Paylaşmak (özellikle de tanımadıklarınızla) öğrenilen bir şey. Kimse doğar doğmaz “Şu tulumum bana olmuyor. Yeni doğan arkadaşa vereyim.” demiyor 🙂
Zaman içerisinde öğreniyor insan. Bazen mecbur kalıyor paylaşmaya, iki kardeşin bir oyuncağı paylaşması gibi. Diğer zamanlarda gözlemleyerek öğreniyor paylaşımı. Ne zamanki paylaştığınızda, ihtiyaçlı birinin sizin sayenizde gülümsediğini hissediyorsunuz, işte o zaman paylaşımcı bir insan hâline geliyorsunuz. Başkalarını mutlu etmek size haz veriyorsa, bunu yapmaya devam ediyorsunuz.
Ben nasıl öğrendim net olarak hatırlamıyorum. Gözlemleyerek mutlaka. Ailede kıyafetler ondan ona dolaşırdı zaten. Sonra da mutlaka işine yarayacak birilerine giderdi. Çocuk okutulurdu, bayramlarda ek yardımlar yapılırdı, sokaktaki hayvanlar beslenirdi,…
Göre göre öğrendim doğal olarak. Kendim yetişkin olduğumdaysa, bu öğrendiklerimi hayatın doğal akışında devam ettirdim. Geçenlerde selde tüm eğitim malzemelerini kaybeden bir okuldaki çaresiz bir öğretmenden gelen yardım isteği sonucu kızıcığın okulu, velileri ve Okul Aile Birliği üyeleri birlik olduk. 235 kişilik bir anaokulunun eğitime yönelik ihtiyaçlarının büyük bir kısmını karşıladık. Kolilerin okula ulaştığı haberini aldığımızda, hepimiz çok heyecanlandık . Okuldan birbirinden güzel fotoğraflar gelince daha da mutlu olduk. Yollanan malzemeleri, oyuncakları kucaklamış mutlu çocuklar vardı bu resimlerde.
Tüm bunları yaparken kızıcığıma anlatmaya çalışıyorum yapılanları, nedenini, nasılını. Okulundaki bazı kampanyalara o da katılıyor. Evden oyuncak topladığımız da, kazak ayırdığımız da oluyor. En çok zorlandığı kendi kullanmadıklarını ayırmak. İçi gidiyor verilecek diye. Aylardır hatta belki bir seneyi aşkın zamandır elini sürmediği kutu oyunu birden kıymete biniyor. Hatta “en sevdiği” oluyor!
Yani henüz paylaşımcı değil bizimki. Bizim eşyalarımızı paylaşmakta sorunu yok ama kendisininkiler söz konusu olunca frene basıyor hemen 🙂
Geçenlerde darülacezeye en çok eşya getiren sınıf ödül alacak demişler. Bir heyecan, bir heyecan. Müthiş motive. Gidenler bizim kazaklar tabii.
Buradan anladığım aslında ucunda bir beğeni, ödüllendirme, teşekkür olduğu zaman çocukların vermeye daha istekli oldukları.
Tam bunları düşünürken okuduğum bir yazı olan biteni doğruladı.
Parents Dergisi/Amerika, Francesca Castagnoli tarafından hazırlanmış yazı, çocuğunuza vermeyi nasıl öğretebileceğinizi irdeliyor.
Çocuğumuza, çoğumuzun farkında bile olmadan yaptığı gibi, “dünyada ondan daha az şeylere sahip kişilerin olduğunu” söylemek yerine, onlara başkalarına düzenli şekilde yardım edebilecekleri sistemler göstermemizin daha faydalı olacağı belirtiliyor:
Isınma Turu
Çocuklarınıza öncelikle onların kalbine hitap edecek bir konuyla yaklaşın. Küçücük bir çocuk bile doğumgününün önemini kalbinde hissedebilir. Ona bazı çocukların doğumgünü hediyesi alamadıklarını izah ederseniz, bu onda bir ışığın yanmasına ve kendince çözümler aramasına yardımcı olacaktır.
Bu aşamada mutlaka kendinden bir şey vermesi bile gerekmeyebilir. Doğumgününe gelecek arkadaşlardan bir kuruma minik bir yardım yapmaları istenilebilir ya da çocuklar kendi içlerinde bir eski eşya satışı gerçekleştirip, buradan topladıkları para ile başka çocuklara yardım edebilirler. Sonra da seçtikleri yardım sistemini doğumgününde herkesle paylaşmaları istenilebilir. Yaptıklarını arkadaşları ve onların ebeveynleri ile paylaşmaları, bunun için beğeni toplamaları onlara keyif verecek, motive edecektir.
