İki haftadır okuyoruz. Yani ben okuyorum, bızdıklar hem dinliyor, hem katkıda bulunuyorlar. Nasıl mı? Okunacak kitabı ortaya çıkarttığım an Ela atlıyor hemen: “Bu kitap bende var!!!”
“Gerçekten mi Elacım? Ne güzel.”
“Evet. Bana onu annem almıştı…”
“Bende de var!”
“Bende de…”
İlk hafta okullar yeni açılmış olduğu için okul hayatı ile ilgili kitaplar okuduk.
“Bebek Koala Anaokulunda” şeker, renkli bir kitap. Açıyorum sayfaları.
“Bugün Pazartesi (aslında cumartesi yazıyor nedense ama ben değiştiriyorum haliyle…), Bebek Koala anaokuluna vardı bile….” diye başlıyor kitap. Harika çizimlerle anaokulunun içini ve yapılanları adım adım göstermiş. Herkesin dolapları var mesela.
Derken diğer bızdıklar atılıyor hemen…
“Sizin okulunuzda da böyle dolaplar var mı?” diye soruyorum.
Kimisinden kuvvetli “Eveeet!” çıkıyor.
Nedense vardır diye düşündüğümden çocukcağıza hatırlatma gayretindeyim. “Robert’teki gibi dolapların yok mu Dezirecim? Kıyafetlerini astığın, ayakkabını koyduğun…” (Dezire Robert Yuva mezunu, şimdi başka okulda…)
“Hayır!” diyor…
Hmmmm? Kabullenmek istemesem de (nedense…) ilerleyebilmek için “Peki canım.” diyorum.
Sonra “Şirin Yuvaya Gidiyor” var. Komik bir kitap. Annesi Kraliçe ve babası Kral ile okula gitmek isteyen (hatta aslında okula gitmek istemeyen) fakat sonra anne ve babasının yanlış davranışları dolayısıyla utanıp, onları ertesi gün okula gelmemeleri için uyaran minik bir prenses! PRENSES mi dediniz? Kızımın tabiriyle “Ah en sevdiğim!” Neden derseniz, Maya’nın yüzüne bile bakmadığı prenses tacını takabileceğim. Kitaba başlamadan hemen taç kafaya yerleşiyor. Miniklerin yüzünde “müstehzi” bir ifade 🙂
Kitaplar okunurken sorular sorup onları dahil etmeye çalışıyorum. Dahil olma konusunda hiç sıkıntıları yok. Hatta bazen fazla dahil oluyorlar, ilerlemek zor oluyor. Ama olsun, keyifli bir okuma saati yaşıyoruz ya, önemli olan da bu.
Bu arada anneler koyu sohbetteler. Hatta bazen sohbet o kadar kıvama geliyor ki, uyarma ihtiyacı duyuyorum: “Anneleeer, biraz sessiz konuşabilir misiniiiiizzzz?”
Yarı şaşkın, yarı utanarak bana bakıyorlar. Uzun zamandır uyarı almadıkları kesin – okul hayatından bu yana belki de 🙂 Ama minikler okunanı duyamazlarsa bu saatin ne anlamı var değil mi?
İlk hafta toplam dört minik vardı. İkinci hafta ise ne olduysa tam 11 oluverdiler. Ne güzel 🙂 Umarım hep böyle olur. Gerçi minik grubun da tadı başka. Kişisel katılım için daha fazla imkân yaratabiliyoruz…
Kitapların okunmasını takiben, koşa koşa aktivite alanına geçiyorlar. Mekânın sahibi Ayşe her hafta onlara okuduğumuz kitaplarla ilintili bir sanat çalışması hazırlıyor. Hepsi aynı masaya sıkışmaya çalışıyor. İkinci bir masaya dağılmak pek de tercihleri değil. Hep birlikte olmak en güzeli…
İlk hafta filli bir kitap ayracı yaptılar kendilerine.
İkinci hafta ise harika dalmaçyalı köpekler yaptılar. Bayağı emek harcadılar gerçekten. Fakat sonuç nefisti.
Bu haftanın kitapları henüz seçilmedi. Yarın Sihirli Sayfalar’a uğrayacağım. Kahvemi koyup dalacağım kitap raflarına…
Bu hafta neler okusak? Ne gibi bir sanat çalışması yapsak?
Perşembe herkesi bekliyoruz, saat tam 16:30’da başlıyoruz…
Bu arada çalışan anneler haftasonu da okuma saati yapsanız dediler. Çok haklılar. Geçen sezon Pazar günleri saat 13:00’te yapıyorduk. Hatta gönüllü babalar okuyordu. Bence çok da güzel okuyorlardı. Fakat katılım haftaiçi kadar olamadı. Tahminim haftasonu ne olursa olsun pek çok program peş peşe sıralanıyor. Doğumgünleri, haftasonu yakınlara kaçamak, ailece yapılacak aktiviteler,… Böyle olunca da Bebek’teki okuma saatine gelmek zor olabiliyor.
Ama yine de geliriz diyorsanız, size açık kart: istediğiniz gün ve saati söyleyin. Benden Ayşe’ye iletmesi. Eminim bir çözüm düşünür. Ben okuyamasam da Sihirli Sayfalar ekibi okur bızdıklara…
Çalışan anneler için bir diğer çözüm ise, haftaiçi eğer çocuğunuzu okuldan sizin dışınızda birisi alıyorsa, o kişi de getirebilir okuma saatine. Sonra çıkışta isterseniz siz gelir alırsınız bızdığınızı. Hatta birlikte yemek de yersiniz. Evinize keyifle dönersiniz 🙂
Ailenize yeni katılmış bir minik varsa bile, ablası ya da ağabeyinin bu aktiviteden uzak kalmasına neden değil. Kucaklayın miniğinizi, elinden tutun bızdığınızın ve gelin katılın bize, aynen sevgili Tuğba’nın yaptığı gibi… Kim tutar sizi!!!
Hem de yeni bebeğinize son derece renkli, keyifli, hareketli bir ortam sunmuş olacaksınız. Eh daha ne olsun, değil mi ama?
Bol kitaplı bir hafta dileğiyle…
Category: Aktiviteler, Kütüphane
6 Comments