Tag: Hillside

Anneler Kahve Sohbetinde

Düzenli gitmeye çalıştığım, (Maya’dan önce net haftada 5 gün oradaydım) spor merkezim Hillside’da hedefime her ulaştığımda, vücudum ve dolayısıyla kendim için birşeyler yapmış olmanın dayanılmaz hafifliğiyle Alkent Starbucks’a uğramadan geçemiyorum.

Ekip çok şeker gerçekten. Her daim güleryüzlüler. Mutlaka ismimle hitap ederler, genelde “tall nonfat decaf latte” içtiğimi, hatta her kahve içimim esnasında kırk tane telefon görüşmesi yaptığım için kahvemin buz gibi olduğunu da bilirler. Bunun için de son zamanlarda bana kahvemi “extra hot” hazırlamaya başladılar 🙂

Her neyse, bir süre önce dikkatimi çekmişti : Starbucks Kahve Sohbetleri. İster şirketinize gelerek, ister Starbucks lokasyonunda, oluşturduğunuz gruba kahve ve özellikle Starbucks kahveleri hakkında bilgi veriyor, çeşitli kahvelerini tattırıyor, kısaca kahve hakkında sohbetler yapıyorlar. Çok hoşuma gitmişti.

Aradan bir süre geçti, uzun yazışmalardan sonra (annelerle program yapmak zor oluyor gerçekten, sürekli bir engel çıkıyor) başardım ve Cuma günü Alkent Starbucks’da 6 kişi buluştuk.

Çok sene önce Starbucks’ın girişimcisi Howard Schultz’un Pour Your Heart Into It isimli kitabını okuyup çok etkilenmiştim.

Özellikle de ilk baştaki dört cümle bana çok anlamlı gelmişti. Sizlerle paylaşmak istiyorum (anlamını yitirmemesi adına olduğu gibi İngilizce yazacağım) :

CARE MORE THAN OTHERS THINK WISE
RISK MORE THAN OTHERS THINK SAFE
DREAM MORE THAN OTHERS THINK PRACTICAL
EXPECT MORE THAN OTHERS THINK POSSIBLE

Kahve tadımımız esnasında pek çok bilgi aldık. Bazıları özellikle ilgimi çekti. (Begüm gayet güzel notlar aldı – ben tembel öğrenci sadece dinledim…)
Mesela Starbucks pek çok rakibi olduğunu doğal olarak kabul ediyor. Ancak kendilerini diğer kahvecilerden ayıran en önemli özellik, bu kadar yaygın bir zincir olmasına rağmen, kişisel servise çok dikkat etmeleri. Özellikle sürekli aynı noktaya gelen müşterilerinin isminden, kahve tercihine kadar herşeyi akıllarında tutuyor olmaları ve bizde de yeni başlayan “müşteri bardağı” çalışması özellikle gereksiz kağıt bardak tüketimini de engellediği için çok önemli.

Bunun dışında kahvenin gerçek aromasının en iyi hissedildiği pişirme sisteminin French press olduğu ve kahvenin yanlış hatırlamıyorsam 92C’deki suda 4 dakika boyunca demlenmesinin yeterli olduğu bilgisi bana önemli geldi. Evlere kocaman filtre makinalar almaya çok da gerek yok belki de.

Kahve tadımı ise çok keyifli. Bir nevi şarap tadımı gibi. Kahve küçük espresso bardaklarına üç parmak kadar konuluyor. Önce dört parmağınızla ağız kısmını kapatıp (kokunun dışarı dağılmaması için)kokluyorsunuz. Sonra bir yudum alıp onu ağzınızda dolaştırıp içerisindeki karışımı keşfetmeye çalışıyorsunuz.

Başka bir cins kahveye geçmeden araya havuçlu kek geliyor. Minik bir parça alıp ağzı nötralize ettikten sonra ikinci kahveye geçilebiliyor.

Bu arada Starbucks’da görmüşsünüzdür, belirli bir kahve ile belirli bir yiyeceği eşleştirirler. Bu öylesine yapılmış bir öneri değilmiş. Bazı kahvelerin cinsi, bazı tatlılarla çok daha ön plana çıkabilirken, bazıları kahveyi boğarmış.

Son bir ufak not : kahve kalorileri !!! Dınnnınnnnnnnn…

Tall nonfat Latte : 100 kalori civarı
Tall nonfat Caramel Machiato : 130 kalori
Grande Coffee Frappuccino : 230 kalori (bu benim en sevdiklerimden, resmen YI-KIL-DIM)

Kahve sohbetimizin son noktasının bu bilgi akışı olması üzdü tabii… Ama ben kaşındım. Amerika’da internetten kalori bilgileri öğrenilebiliyor ama bizde henüz yok diye dertlenirken, hemen listelerini çıkartıp bu “gereksiz” bilgileri vermeye başladılar 🙁

Baktılar şok içindeyiz, bize bir güzellik daha yapıp, güzel paketlerde kahve hediye ettiler ve de birer ücretsiz kahve kuponu verdiler. Ne mi istedim ? Tabii ki 230 kalorilik Coffee Frappuccino 🙂

Bol fotograf çekildi (Starbucks panosuna yerleşmiş bile). Çok keyifliydi, herkese tavsiye edilir 🙂

İşte ispatı :

Herkese bol kahveli, bol sohbetli günler ve kocaman öpücükler 🙂