Zorla Güzellik Olur mu?

Geçenlerde bir arkadaşımla sohbet ediyorduk. Çocukları okul dışı etkinliklere, örneğin spora, sanata ne ölçüde yönlendirmek gerekir, istemeyen çocuğu ne kadar zorlamak doğrudur diye.

Bana göre birkaç gerçek deneme sonrasında ciddi bir isteksizlik varsa, kasmayıp mutlu olduğu başka bir alan denenebilir. Gerçi yüzmede anne-baba olarak kızıcığın ağlamalarını takmayıp, oldukça küçük bir yaşta yüzme okuluna götürüyorduk. Aile büyükleri bize deli gözüyle bakıyor, minicik Maya için üzülüyorlardı. Fakat konu yüzme olunca bizim için öncelikli olan güvenlikti. Yüzmeyi bilmesinin yaşamsal bir önemi vardı.

Arkadaşım, bir yakınından örnekleme yaptı. Küçükken tenise defalarca götürdüğü fakat bir türlü bu sporu sevmeyip, hatta ağlayarak isyan eden kızı, lise öğencisi olduğunda, annesinin karşısına geçip, “Neden sen beni tenise götürmedin? Ben de şimdi arkadaşlarım gibi maç yapıp derece alabilirdim!” demiş.

Bu yorum karşısında şaşkınlık içerisinde kalan annesi, “Ben seni defalarca götürdüm. Hiç istemedin. Hatta ağlayıp seni götürmemem için yalvardın. Ne yapsaydım?!” demiş. Kızının cevabı ise şöyle olmuş, “Ben çocuktum, ne bilirdim ki…”

İşte ebeveynleri belki de en üzen durumlardan biri. Bu işin doğrusunun ne olduğu çok göreceli. “Çocuğu zorlamayın, bıkar, akiviteden nefret eder,” diyen de var, “İşin başı en zoru, sonra alışıp keyif alıyorlar,” diyen de var.

Sizin çocuğunuz için ne doğru?

Parents Dergisi – UK, bunu konu olarak ele almış. Demek ki dünyanın her yerinde benzer kararsızlık var.

Renée Bacher tarafından kaleme alınan yazının başlığı “I wanna quit! – How to know when it’s okay to let your child drop an activity – and when it’s best to make her stick it out ” (Bırakmak istiyorum! – Çocuğunuzun bir aktiviteyi bırakmasının doğru olduğunu nasıl anlarsınız – ve hangi durumda devam etmesi onun için daha doğrudur)

Yazıda çocuğunuzun duygularını doğru algılamanız gerektiği vurgulanıyor.

Sadece biraz heyecanlı mı, yoksa derin bir korkusu mu var?

Bu etkinliği kendi egonuz nedeniyle mi istiyorsunuz, yoksa çocuğunuz için gerçekten uygun/gerekli olduğunu düşündüğünüz için mi istiyorsunuz? (Bu konuda insan gerçekten tarafsız olabilir mi?)

Çocuğunuz ilgili aktiviteden kaçmak için kendine zarar veriyor ya da vermiş gibi davranıyor mu?

Konuyla ilgili konuşmalarınız hep gözyaşları ya da tartışmayla mı sonlanıyor?

Vücut olarak uygun görünse de, karakteri bu etkinlik ile uyuşmuyor olabilir mi?

En önemlisi bu aktivite çocuğunuzun kendine olan güvenini destekliyor mu, yoksa tam tersi güvensizlik sebebi mi?

Yazıda bazı aktivitelerin bazen gereğinden fazla erken sunulduğu anlatılıyor. Her çocuğun yapısı birbirinden farklı sonuçta. Bazen bir çocuk 3 yaşında korktuğu bir şeyi 6 yaşında gayet rahat yapabiliyor.

Bazen altyapıyı kuvvetlendirip, ardından etkinliği sunmak doğru olabiliyor.

En önemlisi de çocuğunuzu gerçekten dinlemek, söylediklerini duymak. Mutlaka istediğini yapmasanız da onu duymak ve ona alternatif yollar önermek çok önemli. Örneğin hayatında mutlaka müzik olsun istiyorsanız, enstrümanı onun seçmesine izin verebilirsiniz. Tek başına yüzmekten zevk almıyorsa, ona grup dersi ya da yakın bir arkadaşıyla ders almayı teklif edebilirsiniz.

Süreklilik, başlanılan bir şeye devam edebilmek, kişiyi güzel bir noktaya getiriyor, yaptığını zevkli kılıyor. Bu nedenle önemli olan çocuğunuzun sevdiği bir etkinliği bulabilmek.

Bu arada yazıda olmazsa olmaz iki konu verilmiş. Bunlardan biri fiziksel aktivite, diğeri yüzme dersi. Her ikisi de sağlıkları ve güvenlikleri için gerekli. Yine konuyu dikte ederek değil, çocuğunuzu konuya dahil ederek, onun da hoşuna gidecek bir sistemle sunmak işin sürekliliği açısından gerekli oluyor.

Eh en azından kızıcığı yüzme yüzünden boşuna üzmemişiz diye kendimi teselli edeyim bari 🙂

Leave a comment