Evet kızıcık ile popo popoya yaşıyoruz son beş gündür yani 120 saattir, yani 7.200 dakikadır yani  yaklaşık 432.000 saniyedir,…. Vallahi ben çağırmıyorum, geliyorlar.

Cuma başlayan kusma ve ishal atağımızdan bahsediyorum. Önce o hastalandı, ardından ben 39C ateş ve vücudumdaki yüksek enfeksiyon oranı ile “yara” aldım.

Yoksa “iki gözüm önüme aksın” ki hep iyi şeylere odaklandım. Zaten okullar tatildi, oooh bir huzur bir huzur. Eh, herkes tatilden geldi, sınıflar mikroplardan arındı falan aklıma gelmedi bu kadar çabuk hastalığa teslim olacağımız.
Hele kendimin hasta olabileceği HİÇ aklıma gelmez, önlemimi de alırım ufak tefek sıyrıklarla atlatırız olayı.

Bu sefer biraz farklı oldu. Benden ses seda çıkmamasından anlamış olabilirsiniz. Hani bir söz vardır “İyi düşün, iyi olsun.”

Eh pembe gözlüklü bir kişi olarak buna en çok ben inanırım ama bazen iş o kadar da basit olmuyor.

Neyse efendim, sizleri bu konu ile baymamayım. Daha da vahim bir durum var. O özene bezene seçip de sevgili çocuğumuzu yolladığımız “pek özel” yuvalardan birinde iki arkadaşımın çocukları ve onlarla birlikte 58 çocuk daha gıda zehirlenmesi ile okuldan evlerine zor attılar kendilerini… Daha medeni bir ülkede olsak okul çoktan dava edilmişti. (Hatta böyle bir tecrübe yaşanmaması için maksimumda önlem alınmıştı zaten. Dolayısıyla kimse kimseyi dava edememişti bile…)

Burada ise “Efendim, tavuğumuzu yemeyenler de hastalandı. Bu bir salgın.” falan tarzı bahanelerle günü kurtarmaya çalışıyorlar yetkililer maalesef. (Gerçi şimdi tahlil ettireceklermiş yemeklerini, günahlarını da almayalım. Belki birden bire 60 kişinin öğle yemeğinden sonra kusma şikayetiyle evlere yollanmasının ardında gerçekten bilinmez bir “salgın” durumu vardır…)

Onun yerine efendice çıkıp açıklama yapsalar, catering şirketi ile birlikte sorumluluğu üzerlerine alıp bir daha tekrarlanmaması için nasıl önlem alacaklarını paylaşsalar daha dürüst bir yaklaşım olmaz mı?

Umarım veliler bu işin peşini bırakmazlar. Büyük tehlike zira bu okullardaki yemek işi. Belki de her çocuk kendi yemeğini getirmeli… Biliyorum, biliyorum bunun da pek çok zorlukları var…

Konuyu tamamiye değiştirip, sizi daha güzel bir şeye yönlendireceğim şimdi: Sevgili Bambino Oyuncak bu hafta yine harika bir aktiviteye imza atacak. Cuma günü saat 17:00‘de  KAPLA ile minik eller çalışacak!

“Hareketlerinin efendisi olan kendinin de efendisi olur. Dengeli ve uyumlu bir akıl için zeka ile beraber koordinasyon becerilerinin de geliştirilmesi önemlidir. KAPLA, ustalık becerilerini ve yaratıcılığı harmanlayarak çocukların odaklanma kapasitelerini artırır ve sürekli değişim içinde olan dünyaya uyum sağlama yeteneklerini geliştirir. Kapla çocukların yaratıcılıklarını ortaya koyabilmeleri için mükemmel bir araçtır. İnşa etmekle kişi kendi karakterini de inşa eder.”

diyor KAPLA’nın yaratıcısı Tom van der Bruggen. Pek çok ödülü bulunan bu oyuncak markası, gayet sade olmasına rağmen çeşitli şekillerde birleştirilebildiği için  çocuklara sonsuz yaratıcılık imkânı sağlıyor.

“Sabitlenmeyen birbirinin tıpkısı parçaların kullanımı, çocukların üç boyutlu uzayda materyalleri organize etme yeteneğini geliştirir, el becerilerini keşfetmelerini ve keskinleştirmelerini sağlar. Oyun çocuğun geometri, fizik ve teknoloji ile ilgili temelleri anlamasına yardımcı olur. Onları sanatın, şekillerin ve hacimlerin dünyası ile tanıştırırken odaklanma ve dengenin gelişimini sağlar”

diyor KAPLA markası. Bambino Oyuncak’ta bu marka ile çocukları biraraya getirmek istedi. Yayacak masasının üzerine, çocuklar yaratacak. Bu aktiviteye bızdıklarınızın katılmasını istiyorsanız bana, hatta tercihen Bambino Oyuncak Aynur Hanım’a haber verebilirseniz harika olur. Zira yeri oldukça limitli. Herkese şimdiden bol eğlenceler!!!

Bambino Oyuncak – Aynur Çitçi: 0212-352 8182 / aynur@bambinooyuncak.com