Pera Müzesi ve İki Sergi

Pera Müzesi kuruluşunun 10.Yılında bizlere iki sergiyi aynı anda sunuyor. İkisi de kendi içerisinde son derece ilginç. Birbirinden tamamiyle farklı gibi görünse de aslında gelişim ve değişimin takibi açısından paralellik barındırıyor.

Her ikisi için Pera Eğitim çocuklara farklı yaş gruplarına göre atölyeler de planlamış.

THIS IS NOT A LOVE SONG (Video Art, Pop Music Crossovers)BU BİR AŞK ŞARKISI DEĞİL (Video Sanatı ve Pop Müzik İlişkisi)

Sergide, Amerika, Japonya, Fransa, İskoçya, İngiltere, İspanya, Güney Afrika, Irak, Belçika ve Kanada’dan 28 sanatçının 26 yapıtı yer alıyor. Sergiye ayrıca kapsamlı bir video gösterim programı da eşlik ediyor.

Sergide yer alan eserler, 1960’lardan günümüze pop müzik ile video sanatı arasındaki ilişkilerin izini sürüyor ve bu iki tür arasındaki etkileşimlere odaklanıyor.

Largen-and-BreadScreen Projects/LOOP (LOOP Platformu bir kültür ajansı olarak çalışıyor) işbirliğiyle  düzenlenen sergiyle ilgili kurumun direktörü Carlos Duran video ve sinemanın, yani hareketli görsel sanat pratiklerinin çağımızın dilini oluşturmakla kalmadığına, aynı zamanda sanat ile halk arasındaki sınırları da yok edebilen, böylece özenli ve yenilikçi söylemler için ortak bir zemin hazırlayabilen asli araçlar olduğuna inandıklarının altını çizdi.

Çok güzel örneklemelerle aktarmaya çalıştığı bilgiyi pekiştirdi:

Çoğumuz Warhol’u The Velvet Underground’dan öğrendik ve çok genç yaşlarda grubun müziğini The Factory’de çekilmiş fotoğraflarıyla özdeşleştirdik: müziklerinin sound’u bilinçaltımızdaki belli imgelerle hiç ayrılmamacasına iç içe geçti. Örneğin Talking Heads’ten video kliplerini düşünmeden tam anlamıyla zevk alabilir miyiz? Björk, Michel Gondry’nin görsel şölenlerinin müziğini mi yapıyor yoksa Gondry, Björk’ün müziğine imge mi sağlıyor? Birçok durumda olduğu gibi hangisinin önce geldiği merak konusu: tavuk mu yumurta mı? Bunun gibi sorular bizi müzik ile görsel sanatlar arasındaki ortak zemini araştırmaya yöneltiyor.”

Jeremy-Deller,-Williams-Fairey-Bandosu---Williams-Fairey-Brass-BandSerginin kuratörü İspanyol Javier Panera, doğası gereği melez bir tür olan rock müziğin, görsel sanatlardan çok önce, sınırları ateşleyen ilk postmodern kültür hareketi olarak ortaya çıktığının altını çizdi. Kendi anlatımıyla, “20. yüzyılda çoğu zaman sanat ve müzik alanındaki pratiklerin birbirlerini besleyerek gelişmeleri ve pop müziğin “alet çantası” görevi gördüğü ve deneysel ile yıkıcılığın beklenmedik ve çelişkili ilişkilere girdiği paralel yollarda yürümüş olmaları şaşırtıcı değildir. ‘Bu Bir Aşk Şarkısı Değil: Video Sanatı ve Pop Müzik İlişkisi’ sergisi bu çelişkileri göz ardı etmeyerek, aynı zamanda müzik ile görsel sanatlar – özellikle de pop müzik ile video sanatı – arasındaki ilişkinin, müzisyenler ile sanatçıların kendilerini, bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde, egemen kültürel sistemin aktörü olarak konumlandırdığını ortaya koyuyor.”

Sergi 25 Kasım 2015 – 7 Şubat 2016 tarihleri arasında görülebiliyor.

Hisset MüziğiBu sergiyle ilgili Pera Eğitim atölyeleri ise 5 Aralık 2015 – 17 Ocak 2016 tarihleri arasında “Hisset Müziği” başlığı altında gerçekleşecek.

4-6 ve 7-14 ve 15+ yaş gruplarına yönelik programda katılımcılar, sergi turunda alışılmışın dışında dinamik bir sergiyle ve sergi düzeniyle karşılaşacaklarından, etkinlikler de bu bağlamda planlanmış.

4-6 yaş atölye program seçenekleri Müziğin Renkleri, Oyunla Perküsyon, Sesli Oyun başlıklarıyla bizlere sunuluyor.

7-14 yaş için “Plak mı” o da ne?, Sesli Deney adı altında iki farklı çalışma var.

