Semin Yılmaz’i tanıdığımda onun yoğun bir iş hayatı vardı. Zaten iş nedeniyle, ortak bir takım projeler vesilesiyle yollarımız kesişti. Hatta ilk dönemlerde, onun Tarsus Amerikan’dan çok sevdiğim arkadaşım, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı, Op.Dr.Oğuz Yılmaz’ın eşi olduğunu bile bilmiyordum. (Sevgili Oğuz’u sizlere “Kalpten Bir Yazı” ve “Op.Dr.Oğuz Yımaz ile Sohbete Devam” başlıklı yazılarımda tanıtmış, kalp sağlığı ile ilgili ondan gelen çok önemli bilgileri aktarmıştım.)
Çok sonradan bu durumu tesadüfen öğrenince, Semin kalbimde ayrı bir yere yerleşti 🙂
Zaman içerisinde Semin’in hayatı ilginç bir değişim yaşadı. Pek çok kişi yaşam şeklini değiştirmekten bahsederken, bunu sessiz sedasız yapabilenler benim dikkatimi çekiyor.
İşte bu nedenle Semin’i “0 km.Bızdıklar”a konuk etmek, sizlerle tanıştırmak istedim. İlham kaynağı olabilir düşüncesiyle…
Hem belki bir sonraki yoga kaçamağını birlikte yaparız. Neden olmasın?
Keyifli okumalar!
Seminciğim biz seninle iş hayatında tanıştık. “0 km.Bızdıklar” okurlarına kendinden bahseder misin?
Tabii Defne’cim. Esasında bu soru sorulduğunda nereden başlasam diyorum hep. Klasik bir şekilde bu soruyu yanıtlamaktansa hani nerelerde okudum, nerelerde çalıştım gibilerinden kendimi şöyle özetlemek isterim:
En büyük değerlerimden birisi “mış” gibi yapmadan yaşamak. Yani neysem oyum. En çok önem verdiğim ailem ve özgürlüğüm. En çok sevdiğim şeyler seyahat etmek, dans etmek, patene binmek, yoga, yeni insanlarla tanışmak, yeni şeyler keşfetmek, üretmek ve öğrenmek.
Küçüklüğüm farklı ülkelerde geçti. Benim sizler gibi 25 senedir tanığım arkadaşlarım yoktur meselaJ
İlk ve orta öğrenimimi Yunanistan ve Almanya’da tamamladım. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden mezun olduktan sonra Emerson College’da Kitle İletişimi üzerine yüksek lisans yaptım.
Çocuk programları yapımcılığı yaptıktan sonra 2004 yılında “Çocuk Aklı Danışmanlık ve İletişim Şirketi”ni kurdum. 2009 yılında şirketi devredip iç sesimi dinleyerek yeni bir yolculuğa yelken açtım.
Yoga ile 1999 yılında tanıştım. Kundalini Yoga ve Meditasyon üzerine yoğunlaşarak eğitmenlik sertifikamı aldım. Aynı zamanda çocuklarla yoga ve meditasyon üzerine de eğitimlere katıldım.
Şu anda ise kısacası ben kalbimi açtım ve sürecin benim için çalışmasına izin veriyorum. Her geçen gün kendi üzerimde yeni şeyler deneyimlemenin heyecanı içindeyim ve bunu insanlarla paylaşmaktan çok keyif alıyorum.
Evet, işte ben seni tanıdığımda markalar için çocuk odaklı hizmetler sunuyordun. Şimdiyse bir yoga eğitmenisin. Bu geçiş zaten beni etkileyen. Peki bu nasıl oldu?
Öncelikle bu geçiş planlı, programlı olmadı. Ben bile hala çok şaşırıyorum 🙂
Bana o dönemler sen yoga eğitmeni olacaksın deselerdi herhalde inanmazdım. O dönemler 2. çocuğum Alp’e hamile kalmıştım. Kurduğum şirket Türkiye’de bir ilk olup çok güzel projelere imza atmış olmasına rağmen içimdeki ses bana “dur” dedi.
Çok fazla anlam veremediğim halde ilk defa durmak ve iş anlamında hiç bir şey yapmak istemiyordum. Tek istediğim kızım Lal ’i dünyaya getirmeden önce her gün yaptığım yogaya geri dönmekti. Niyetim “kendimi keşfetmekti”. Gerçek Semin kimdi?
Bir yolculuk başladı ve bu yolculukta
Bırak gitsin var.
Bilinmemezlik var.
Değişim var.
Farkındalık var.
