Neler neler yapacaklar. Malzemeler hem bol hem de en kalitelisinden olsun diye, bızdıklar rahat rahat kullansın diye Ayşe ufak bir ücret talep edecek, aktiviteye katılanlardan. Yanılmıyorsam 20 YTL gibi bir rakam olacak.

Efendim fikir nasıl oluştu?

Aslında benim bu Perşembe okuma saatlerime haklı olarak yoğun çalışan veya Bebek’ten uzakta oturan annelerden haftasonu talepleri gelmeye başladı. Ayşe’nin de babalı-çocuklu sanat aktivitesi projesi vardı. Biz de ikisini birleştirelim, gelen bızdıklara hem kitap okuyalım hem de isteyen okumayı takiben aktiviteye katılsın dedik.

Perşembeleri de okuma sonrası minik bir aktivitemiz oluyor ama onu daha kısa süreli tutuyoruz ne de olsa akşam saati, yemek, banyo zamanınının öncesi. Bızdıkları evlere çok da geç yollamak istemiyoruz.

Ama haftasonu bol vakit var. Rahat rahat kitaplarını dinleyip, sonra da aktiviteye katılabilirler.

İşte böyle efendim 🙂

İlk gönüllü babamız Mayacığın okulundan. Ona madalya vermeyi düşünüyorum. İlk olmak cesaret ister 🙂 Borkan Bey’e buradan da teşekkür ve tebriklerimi sunuyorum.

Özetle:

Bu Perşembe saat 16:30’da
Bu Pazar saat 13:00’te Sihirli Sayfalar’dayız.

Herkese bol kitaplı, bol keyifli bir hafta diliyorum 🙂

Olgun Bızdıklar

Günlerden Perşembe. Defne sabah uyandığında içi kıpır kıpırdır. Acaba neden diye yarı uykulu hatırlamaya çalışır. Tabii ya, bugün 11 Mart Perşembe. Yataktan fırlar, üstelik bir dediğini iki etmediği Haluk Saçaklı‘nın verdiği “güne merhaba” egzersizlerini bile yapmadan (olacak şey değil!)

Aslında hâlâ üzerinde bir önceki gecenin sersemliği vardır. Nedeni ise yanında yatan kişi de gizlidir…

İsmi mi?

Maya! (Ne sanmıştınız acaba??!!)

Mayacık korkunç bir rüya görmüş ve direkt kendini annesi ve babasının yanına atmıştı. Üç kişinin sıkıştığı bir yatakta nasıl uyunabilirse işte o kadarlık bir uyku. Üstelik yatağa gelince Maya öyle hemen uyumaya niyetli değil. Her türlü komikliği yapıyor tam tersine. Burnunu annesinin burnuna sürtmekten, bacaklarını yatay bir şekilde yine annesinin üzerine atmaya, kıkırdamaktan, gümbür gümbür sesiyle çeşitli yorumlar yapamaya kadar pek bir aktif sabaha karşı saatlerde. İşin enteresan tarafı annesi de dayanamıyor onun bu hallerine, o da başlıyor kıkırdamaya, kızıcığını yumuşturmaya. Sıcacık fırından çıkmış ekmek gibi Mayacık. Tam yemelik.

Neyse böyle hareketli bir gecenin ardından, yine de o heyecan sayesinde hemen yataktan kalkabildi, 40’ına merdiven dayamış “genç” anne 🙂

Maya okula, anne işlerine. Bunlardan biri Sihirli Sayfalar‘a uğrayıp, okunacak kitapları bir defa daha gözden geçirmek, son detayları konuşmak. (Eskiden organizasyoncuydum ya, dayanamam, işim gücüm detaydır benim.)

İşte heyecanın nedenini anladınız değil mi?

DÜN KİTAP OKUMA SAATİMİZİN İLKİ GERÇEKLEŞTİ!

