Geçen gün nereden düştüyse aklıma bu sözcük düştü. İyiyim. Yada iyi olmak.
Nasıl birşey bu? Nasıl gerçekten “iyi” olunuyor?
Sözlükte “iyi olmak” ın karşılığı : 1.hastalıktan kurtulmak, iyileşmek 2.yerinde olmak 3.uygun gelmek
Burada benim bahsettiğim aslında hiçbiri.
Temelde tabii ki hastalık olmaması, yani sağlık açısından iyi bir durumda olmak. Ancak hayatımızda gerçekten kendimizi ne zaman iyi hissediyoruz ?
Yeni bitirdiğim bir kitap var. Anneliği çok şeker anlatıyor. İsmi “It Gets Easier ! … And other lies we tell new mothers”
Bir bölümünde Abraham Maslow’un iyi olma haliyle ilgili teorisinden bahsediyor. Maslow’un savunduğu, her kişinin kendi özel farkındalık ve tatmin yolculuğunda olduğu. Arayış içinde olması ve bunu bulana, hissedene kadar da farklı evrelerden geçmesi. Bunu bir piramitle özetlemiş.
5 katlı bir piramit olduğu düşünülürse, en alt katta en temel ihtiyaçlar yer alıyor : su, hava, gıda. 2.katta güvenli bir ortamda bulunuyor olmak geliyor.3.katta sosyal ögeler var. Örneğin sevgi, kişiye duyulan sıcaklık, yakınlık, bir yere ait olma hissi. 4.katta ise kendine güven duymakla ilintili ihtiyaçlar yer alıyor. En sonuncu kat olan 5.katta ise istekleri gerçekleştirmek ve tatmin olmakla ilgili ihtiyaçlar var. Alt kattaki ihtiyaçlar karşılandıkça, kişi üst katlardakini karşılamayı arzuluyor ve ancak öyle mutlu oluyor.
Çok doğru bence de.
Öte yandan bizler gibi metropollerde yaşayanlar, birbirimizi bir yerde gördüğümüzde kısacık bir “iyi misin?” ile geçiştirirken, soruyu yönelttiğimiz kişi de içi aslında çok da huzurlu olmasa da hafif bir gülümsemeyle (bazen o bile olmadan) “iyiyim” der. Çoğu zaman bizim de zaten duymayı beklediğimiz cevap budur. (Çok yakın dostlukları bunun dışında tutuyorum)
Bazen de aslında bu sorunun cevabı o kadar komplikedir ki “iyiyim” diyerek geçiştiririz.
Seinfeld’i çok severim, gerçekten komiktir. Seyrederken yada kitabını tekrar tekrar okurken hala gülüyorum. Tavsiye ederim !
Bir bölümünde kişilerin selamlaşması konusunu işlemişti. Mesela ofise geldiğinizde herkese “Günaydın. Nasılsın?” demek ki bunun ne kadar sıkıcı olduğundan bahsediyordu. Çünkü aslında bu sadece nezaketten sorulan bir soruydu. Karşısındakinden o gün sabah eşiyle nasıl kavga ettiğini yada çocuğunu okula bırakırken nasıl zorlandığını duymak istemiyordu. Sabah bu tek cümlelik bir soru iken, gün içinde sadece birbirine kafa sallayıp dudaklar arasından hafifçe çıkan ıslık vari bir sesle iletişim minimuma iniyordu.
Ne kadar doğru.
Tüm bunları düşünürken (deli miyim neyim… İnsan niye böyle şeyler düşünür ki, işim mi yok ???), benim kendimi ne zamanlar GERÇEKTEN iyi hissettiğimi hatırlamaya çalıştım. Piramidin temel katlarının zaten olduğunu varsayarak sıralamak istiyorum.
Çok yakın zamana baktığımda haftasonu kızıcığımın yakın arkadaşı Serra ile ormanda kendilerinden kat be kat büyük ve güçlü olan bir Rottweiler’ı el ele gezdirmeleri en başta geliyor galiba. Nefis bir orman havası, yerler kızarmış yaprak dolu hem de çeşit çeşit. Ağaçlarda ise yeşilden kırmızıya doğru giden bir renk cümbüşü. (Bu arada Rottweiler’ın adı da DEFNE :))
Sonra bu sabah Maya’nın güzel okulundaki ilk özel veli görüşmemde kızım ile ilgili söylenen güzel sözler kendimi “çok iyi” hissetmemi sağladı. Ve oradan ayrılırken yine yerlere dökülmüş binlerce yaprak ve yeşillik arasından hoplaya zıplaya geçtim.
Öte yandan yakınlarım “Anneannen nasıl oldu?” diye sorduklarında “İyi” diyemiyor en yakın olabilecek “Stabil” kelimesini kullanabiliyorum ancak. Çünkü onun durumunda Aloşum piramidin 3.katından yukarı çıkamıyor, çıkamayacak… Onun için de ağzımdan onun adına “iyi” kelimesi çıkamıyor maalesef.
Demek ki benim için iyi olma hali çok daha fazla katmandan oluşuyor.
O katmanlar hep olsun hayatımızda…
Herkese gerçek “iyi” anlar, “iyi” hisler, tecrübeler diliyor sizleri yine kocaman öpüyorum.
Category: Günlük Hayat