Yeldeğirmeni’ni Keşfettim

Dün, sanat dolu birkaç saat geçirdim sevgili Mine Küçük ve Zozan Kotan sayesinde.

Ruhuma iyi geldi gerçekten.

Gördüklerime birlikte kısa bir yolculuk yapalım mı?

Avrupa yakasında oturan biri olarak, karşı tarafa o kadar az geçme şansım oluyor ki, her yeni adım, ayrı bir heyecan oluyor. Dün de Zozan Kotan’ın çalıştığı TAK’a – Tasarım Atölyesi Kadıköy’e – yolumu düşürdüm 🙂

TAK, Kadıköy’ün Yeldeğirmeni semtinde. Vapur iskelesinden Uzun Hafız Sokak’a doğru ilerleyip, o harika eski sıra evleri geçerek bu yepyeni ancak bir o kadar da semt ile uyum sağlayan binaya ulaşıyorsunuz.

TAK

Tasarım Atölyesi, Kadıköy Belediyesi (hem mekânı temin etmiş, hem de projelere maddi destek veriyor), ÇEKÜL ve Kentsel Strateji işbirliği ile kurulmuş. Birbirinden yaratıcı bir ekip arı gibi çalışıyor içeride.

Neler mi oluyor?

Mesela semt için gerekli olan bir konuda fikirler uçuşuyor, tasarımlar yapılıyor. En basitinden simitçi arabaları bile tasarım ekibinin elinden çıkıyor. Belediye uygulamaya koyuyor. Ya da parklar için yapılacak oturma alanları için yine yaratıcı arılar çalışıyor…

Bunun dışında atölyeler, çocuklara yönelik sanatsal etkinliklerin oluşumu, planlanması, paneller, farklı fikirleri olanların durak noktası, uygulanabilir yaratıcı çalışmaların gerçekleştirilmesi ve başka pek çok sanatsal çalışma bu çatı altında hayat buluyor.

Tasarım Sizden, Uygulaması Bizden!” diyor TAK.

Daha önce Zozan Kotan konuklarımız arasında yer almıştı. Burada çocuklarla sanatı buluşturan çalışmasından bahsetmişti. (“Sanatla Oyna” başlıklı yazımıza gözatabilirsiniz.) İşte bu çalışmanın temelleri de bu harika mekânda atılıyor.

TAK’da ve açık havada – parkta ya da çocukların yaşadıkları yerde – yapılan çalışmaları kıyasladığında Zozan’ın iki şey dikkatini çekmiş.

İlki, dış mekânlarda, açık alanlarda yapılan çalışmalarda çocukların yaratıcılıklarının çok daha fazla olduğu.

İkincisi ise, yaşları arttıkça, kafalarındaki şablonların da çoğaldığı, küçük yaşlarda ise, daha sınırsız düşünebildikleri.

Sanatla_Oyna

Zozan’ın yarattığı sanatı keşif çalışmasının bir kitapçığı var.

Amacı bunun bir örnek, bir rehber görevi görüp, sanat atölyelerinde, okullarda uygulanması.

Ressamları, resmin binbir çeşidini çocuklara kalıp dışı sunan bu sistem, benim çok ama çok hoşuma gitti.

“Nihayet farklı bir yaklaşım,” dedirtti.

Özetle, insanı, toplumu ve yaşanılan bölgeyi ilgilendiren her çalışmaya sanatı ve yaratıcılığı katmayı hedeflemiş bir nokta burası.

Mutlaka uğrayın, keşfedin, destek verin.

TAK’dan çıkınca Yeldeğirmeni’nin ara sokaklarında dolaşmaya başlıyoruz. Eskiciler, senelerdir orada olan fırınlar, sıra evler, kimisi restore edilmiş, kimisi henüz edilmemiş.

Eskiden Notre Dame du Rosaire Kilisesi olan, şimdiki Yeldeğirmeni Sanat Merkezi’ne giriyoruz. Eskiden manastır, okul ve kilise olan bu bina 1911 senesinde geçirdiği yangın sonrası hasar görmüş.  1999 depremi ardından tahliye edilen kilise, Kadıköy Belediyesi tarafından yepyeni yapılmış ve 14 Mart 2014’te bölge halkının kullanımına açılmış. Pek çok sanatsal ve kültürel etkinliğe ev sahipliği yapacak olan mekânın açılış konserini ise Ayangil Acapella Korosu yapmış.

Derken, Yeldeğirmeni İşgalevi diye bir bina çıkıyor karşımıza.

“İsmi niye işgalevi?” diye soruyoruz güzel rehberimize 🙂 “Sanatçılar işgal etmiş,” diyor Zozan 🙂

İşin esprisi tabii… Bina henüz yapım aşamasında.

Isgalevi

Özetle bu bölge eskinin korunup, geliştirildiği bir doku.

Ara sokaklardan Mine ile sohbet ede ede sahile indiğimizde aklımda harika kareler kalmıştı.

Güneşli bir günde, mis gibi havada, vapurda olmak, denizi ve İstanbul’u seyretmek…
İşte bu da son kare.

Keşfetmeye değer 🙂

2 Comments

  1. Eski Toprak
    Tam da bugünlerde ne kadar iyi geldi bu yazı. Sanat hayatı ne kadar benzersiz ve keyifli kılıyor. Bizlerle paylaştığın için teşekkürler...
    Reply 21 March 2014 at 12:42

Leave a comment