Dileklerimiz Olmasa

Geçenlerde Maya ile bir kitap okurken, kitaptaki bir ayının dilek tutmasıyla ilgili bir cümle vardı. Maya’da hemen bana dönüp “Annecim, dilek nedir?” dedi.

Ben de ona “İstediğin bir şeyi düşünürsün ve olmasını hayal edersin. Mesela doğumgününde sana alınmasını istediğin bir hediyeyi düşünüp, isteyebilirsin. Bu bir dilektir. Bazen bu dilekler gerçek olur” diye mümkün olduğunca basit bir şekilde izah etmiştim.

O da bunun üzerine Batman ve Spiderman hediyesi dilediğini söyledi bana 🙂 Şu ara hayatımızın baş karakterleri Batman ve Spiderman. Büyük ihtimalle örnek aldığı ve çok sevdiği kuzeninden esinleniyor bizimki.

Neyse, benim bu yazıda bahsetmek istediğim farklı farklı dilekler ve bu dilekleri öncelikle keşfetmeyi, ardından gerçekleştirmeyi kendine görev bilmiş bir dernek: Bir Dilek Tut. (www.birdilektut.org)

Bir Dilek Tut ile ben geçen sene tanıştım. Amaçları çok hoşuma gitti. Klasik yardım kuruluşlarından farklılıkları vardı. Ben de birbirinin aynı işleri yapan kurum ya da kişilerdense, kendine göre bir farklılık göstereni daha kıymetli buluyorum. Bir farklılık yaratabilmek hem düşünce, hem fazlasıyla emek, hem de kendine güven gerektirir. İşte Bir Dilek Tut da bu derneklerden bir tanesi.

Çoğunuz belki çalışmalarını takip ediyorsunuzdur ama bilmeyenlerin de olduğunu gördüğüm için burada size biraz bilgi aktarmak istedim.

Bir Dilek Tut, 1980 yılında ABD’de lösemi hastalığından ölmek üzere olan 7 yaşındaki bir erkek çocuğunun bir dilekte bulunmasıyla ilk tohumlarını atmış. Onun en büyük dileği büyüyüp, polis olmakmış. Bunu öğrenen annesi, birkaç arkadaşı ve Polis Departmanı bu dileği yerine getirebilmek için işe koyulmuşlar. Çocuk için bedenine uygun üniforma, kask ve bir mini polis motosikleti temin edilip, kendisi için hazırlanan özel testi geçtikten sonra polis rozetine de hak kazanmış bu ufaklık.

Bundan iki gün sonra ölen küçük çocuğa, ABD’nde ilk defa bir sivile, resmi cenaze töreni düzenlenmiş ve bu dileğin gerçekleşmesinde rol alan polislerden ikisi tarafindan dilek gerçekleştiren bir vakfin temelleri atılmış.

Bugün bu vakıf dünyadaki en büyük dilek gerçekleştirme kuruluşu olup, 30 ülkede faaliyet gösteren şubeleri ile uluslararası ölçekte etkinliklerini yürütmekte.

2000 senesinde de Türkiye’de çalışmalarına başlamış.

Ben de kendimce yardımcı olmak istedim onlara. Öncelikle bir eğitimden geçmem gerekiyordu. Uygun eğitim gün ve saati belirlendikten sonra, gayet güzel bir sunum ve ardından gelen bilgi paylaşımıyla kanım kaynamaya başlamıştı bile.

Derneğin çeşitli konularda desteğe ihtiyacı oluyor. Finansal destek tabii ki her zaman önemli – gerçekleşecek dilekler var çünkü. Ama bunun da ötesinde, dilek dileyen çocukların dileklerini keşfedecek, onlarla belirli bir yakınlığı kurup hayal etmelerini sağlayacak gönüllülere ihtiyaç var.

Dünyası hastahane-ilaç-ev etrafında dönen bu çocukların hayalleri bazen sadece ihtiyaçlarla sınırlı kalıyor. Bir Dilek Tut’un ise amacı ihtiyaç olunan bir yatak odası takımının teminindense, çocuğun ulaşamayacağını düşündüğü, belki hayal etmeye bile korktuğu bir güzelliğin gerçekleşmesini sağlamak.

Bu hayali keşfettikten sonra asıl heyecan başlıyor. Nasıl gerçekleştirilebilir? Ünlü kişilerle tanışma varsa bu hayalin içinde (mesela ünlü bir futbolcu), o zaman öncelikle kişiyle kontağa geçilmesi gerekiyor ya da prenses olmak istiyorsa o minik, o zaman prensesler nerede yaşar, ne yapar, tüm detayları düşünülüp, nasıl uygulamaya konulacağı konuşuluyor hararetle.

Hepsi genç genç insanlar. Heyecanlı, istekli, engel tanımayan. Ben bir toplantı gününde ofislerindeyken, pat diye Galatasaray Üniversitesi’nden iki genç kız geldi mesela. “Nasıl yardımcı olabiliriz?” diye merak etmişler, uğramışlar.

Bir Dilek Tut beni etkiledi. Bir tek çocuklarla tanışma konusunda kararsız kaldım. Sevgili eşim, beni gayet iyi tanıdığı için uyarma ihtiyacı duydu: “Sen şimdi duygulanırsın, sonra bağlanırsın bu çocuklara. En sonunda da çok mutsuz olursun. İstersen farklı şekillerde yardımcı ol.” dedi. Ben de aynı tereddütü yaşıyordum. Şimdi konuşurken gözlerim dolarsa, saçma sapan bir duygusal duruma sokarsam kendimi, karşımdakini de huzursuz edeceğim,…

Fakat aklım da hep onlarda. Nihayet bir fırsat yakaladım. Para yardımı hariç, ilk fiziksel, bana göre ilk gerçek desteğimi haftaya Perşembe vereceğim.

Haftaya Perşembe Bir Dilek Tut için önemli bir gün. Çünkü 29 Nisan 1980 tarihinde dilenen ilk dilekten bu yana tam 30 sene geçmiş. İşte bu nedenle haftaya Perşembe günü, Bir Dilek Tut ülke çapında kutlama ve tanıtım çalışması yapıyor.

Ben de onların istediği ne varsa yapacağım. Şimdilik bana söylenen Beşiktaş sahil boyu flyer ve iğne dağıtımı yapılacakmış. Yarım günümü ayırmam gerekirmiş.

“Tamam! Başka?” dedim.

“Şimdilik bu kadar. Amaç Bir Dilek Tut’u daha fazla duyurmak, tanıtmak.” dediler.

“Benim çok şeker arkadaşlarım var. Yardım etmek isteyebilirler, olur mu? Bloğumdan da duyururum.” dedim.

Nazikçe teşekkür edip, “Eğitim almış olmaları gerekiyor. Gerektiğinde dernek hakkında bilgi de vermek lazım çünkü” dediler.

Yani sizlere düşen, haftaya Perşembe elinize birileri bir broşür tutuşturmaya çalışırsa, o kişiyle ilgilenmek, bilgi almak, söylediklerini duymak. Sonra da kendinize uygun gelen şekilde destek vermek.

Hepinizin haftaya Perşembe çok önemli bir görevi var anlayacağınız… Kolay gelsin 🙂

Not: Bu görevden yorulup da sizin bızdıkları okuma saatine getirmezseniz bozuşuruz yalnız, şimdiden uyarıyorum!!!

Leave a comment