Heyecan var.
Akış var.
Yaratmak var.
Paylaşmak var.
Dinlemek var.
Kalp var.
Hayat var.
AŞK var.
Bu sırada bendeki değişimi gören yakın arkadaşlarım benim onlara yoga yaptırmamı istediler. Evimde onlara yoga dersi vermeye başladım. Sonra yoga stüdyolarında grup dersleri, özel dersler derken bu sene en büyük hayalim olan ilk yoga kampımı gerçekleştirdim.
“Yoga kendini geliştirmek değil kendini kabul etmektir.” der Kundalini Yoga hocası Gurmukh. Gerçekten her halimizle kaçımız acaba kendimizi olduğumuz gibi kabul edebiliyoruz?
Sence bir insan için kariyer değişikliğinde en zor ve en kolay şey nedir?
Ben esasında çok iş değiştirdim. Değişiklikleri yaparken de hep iç sesime kulak verdim. Hiç de pişman olmadım. Eğer iç sesinize kulak veriyor ve o sese güveniyorsanız o zaman kolay oluyor. Ancak o sesi duyamıyor ve insanların sesleri (anne, baba, eş, arkadaş, patron gibi) baskın çıkıyorsa işte o zaman bu değişikliği yapmak zor olabiliyor.
Ben transformasyonu, değişikliği seven birisiyim:) Transformasyona hazır olan kişilerse benim yoga öğrencilerim oluyor.
Hayatın anlamı senin için ne?
Hayatı ertelemeden yaşayabilmek. Böyle yaşamayı öğreniyorum diyebilirim. Hala ertelediğim şeyler var. Ancak kararlar alırken buna daha çok dikkat ediyorum.
Ev, iş, evlilik, eş, çocuk, özel yaşam, sosyal hayat,… Farklı ortamlarda farklı şapkalar takıyoruz. Bu şapkaların ahenk içerisinde olması için ne yapmak lazım?
O şapkaların içinde kaybolup kendimize oyun mu oynuyoruz, yoksa kimsek her şapkanın içerisinde kendimizi daha yakından mı tanıyoruz?
Kendimizi olduğumuz gibi kabul edip her ortamın içerisinde kendimiz olarak, rollere, titrlere bürünmeden var olabiliyor muyuz?
Esasında ruhumuz ahenk içinde kalabiliyor mu?
Kundalini Yoga bu konuda bana çok büyük bir farkındalık getirdi. Enerjimiz sürekli değişiyor. Önemli olan o andaki enerjimizi fark etmemiz. Eğer sinyaller yavaşlamamız yönündeyse yavaşlamak. Mesela benim yavaşlamaya, durmaya ihtiyacım vardı. Ancak inan bana yavaşlamak benim için hiç de kolay bir süreç olmadı. Kendimi başlarda çok tembel buldum. Yavaşlamak, bir şey yapmamak eşittir tembel olmak demekti benim için. Ne zaman yapmaktan ziyade var olmayı seçtim, süreç bana berraklık, denge ve sakinlik getirdi. O zaman işte o ahenk oluşmaya başladı.
“Kalpte Yaşamak” ın anlamı sevgili Oğuz’dan dolayı senin için ayrı bir şey sembolize ediyor olabilir mi?
“Kalpte Yaşamak” ismi bir gün meditasyon yaparken içime doğdu. Web sitem için isim arıyordum. Meditasyon yaparken ismi ne olsun diye sordum ve içimdeki ses “Kalpte Yaşamak” diye seslendi. Sonra hiç tereddüt etmeden bu ismi kullanmaya başladım. Oğuz ile ikimizin yollarının kalpte kesişmesi tabii bir başka anlamlandırdı bu durumu.
Kendini en mutlu hissettiğin anlar hangileri ve bu anların artması için yaptığın herhangi bir şey var mı?
Yoga kamplarında çok mutlu oluyorum. Bir yandan doğa, bir yandan insanların şeffaf, saf hali, sevginin, şefkatin mükemmel bir bütünlüğün olduğu bir hal. Kampların bana çok iyi geldiğini bildiğim için herkese bir kamp deneyimi yaşamasını öneriyorum.
Çocukların için hayata dair tek bir tavsiye verme hakkın olsaydı, bu ne olurdu?
Önce kendilerini sevsinler. Kendilerine değer versinler. Başkalarını sevebilmek için önce kendini sevmelisin.
Kalbini bize açtığın için teşekkür ederiz sevgili Semin 🙂
Category: Günlük Hayat, Konuklarımız
No Comments