(Biraz romanımsı bir açılış yapayım dedim ama artık normal anlatımımıza dönebiliriz sevgili dostlar)

Çocukları bilmem ama bende bir heyecan bir heyecan. Arkadaşlar benimle dalga geçiyorlar. Ama ben bu işi çok ciddiye alıyorum, bir de ön ayak olmuşum, müthiş bir sorumluluk hissiyle bayılmak üzereyim.

Kaç kişi gelecek acaba? 20 kişi falan olursa zor olabilir, dikkat dağılabilir. Birbirlerini iterler çekerler falan… Ayyyy.
Ya az olursa? 1-2 kişi falan… O da çok az olur ama olsun başlangıç için iyidir.

Sonunda Maya’yı okuldan alıyorum. Sevgili arkadaşı Yasemin ile el ele, hep birlikte Sihirli Sayfalar’a geliyoruz. Daha kapıya ulaşma aşamasındayken Mert’in çığlığını duyuyorum içeriden “MAYAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA!!!”
Maya’da bir çığlık atıp koşar adımlarla basamakları iniyor. Gören de aylardır birbirini görmemiş iki arkadaş buluştu sanacak. Az önce okul bahçesindelerdi. Ama okul dışında bir mekanda buluşmuş olmanın getirdiği heyecan var sanki.

O an endişelerim, kafamdaki vıdı vıdılar bitiyor ve sonraki anların tadını çıkartmaya başlıyorum.

Pıtı pıtı gelmeye başlıyorlar, anneleri ile bızdıklar. Nasıl şekerler, nasıl heyecanlılar. Çoğu birbirini tanıdığı için sohbet ediyor, kitapları karıştırıyorlar. Tabii ki annelerinden kitap ya da beğendikleri başka şeyleri almalarını istiyorlar. Yani anneler dün bayağı hafiflediler yaptıkları alışverişle yanılmıyorsam :))


Saat tam 16:30’da başladık, 10 tane minik dinleyici ile. Kendimize ait bir köşeye geçtik, etrafımız kitap dolu rengârenk. Önce Elmer ve Kelebek. Ardından Prenses Lilliperi. Bu kitabı okurken kafama Maya’nın prenses tacını taktım, çocuklara enteresanlık olsun diye.


Takar takmaz kızım kocaman sesiyle: “NERDEN BULDUN O TACI?” dedi hesap sorarcasına. Cevabı biliyor zaten… Bende en minik sesim ve sempatik halimle “Mayacım senin tacın ya bu” dedim ki iş uzamasın…

Bebek Koala Anaokulunda ve Kütüphanedeki Aslan diğer kitaplarımızdı. Kütüphanedeki Aslan’da çocuklardan yardım istedim, ben öyle aslan gibi kuvvetli kükreyemiyorum. Bana nasıl yardım ettiler anlatamam. Hepsi aynı anda aslan olup, tam da gerekli yerde bir kükrediler ki, dışarıdan geçenler bile duymuştur 🙂

Şunu belirtmeden geçemeyeceğim: bızdıkların hepsi inanılmaz olgundu. Belki çoğu böyle bir aktiviteye ilk defa katılıyordu. Fakat kitap okunurken sessizlik olması gerektiğini çok iyi biliyorlardı. Kimse kimseyle itişmedi. Birbirlerini hiç rahatsız etmeden dinlediler, arada yorum yaptılar, arada istekte bulundular – bir dahaki okuma gününe ne okumam gerektiği konusunda öneriler getirdiler. Büyüklere örneklerdi, gerçekten.


Okurken onların değişen yüz ifadelerine bayılıyorum. Korkunç birşey okuyorsam, gözler faltaşı gibi açılıyor; üzülen Prenses Lilliperi’yi dinlerken ise neredeyse ağlayacaklar. Lilliperi güzel elbisesine kavuştuğunda ise hepsinin yüzü gülüyor.
Daha saatlerce okuyabilirim ama yarım saat onlara bol bol yetti.

Okumayı takiben Sihirli Sayfalar’ın sahibi Ayşe, onlara Elmer’lı bir boyama aktivitesi hazırlamıştı. Masaya geçildi ve hep birlikte boyamalarını yaptılar.

