Tag: Hillsider

Ne Zaman, Nasıl, Neden???

Hayatta elimizi attığımız her şeyin, yapılan her hareketin bir “ilk” hali vardır ya, işte ben bu “ilk”leri çok merak edenlerdenim. Bir şey nasıl ilk ortaya çıkmış, ilk keşifler nasıl olmuş,  bazı hareketlerin ortaya çıkmasındaki neden acaba nedir tarzı sorular kafamı kurcalar. İlkler beni meraklandırır ve o ilki yaşayan kişiler adına heyecanlandırır.

Bu nedenle de arada bu tarz bilgiler içeren kitaplar alırım. Bunlardan biri “The Book of Origins”, Trevor Homer tarafından hazırlanmış, oldukça kapsamlı bir kitap. Bir solukta okunmaz böyle kitaplar, yavaş yavaş, bölüm bölüm okunmalı, hakkı verilmeli. Bizim evdeyse bazen sadece merak ettiklerimizi araştırdığımız referans kitapları olarak okunurlar.

Geçenlerde gelen Hillsider dergisinde  Naz Öke tarafından kaleme alınmış yazıda da çeşitli konuların kökenine inilmiş, nedenleri, nasıl çıktıkları araştırılmış. Ben bunlardan bana en çarpıcı gelenleri seçtim, olduğu gibi sizlerle paylaşmak istedim. Merak edenlere…

NEDEN ZAMK HER YERE YAPIŞIR DA KENDİ ŞİŞESİNİN İÇİNE YAPIŞMAZ?

Bir damla su alıp, açıkta bir yere koyarsak kurur değil mi? Ama aynı damlayı su şişesinde bırakırsak, buharlaşmaz… Zamkın da yapıştırması için, hava ile temasa ve kurumaya ihtiyacı vardır. Eh, hava da bir tüpte ya da şişede bütün miktarı kurutacak kadar yok tabii…

BİRİNE KIZINCA (ORTA) PARMAK GÖSTERMEK DE NEREDEN GELİYOR? NE AYIP!

Yüzyıl savaşları sırasında (1337 ile 1453 arasında, yani aslında 116 yıl sürmüş), İngiltere ve Fransa birbirine karşıymış. Fransızlar İngiliz okçuları ele geçirdiklerinde ve savaşta esir aldıklarında, bir daha yay çekip, ok atamasınlar diye orta parmaklarını keserlermiş. Savaştan önce iki ordu karşı karşıya geldiklerinde, İngiliz okçular, Fransız askerlere orta parmaklarını göstererek, hâlâ ok atabildiklerini ve onları darmadağın edeceklerini ima ederler, sıkıysa gelin kesin diye kışkırtırlarmış. Yavaş yavaş yayılan bu el hareketi,  bizim kültürümüze de girmiş durumda.

DENİZCİ KAZAKLARI NEDEN HEP ÇİZGİLİ OLUR?

Çizgili denizci giysilerinin kaynağı Bretanya (Fransa’nın batı bölgesi). 18.yüzyılda, bu bölgeden İngiltere’ye sarımsak ve soğan satmaya giden denizcilerin giysisi olarak ortaya çıkmış. 70’lerde Deniz Kuvvetleri’nin tercihi olmuş, ardından da bütün denizciler bu örneği izlemiş. 27 mart 1858 tarihli bir resmi belgede Fransız Deniz Kuvvetleri erlerinin giysileri listesinde “lacivert-beyaz çizgili triko”da var. Denizciler bu seçimi, denize düşen adamın daha iyi görünebildiği gerekçesi ile açıklıyorlar.

ISIRGAN OTU NEDEN ISIRIR?

Isırgan otunun sapı ve yaprakları incecik tüylerle kaplıdır. Bu tüylerin kökü formik asit içeren kanalla temastadırç Dolayısıyla cildimiz ısırgan otuna değer değmez yanma duyarız ve bu kaşınmaya dönüşür. Isırgan otu kurumuşsa ısırmaz…

NEDEN RAP’ÇİLER BİR PAÇALARINI YUKARI KALDIRIR DA GEZER?

Bu adet Afro-Amerikalı rap’çilerden çıkmış. Esareti yaşamış halklarının anısına, ayak bileklerindeki zincirleri hatırlatmak için bir paçalarını kaldırmışlar. Aşağıda duran diğer paça ise, esaretten kurtuluşlarının vurguluyor ve bugünkü özgürlüklerini simgeliyor.

