Lider Yetiştirme Sanatı

Çocuğunuza elinizdeki tüm imkânları sunmaya mı çalışıyor musunuz? Onun hayatını kolaylaştırmak gününüzün bir parçası hâline mi geldi? Peki size ihtiyaç duyduğunda içten içe mutlu oluyor musunuz?

Bu cümleler size tanıdık geliyorsa çocuğunuz ilerideki hayatında çok zorlanacak demektir.

Bunu ben söylemiyorum, konunun uzmanı Tim Elmore söylüyor. Sevgili İpek’ten harika bir yazının link’i geldi. Okuyunca sizlerle paylaşmadan duramadım çünkü şu dönemin çığ gibi artan bir sendromundan bahsediyor.

Tim Elmore, Atlanta çıkışlı Growing Leaders isimli sosyal yardım kurumunun kurucusu. O ve ekip arkadaşları okullarda ve şirketlerde sosyal başarı ve kalkınma için genç lider yetiştirme konulu seminerler veriyorlar. Kendisinin 25 tane kitabı var. Aynı zamanda Amerika dışında da pek çok ülkede konusunda seminerler veriyor.

“Çocuklarımızı Yönlendirirken Yaptığımız Üç Hata – ve Bunları Düzeltme Sistemleri” – “Three Huge Mistakes Leading Kids… and How to Correct Them”, başlıklı yazısında, özünde iyilik yapmak istediğimiz, hayatını kolaylaştırmaya uğraştığımız çocuklarımızın ihtiyacının, tam da bunun tersi olduğunu vurgulamış.

Yaptığımız üç temel hata ise şöyle izah edilmiş:

1.Risk Almamaya Çalışıyoruz
“Etrafımızda sürekli bir uyarı var” diyor Tim Elmore. Çocuklarımızı sürekli bir şeylerden korumaya çalışıyoruz. Haklı olduğumuz konular olsa da, çoğumuz farkında olmadan risk edilebilecek şeylere bile engel olmaya çalıştığımız için, çocuklarımız kendi kendilerine sorun çözemeyecek hâle geliyorlar. Okula yürümüyor, bahçede düşe kalka büyümüyorlar ya da arkadaşlarıyla sorunlarını kendileri çözmeye çabalamıyorlar.

Korumacı “ebeveyn” içgüdümüz o kadar hassas bir noktaya gelmiş durumdaki, çocuklarımız ne düşmeyi (ve sonra ayağa kalkmayı), ne aşk acısı çekmeyi (ve sonra hayata devam etmeyi), ne de karşısındaki problemle yüzleşmeyi öğrenebiliyor.

Her acı bir öğreti iken, bunu onlardan esirgediğimizde kendine güveni olmayan, herhangi bir konuda kararlılık gösteremeyen, istediğine ulaşmak için sebat etmeyen bir nesil yetişiyor.

Oyun alanı

2.Çok Çabuk Kurtarıyoruz

Çocuğumuzun okulda ya da sosyal yaşamda karşılaştığı zorlukları, engelleri onun adına çözdükçe, zorluklarla mücadele etme dürtüsünü ortadan kaldırıyoruz.

Derste kötü not alan kızının/oğlunun öğretmeniyle bu konuyu çözmeye çalışan ya da lise yaşına gelmiş bir gence soğukta hırkasını giymesini hatırlatmasını öğretmeninden rica eden anneler, çocuklarına aslında büyük bir kötülük ediyorlar. Çünkü onları hayata hazırlamıyorlar.

Yazarımız, “Bu tarz bir davranış şeklini kolumuzdaki alçıya benzetebiliriz. Her ne kadar kırık kolu iyileştiriyorsa da, aynı zamanda kasları zayıflatıyordur. Çocuklarımızın hayatlarına yaptığımız bu tarz müdahaleler de onların ruhsal, duygusal, sosyal ve entellektüel kaslarının gelişmesine engel olur.” diyerek durumu özetliyor.

3.Çok Kolay Övüyoruz

En ufak bir başarıda artık çok sık duyduğumuz cümleler şunlar oldu diyor Elmore:

* ”Harikasın!”
* “Çok yeteneklisin.”
* “Çok akıllısın.”
* “Süpersin!”

Buradaki sorun nedir?

