İnsan anne-baba olunca anlıyor…
Neyi mi?
Çocuğunuzdan teşekkür beklememeyi.
Karşılıksız sevmeyi.
O çok yorgun anınızda boynunuza dolanan minik kolların ilaç gibi iyi geldiğini.
Her tarafınız yorgunluktan kırılsa da, yan odadan gelen o minicik sesle deli fişek gibi yatağınızdan fırlayabileceğinizi.
O miniğe yan bakan birini gördüğünüz an aslan/kaplan kesileceğinizi.
Ondan gelen her şeyi, her koşulda kabul edeceğinizi.
Ancak anne-baba olduktan sonra anlıyor insan..
“İmza: Kızın” kitabında sevgili babacığıma mektup yazmıştım. İmza, Kızın demiştim. O mektupla benim için hayatı boyunca yaptıkları için teşekkür etmiştim. Tüm iyi niyetine rağmen yapamadıkları içinse “bunları aştığımı” anlatmaya çalışmıştım ona. Karşılıksız sevgi, beni koruyan bir kale, bugün ben olabilmemde bana aşıladığı çok önemli değerler ve daha pek çok şey için nihayet gerçekten teşekkür etmiştim babama. Doğduktan 40 sene sonra…
Babamın yeri bambaşka…
2003 senesinde ise ikinci bir baba edindim, sevgili eşim sayesinde. Hazıra kondum bir anlamda. Paket program anlayacağınız 🙂 Harika bir insan daha girdi hayatıma.
Benzer değerler tanıdık geldi bana. Sevgi, destek, anlayış gördüm sevgili kayınpederimden. Her zaman, her koşulda. Oğulları için nasıl içi titriyorsa, gelinleri için de öyleydi. Biz sonradan aileye dahil olmuş kişiler de olsak, bizlere kol kanat gerdi. Ayırmadı.
Geçenlerde Facebook sayfama bir not yazdım, akşam saatlerinde… Özel duyguları tek bir mesajla paylaşmak adetim olmasa da, manevi desteğe ihtiyacım vardı o an. Olumlu duyguların gücüne inanmak istiyordum. Bu gücün varlığının kanıtını görmek istiyordum.
Sonradan edindiğim, 10 yıllık babamın, zor günler geçirdiğini yazdım (daha önce de bizi defalarca korkutmuş olsa da, bu sefer durum, diğer seferlere göre çok daha ciddi, çok daha korkutucu görünüyordu.) Tüm yakınlarımın iyi dileklerini rica ettim. Kalpler bir olursa bu sefer de yaşanan zorluğu atlatacağımıza inanıyordum.
İki cümle yazdım sadece.
100’den fazla mesaj, iyi dilek, telefon geldi. İçim ısındı. İyi hisler kalbime aktı. “Atlatacak” dedim kendi kendime… Aksini düşünmek bile istemiyordum ki zaten.
Ve bugün, bu yazıyı yazmadan birkaç saat önce ufukta ışık belirdi. Yoğun bakımdan odaya geçiş yapıldı. Hâlâ hassas durum, hâlâ virüsler onu terk etmiş değil. Mücadele devam ediyor. Ama olumlu bir adım attık. Benim kuvvetli Murat babam bir defa daha belayı kovacak.
Tüm olumlu düşünce ve dileklerin desteğiyle…
İyi ki varsınız dostlarım 🙂
İyi ki varlar sevgili babalarımız, annelerimiz. Onun için bu yazıyı okuduktan sonra varsa hâlâ şansınız, koşun onlara, sarılın kocaman (telefonda bile olsa, onlar sizin sıcaklığınızı hissederler) ve içten teşekkür edin yaptıkları için, onca emek, onca güzellik için…
Yeni seneye daha güzel başlanır mı sizce?
Category: Çocuklu Olmak, Genel, Günlük Hayat
5 Comments