NEDEN KADINLAR BİR TÜRLÜ AĞIZLARI KAPALI OLARAK RİMEL SÜREMEZLER?

Tabii ki kadınlar aynanın karşısına güzel olmak için geçiyorlar ama rimel sürerken pek öyle olmuyor… Bu refleks mekanik bir rastlantıdan ibaret. Ağzımızı O şeklinde açınca başka bir refleks tamamen duruyor: göz kırpmak… Eh, bu durumda kadın ya da erkek, kim olursa olsun, rimel sürmek için ağzını açması çok doğal değil mi?

TİYATRODA PİYES BAŞLAMADAN ÖNCE NEDEN ÜÇ VURMA SESİ DUYULUR?

Üç vuruş, piyesin başlayacağına dair seyircinin dikkatini çekmek içindir, özellikle perdeli sahnelerde.
Üç vuruştan birinin kral için, ikincisinin kraliçe, üçüncüsünün de seyirci  için olduğu söylenir.

TREN RAYLARININ ALTINDA NEDEN ÇAKIL TAŞLARI OLUR?

Tren raylarının altındaki çakıllara balast denir. Balast, trenlerin geçişi ile oluşan zorlamanın zemine zarar vermemesini sağlar ve çökmeyi önler. Ayrıca rayları taşıyan traverslerin sağlamca oturmasına da yarar.

DENİZ KABUKLARININ İÇİNDE NEDEN DALGALAR DUYULUR?

Bu ses efekti hava akımı ile ilgili değil. Çünkü deniz  kabuklarının labirentinin tek kapısı var. Ayrıca iç bölümün basıncı dış basınç ile eş… Ha, en kesif sessizlikte bile duyduğumuz nedir o zaman? Dalgaların değil ama kendi kan dolaşımımızın şarkısı…

NEDEN “PARMAĞINLA GÖSTERME ÖYLE, ÇOK AYIP” DENİR?

Bebekler daha konuşmayı doğru dürüst beceremezken istediklerini parmakla gösterince iyi de, neden azıcık büyüyünce birini parmakla göstermek ayıp oluveriyor diye düşünebiliriz. Cevap geçmişten geliyor. Eski zamanlarda işaret parmağını birine doğru yöneltmek, büyücülerin, cadıların kurbanını lanetlemeleri  ile bağdaştırılıyormuş. O zamanlar, olur da büyücü, cadı zannedilirler diye çocuklara bu hareketi yapmamaları öğretilirmiş. Zamanla bu hareket “çirkin”, “ayıp” diye nitelendirilir hale gelmiş.

OLİMPİYAT HALKALARI NEDEN 5 TANEDİR?

Olimpiyat bayrağında beyaz zemin üzerinde 5 değişik renkte halka var. Bu bayrak olimpiyatların evrenselliği ilkesini simgeliyormuş. Hangi ülkenin bayrağına bakarsanız bakın, olimpiyat bayrağındaki unsurlardan en azından bir tanesini buluyoruz, ya halkalardan birinin biçimi ya da rengi ya da en azından beyaz yüzey… Her halkanın bir kıta simgelediği düşüncesi yanlış bir inançmış.

NEDEN EL SIKIŞIRIZ?

Çok eskilerden gelme sembolik bir adet. İki kişi karşılaştığında, silahsız olduklarını ve barışçı nedenlerle yaklaştıklarını belirtmek için el sıkışırlarmış.

NEDEN AT NALI UĞUR GETİRİR Kİ?

Eskiden metal pahalı bir malzemeymiş. Bütün atlar nallı değilmiş, sadece hali vakti yerinde olanlar atlarını nallattırabiliyormuş. Bu yüzden atın ayağından düşen nalı bulan kendini şanslı sayıyormuş. Çünkü demirciye götürüp istediği parça eşyayı yaptırabiliyormuş.

NEDEN KADEH TOKUŞTURURUZ?

Bardakları tokuşturma ortaçağa uzanıyor. O zamanlar herkes zehirlenmekten korkar ve herkesten şüphelenirmiş. Gerçekten de zehirli cinayetlere çok rastlanıyormuş. Bu yüzden feodal efendiler güven sağlayıcı bir adet edinmişler. İçmeden önce her bardağın içindeki sıvıdan biraz diğer bardağa dökerek zehir olmadığını kanıtlıyormuş. Bu hareket sonradan tokuşturmaya dönüşmüş.