Öncelikle olmayan bir şeyi kutluyoruz aslında. Sonucu kutluyoruz. Sonuca giden yolda gösterilen çabayı değil.

Bununla birlikte çocuklarımızın ne kadar akıllı olduklarını unutuyoruz. Her şey muhteşem olabilir mi? Bir kişi her konuda başarılı olabilir mi? Olamayacağını onlar biliyorlar (bilmiyorlarsa da öğrenmeliler.) Bu da annenin ya da babanın sözünün güvenilirliği/dürüstlüğü konusunda bir soru işareti oluşturuyor.

Oysaki gerçek yaşamda başarılı ve başarısız olunan konular var. Çocuklarımızı buna hazırlamadığımız zaman aşılanmamış vücutlara benziyorlar. Nasıl aşıyla verilen mikrop hastalığa karşı vücudu kuvvetlendiriyorsa, savaşmayı öğretiyorsa, çocuklarımıza da dozunda ve doğru övgü sunmak, onları hayata hazırlayacaktır.

Liderlik

Peki çocuklarımızın liderlik yönlerini geliştirebilmek için ne yapmamız lazım? Şöyle özetlemiş Tim Elmore:

  1. Kontrollü risk almalarına izin vermeliyiz.
  2. Yol ayırımına geldiklerinde karar verebilmeyi öğretmeliyiz.
  3. Kendimizin gençlik dönemimizde aldığımız riskleri ve onların sonuçlarını (iyiyi ve kötüyü) paylaşmalıyız. Sonuçta biz de benzer dönemlerden geçtik, değil mi?
  4. Maddesel ödüller yerine, ödülü “birlikte kaliteli zaman geçirmek” şeklinde verebiliriz .
  5. Çocuğumuza olumlu risk alma imkânları sunabiliriz (bir spor dalı ya da bir iş imkânı gibi.)
  6. Suçluluk duygumuzun bu gelişime engel olmasına izin vermemeliyiz.
  7. Hayatın temeli olan konuları ödüllendirmeye çalışmamalıyız. Her şey ödüle bağlı olmamalı.
  8. Doğru risk alan ve çaba sarf eden çocuğumuzu akıllıca övmeliyiz. Çocuğumuza bu tarz bir çabanın, belki kısa süreli bir rahatsızlığın sonunda gelen başarının önemini anlatabiliyor olmalıyız.

Yazı gerçekten çok ilginç. “Ah bu yeni nesil hiç sorumluluk almıyor”, “Hiçbir işin ucundan tutmuyor. Her şeyi benim yapmamı bekliyor” veya “Hâlâ kendine iş bulamadı. Ne olacak bu çocuğun hâli?!!” diye endişelenirken, aslında bunun çıkış noktasının kendimiz olduğunun bilincine varmamız gerekiyor.

Hata yapmalarına ve kendi kendilerine ayağa kalkmalarına izin verirsek kuvvetli liderler yetiştirme şansımız olabilir.

Yazıya şu link’ten ulaşabilirsiniz: http://growingleaders.com/blog/3-mistakes-we-make-leading-kids/

One Comment

  1. İpek Tingleff
    Sevgili Defne, Blogunda makaleye yer vermene sevindim. Ben hem bir anne hem de bir ogretmen olarak bu hatalara dusmemeye calisiyorum. Yapmak uzere oldugumda farkina varirsam dilimi isiriyorum, kendimi tutmaya calisiyorum, cunku ogretmen olarak bu sekilde yetismis gencler karsima gelince ebeveynlerin nasil iyilik yapayim derken cocuklarina kotuluk yaptigini bizzat goruyorum. Ozellikle yerli yersiz yapilan ovguler cocuklarda gercekci olmayan bir öz algi olusturuyor. Gerceklerle karsilasinca da cocukcagiz yikiliyor. Bu arada makalede linki verilmis bir video var (ben asagiya da koydum) icinde 3 ayri bolum var usenmeyin ozellikle ucuncusunu izleyin, dusundurucu.:) http://www.youtube.com/watch?v=pr_oRLZpJkM&feature=youtu.be Hepimize cocuklarimizi yetistirirken bu hatalardan uzak kalma cabasinda Kolay gelsin!!!diyorum!! İpek
    Reply 5 March 2013 at 22:03

Leave a comment