İşin Özü
Kime, nereye ve nasıl yardım edeceksiniz? Bunun cevabını bulmak için o kuruma çocuğunuzla birlikte gitmeniz çok faydalı olur. Bazen bir kurumun battaniyeye ihtiyacı olduğunu düşünürken, asıl ihtiyaçlarının diş macunu olduğunu öğrenebilirsiniz.
İhtiyaç listesini aldıktan sonra, çocuğunuzun yaşına uygun bir sistemle gerekli olanları temin edebilirsiniz. Bir örnek dokuz yaşındaki Claire ve Ann’den: bir yaşlı evinde kalan kişilerin yeni yatak örtülerine ihtiyaçları olduklarını öğrendiklerinde, gerekli yardımı toparlayabilmek için iki arkadaşlarının da desteğiyle, bir kahvaltı düzenlemişler. Bu kahvaltı esnasında topladıkları para ile 30 tane örtü alınabilmiş. Tamamiyle kendi fikir ve çabalarıyla…
Başarı ve Kendini İyi Hissetmek
Holfstra Üniversitesi’nin yaptığı bir çalışmada müteşekkir olma nedenlerinin farkına varmaları sağlanan çocukların daha mutlu ve daha bilinçli oldukları ortaya çıkmış. Yani onları ellerinde olanlardan dolayı suçlu veya borçlu hissettirmektense, ellerindekilerin farkına varmalarını sağlayıp, bu şansa sahip olmayanlarla bunları paylaşmanın mutluluğunu yansıtmak daha olumlu bir sonuç veriyor.
Yapılabileceklere bir örnek ise, harçlık almaya başladığı bir dönemde çocuğunuza bu harçlığı üçe bölmesini önerebilirsiniz. Bir bölümünü harcamak için, bir bölümünü biriktirmek için, bir bölümünü de başkalarıyla paylaşmak için ayırabilir.
Önemli bir konu, kime, nereye yardım edileceği konusunda çocuğunuzun isteğine öncelik vermek.
Geçen yaz başı buldukları hasta yavru kedinin bakımı için sitemizdeki çocuklar kullanmadıkları eşyalarını bahçede satışa çıkarttılar. Kitaplar, CDler, kendi yaptıkları bilezikler, kolyeler,… Amacın ne olduğunu öğrenen bizler de elimizden geldiğince destek olduk bu çalışmaya. Sonunda yavru kedi ameliyat ettirildi, bakımı yapıldı. Tamamiyle çocukların planlayıp gerçekleştirdiği bir yardım çalışması başarılı olmuştu.
Çocuklarınızı yardımlaşmaya motive ederken, kurumların da dikkat etmesi gereken konu, bu olumlu davranışı desteklemeleri. Bu bir sertifikayla, internet sitelerine koyacakları isme özel bir teşekkürle, eve yollayacakları özel bir mektupla da olabilir. Önemli olan miniğin yardımının istenilen yere ulaştığı ve bu yardımın çok makbule geçtiğinin açıkca vurgulanması.
Özetle: “Bak sen ne şanslısın, başkalarının böyle oyuncakları yok. Onun için şımarıklık etme! Kitaplarından ayır bakalım birkaç tane” yerine “Hayatında neler seni mutlu ediyor? Biliyor musun bu mutluluklara sahip olamayan çocuklara yardım edebiliriz. Ne dersin? Ne yapalım?” tarzı bir yaklaşım daha doğru oluyor. (Kendimizin doğru bir örnek teşkil etmesinden bahsetmiyorum bile…)
Sonra da yapılan güzel yardımı, düşünceyi, emeği sözel veya yazılı teşekkürle pekiştirmek gerekiyor. Böylelikle bızdıklarımız yaptıklarından gurur duyacak, tekrar ve tekrar yardım etmek isteyecekler.
Toplumların gelişmesindeki en önemli etkenler arasında yardımlaşmak, elindekileri kendinden daha aza sahip olanla paylaşmak, hayvanlara yardım etmek, çevreyi korumak varsa, buradaki en önemli adımları minikler atacaktır.
Sizler bızdıklarınıza yardımlaşmayı, paylaşmayı nasıl öğretiyorsunuz?
Category: Başkaları İçin, Çocuklu Olmak
2 Comments