Ardından herkes evlere dağıldı. Biz küçük bir grup yandaki Kırıntı‘ya geçip, erken bir akşam yemeği yedik keyifle. Kırıntı gerçekten servis olarak çok başarılı. Ve çocukları da çok mutlu eden bir mekan (tabii dolayısıyla bizleri.)

Şimdi hedef bir de haftasonu, muhtemelen Pazar öğlen, okuma başlatmak. Bu konuda Ayşe’nin güzel bir fikri var: Pazar okumalarını babalar yapsın, anneler de biraz nefes alsın diyor. Gönüllü baba aranıyorrrrrrrrrrrrrrrr… Hadi bakalım 🙂

Haftaya Perşembe saat 16:30’da biz yine Sihirli Sayfalar’dayız. Bekleriz efendim 🙂

Okuma Saati Başlıyor!

Kitap okumaya ba-yı-lı-rımmmmm… Gerçekten. Özellikle okul dönemlerimde yaz tatillerinden önce annemle evdeki kütüphanemizin başına geçer, o yaz okunacak kitapları seçerdik. Annem genelde dengeli bir karışım yaratmaya çalışırdı. İngiliz klasikleri seçildiyse, biraz da daha hafif okunacaklar aralara serpiştirilir, böylelikle sıkılmam engellenirdi.

Ve tüm yaz boyunca o kitaplar biterdi. Bazıları daha yavaş ilerler, bazıları neredeyse bir günde sonlanırdı.

Kitap kokusu çok özeldir benim için. Sayfalarını şöyle bir karıştırır, o kağıt kokusunu içime çekerim.

Hayat koşuşturması arttıkça okuma sürelerim kısalmaya başladı ama yine de hiçbir zaman bitmedi. Hâlâ başucumda yığınla kitap var, tek tek okunuyorlar.

Aynı alışkanlığı Mayacığıma da kazandırmak istiyorum. Minikliğinden beri kitap okuyorum ona. Artık pek çoğunu ezberlediği için, bazen o da hayali kardeşi Gofret’e kitap okuyor, bazen de ayılarına…

Kitapçılarımız da eskiye göre çok gelişti. Çoğunun çocuk bölümlerinde keyifli köşeler oldu. Oturup çocuğunuzla kitapları almadan karıştırma imkânı buluyorsunuz.

Ama hâlâ eksikliğini hissettiğim okuma saatine hiçbirinde denk gelmedim. Ben de iş başa düştü deyip, soluğu Sihirli Sayfalar‘da aldım. Sihirli Sayfalar nerede mi? Bebek’te. Bebek Parkı’nın tam karşısında cadde üzerinde, gizli kalmış bir yer. İçerisi harika. Sadece çocuklar ve gençler için kitap satılıyor. Çok keyifli bir mekân. Yazın Bebek Parkı’nda bızdıkları oynattıktan sonra, soluğu Sihirli Sayfalar’da alıyorduk arkadaşlarla.

İşte şimdi orada okuma saati başlatıyoruz. 3-6 yaş bızdıklar için her Perşembe saat 16:30’da başlayacak. Bızdıklar 20 dakika, maksimum yarım saat dayanıyor diye kısa tutacağız. Ardından isteyen orada daha da kalıp, kitapları keşfeder. İsteyen Bebek’te vakit geçirir, isteyen civarda birşeyler atıştırıp evine döner.

Haftaya ilki başlıyor. Bir heyecan kitapları seçtik. Okumayı ben yapıcam ama eş dost da söz verdi, onlar da destek olacak. Hep birlikte miniklere okuma sevgisini aşılamaya, doğumgünlerinde oyuncak değil de kitap almayı öğretmeye ne dersiniz?

Bence keyifli olacak, gelebilecek herkesi bekliyoruz !

Tam adres :
Cevdetpaşa Cad. 31/A, Bebek
Midpoint’ten sonra Kırıntı’yı görüyorsunuz. Biraz daha Arnavutköy’e doğru yürüdüğünüzde işte size Sihirli Sayfalar. Karşınızda Bebek Parkı kaydırakları.