15 yaş ve üzeri herkes için ise (yaşasın!!!) “Klip…Klip..Klip”, “Grup Müziği: Kaydet ve Dinle!” (Bu programın içeriğini okuyunca aklıma seneler önce arkadalım Ayşegül ile o zamanlar var olan Fame City’nin stüdyosunda feci seslerimizle Madonna’nın Papa Don’t Preach isimli şarkısını kayıt edişimiz aklıma geldi:)), “Plak Tasarımı Yapmaya Ne Dersin?” başlıklı atölyeler sunuluyor.

Gelelim diğer sergiye:

ÜRYAN, ÇIPLAK, NÜ (Türk Resminde Bir Modernleşme Öyküsü)

Nuri-İyem,-NüSergi, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan süreçte manzara ve natürmort ağırlıklı resimsel üretimin genişleyerek sanat tarihinin temel türlerinden biri olan nü’nün resimsel bir konu ve biçim olarak ortaya çıkışını irdeliyor. Nü resmin, Türkiye’nin modernleşme sürecinin sanata yansıyan yönünün simgesel unsurlardan biri olduğunu da gündeme getiriyor.

Küratörlüğünü Ahu Antmen’in yaptığı sergide, farklı dönemlerden 44 sanatçının, akademik etüdlerinin de dâhil olduğu 150’ye yakın eseri yer alıyor.

“Üryan, Çıplak, Nü” sergisi, İstanbul’da ilk güzel sanatlar akademisi açıldığında canlı model dahi kullanmanın sakıncalı sayıldığı bir kültürel iklim içerisinde nü resmin zaman içinde ‘sanat kültürü’yle nasıl normalleştiğini de irdeliyor. İslam kültürünün taassubuna aykırı olan, ama Batı kültürünün estetik normlarını yansıtan nü resimler, Türkiye’de sanat kültürünün gelişim sürecinde çıplak bedenin bir konu olmaktan çıkıp, biçimsel bir kalıp haline gelme süreçlerini yansıtıyor.

Fahrünissa-Zeid,-Antik-PortreKüratör Ahu Antmen, nü’nün Türk resminin hem kültürel hem biçimsel anlamda kabuğunu kırmasının en büyük göstergelerinden biri olduğunu şu sözlerle vurguladı,“Pek çok ressam için nü, kendi resmine, kendi figür anlayışına giden yolda bir köprü niteliğindedir; konu olan çıplak insan bedeni değil, sonsuz görünüşleri, hareketleri, ifadeleriyle insan bedeninin görsel bir biçim olarak algılanmasıdır. Bu sanatsal perspektif, insan bedenine tüm kültürel kalıpların ötesinde doğanın kendisi olarak bakabilmeyi gerektirir. Nü resim, bir taraftan bu durumu olanaklı kılan, diğer taraftan da bir teşhir mantığıyla tam tersine yok eden ikilemli bir sanatsal tür olarak simgesel bir öneme sahip.”

25 Kasım 2015 – 7 Şubat 2016 tarihleri arasında gezilebilecek sergide Osman Hamdi Bey, Süleyman Seyyid Bey, Halil Paşa, İzzet Ziya Bey, Avni Lifij, Ruhi Arel, İbrahim Çallı, Namık İsmail, Melek Celal Sofu, Cemal Tollu, Zeki Faik İzer, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Eren Eyüboğlu, Fikret Mualla, Leyla Gamsız ve Yüksel Arslan gibi farklı kuşaklardan sanatçılarının eserlerini görüyor olacağız.

bedenin_diliPera Eğitim, 5 Aralık 2015 – 17 Ocak  2016 tarihleri arasında sergi kapsamında “Bedenin Dili” eğitim programını düzenliyor.

4-6, 7-14 ve 15+ yaş grupları için düzenlenen  programda katılımcılar, sergide yer alan desenler ve resimler üzerinden figür ve beden inceleniyor. Sanatın en eski ve önemli simgelerinden biri olan bedeni,  günlük hayatdaki hareketlerle karşılaştırma yaparak inceleyecek çocuklar, anlamayı, duygularını özgür şekilde ifade edebilmeyi; biçim, form, hareket ve dengeden yola çıkarak, üç boyutlu çalışmalar ve farklı malzemelerin desteğiyle, eserlerde yer alan öyküleri ve simgeleri eğlenerek öğrenecekler.

4-6 yaş çocuklar için atölye konu başlıkları “Hareket Hâlindeki İnsanlar”, “Beden ve Mekân”, “Bırak Aksın: Sihirli Kum ve Kil”

7-14 yaş için “Çıplaklıktan Giyime, Arkadaşının Figürünü Çiz”, “Esnek Mekân” atölye konuları olarak karşımıza çıkıyor.

15 yaş ve üzeri herkes için ise Nü’nün Bütünü planlanmış.

Detaylı bilgi için:
Pera Müzesi: 0212-334 9900 / www.peramuzesi.org.tr

Keyifli keşifler 🙂

Leave a comment