Sevgili Ece Çiftçi ile tanışmaya SosyalBen ofisine gittiğimde beni karşılayan, son derece heyecanlı, gözleri ışıl ışıl parlayan, yüzünde kocaman bir gülümseme olan ancak bununla birlikte yaptığı işe ciddiyetle aldığı her hâlinden belli olan bir genç kadındı.
Köy okullarındaki çocuklara ulaşmak, ihtiyaçlı çocukların eğitimine katkıda bulunmak oldu bitti kalbimin en derin noktasında. İstiyorum ki onlar da bol okuyup farklı kültürel içerikleri irdeleyebilsinler, hayal kurabilsinler ve hayallerini gerçekleştirmek için adımlarını bilinçli şekilde atabilsinler. Bu donanıma sahip olabilsinler. Aynı amaç için emek veren SosyalBen ile kısa zamanda el ele yürümeye başladık.
Birlikte gittiğimiz saha çalışmalarında, gencecik SosyalBen temsilcilerinin verdikleri emeği gözlemleme şansını elde ettim. Yaşıtları bir kafede veya akıllı cihazının karşısında vakit geçirirken, onlar köy yollarındaydı. Günlerini, gecelerini bu işe veriyorlardı.
İşte bu nedenle, bir süredir Yönetim Kurulu Üyesi olduğum SosyalBen Vakfı’nın kurucusu sevgili Ece Çiftçi’yi sizlere daha fazla tanıtmak istedim. Onu tanıyınca sosyal sorumluluğa bakış açınız değişebilir. Bızdıklarınız için size fikir verebilir. Özetle bu paylaşımın her yaşa ilham vereceğini ve ruhunuza iyi geleceğini düşünüyorum 🙂
Ececiğim SosyalBen’i 0 km.Bızdıklar okurlarına kısaca anlatabilir misin?
SosyalBen Vakfı, dezavantajlı bölgelerde yaşayan 7-13 yaş arası çocukların yeteneklerini keşfetmelerini ve geliştirmelerini amaçlayan; bu amaç doğrultusunda ulusal ve uluslararası düzeyde saha çalışmaları gerçekleştiren bir sivil toplum kuruluşudur. Saha çalışmalarımızı 581 topluluk gönüllümüz ve dijital ortamda çalışmalarımıza ortak olan 332 e-Gönüllümüz olmak üzere toplamda 913 gönüllü ile sürdürüyoruz. SosyalBen Vakfı aynı zamanda SosyalBen Store ve SosyalBen Akademi isimli vakfın çalışmalarına bütçe oluşturmak için kurulan iki iktisadi işletmeye sahip bir sosyal girişimdir.
Sosyal sorumluluk genelde hayatın ilerleyen döneminde, tecrübeler ve yaşanmışlıklardan yola çıkarak el atılan bir konu. Sen ise çok genç yaşta bu yolu seçtin. Nasıl bir süreç yaşadın?
Anne ve babamın ENKA’da çalışması bana ENKA Okulları’nda burs olanağı sağladı. Anasınıfından itibaren orada okudum. Spor, müzik, sanat hakkında birçok şey öğreniyor aynı zamanda deneyimliyordum. Kim olduğumu, neleri sevdiğimi sorguladığım zamanlarda matematikten ödül alan arkadaşımın aldığı alkışı keman çalarak benim de alabildiğimi gördüm. Bu farkındalıkla kendime çizdiğim yol, yeteneğimi kucaklayışım bir yandan da tüm bunları fark etme fırsatı olmayan çocukları getiriyordu aklıma. Yeteneğini, kendini, benliğini bulamayan çocuklar ne olacaktı? Benim gibi şanslı olmayan çocuklar için kollarımı sıvadım. 14 yaşında Şanlıurfa’nın Suriye sınırına yakın bir gençlik merkezinde 250 öğrenciyle çalışarak ilk projemi gerçekleştirdim. Urfalı çocuklarla geçirdiğim 15 gün sonunda yapmak istediğimin bu olduğunu anlamıştım. Sahadaki süreci profesyonel anlamda öğrenebilmek için üniversitede Sosyoloji okudum. Lisans hayatım esnasında TV8’de yayınlanan “Bir Fikrin Mi Var?” yarışmasına bir arkadaşımın ısrarıyla katıldım ve yarışmadan birinci olarak ayrılarak İngiltere’de sosyal girişimcilerle biraraya geldim. Yarışmadan sonra destekçilerimin arttığını gördüm. İnandığın şey her ne ise onun peşinden gitmenin diğerlerini de peşine kattığını çok iyi anladım. Tabiki kolay bir süreç değildi ama sonuç hep çok güzel oldu.
SosyalBen hem dezavantajlı bölgelerdeki çocuklara çok önemli başlıklar altında yepyeni bir pencere açıyor hem de gönüllüğü pek çok gencin tatmasını sağlıyor. Gönüllüler nasıl seçiliyor ve nasıl bir eğitimden geçiyorlar?
Özellikle üniversite kitlesinden bir gönüllü grubu kuruyoruz. Gönüllü grubumuzun en önemli özelliklerinden birisi de çocukların rol model alabileceği, üniversite ufkunu edinebilmeleridir. SosyalBen Gönüllüleri değerlendirmesini, her yıl Ocak ve Eylül aylarında web sitemiz üzerinden gerçekleştiriyoruz. Gönüllülerimizle saha çalışmaları, alt grup çalışmaları, gönüllü toplantıları, kaynak geliştirme, iletişim ve tanıtım çalışmaları gibi aktiviteler gerçekleştiriyoruz. Gönüllüler çocuklarla buluşmadan önce çocuk gelişimi, kriz yönetimi, kültürel farklılıklara saygı odaklı eğitimler alıyorlar.
Üniversiteye hazırlanan lise öğrencilerine SosyalBen Akademi çatısı altında sosyal sorumluluk projeleri desteği veriyorsunuz. Bunu çok önemsiyorum.Neler yapıyorsunuz bu konuda?
Harvard ve Oxford’tan kabul almama rağmen hayallerimin peşinden gitmek, gönüllülüğü yaygınlaştırmak, çocuklara el uzatabilmek için Türkiye’de kaldım. Hayallerimin peşinden gitmem her zaman karşılığını buldu. G20 ülkeleri dahilinde, 18-23 yaş arasındaki genç kadınların ülkelerindeki kadın sorunlarını aktarıp çözümler geliştirdiği 2017 G(irls)20 Zirvesi’nde Türkiye’yi temsil ettim. 2019 yılında Forbes Türkiye’nin 30 yaş altı en başarılı 30 gencinden biri seçildim. Son olarak da Fortune Türkiye’nin “40 yaş altı 40” listesinde genç kadın girişimci olarak yer aldım.
Hayallerimi hayatımı döktüğüm süreçte insanları gönüllülüğe davet ederken gönüllülüğü de imkânı olan insanların yaptığını fark ettim. Yani okuldan çıktıktan sonra cafede çalışmak zorunda olan gençler yine gönüllülüğe vakit ayıramıyordu. Üstüne üstlük bu gençler mezun olunca CV’lerinde gönüllülük faaliyetine dair bir şey olmadığı için iş görüşmelerinde dezavantajlı grup haline geliyorlar. Bu sebeple gönüllülüğün etiket halinden çıkması gerekiyordu. Bunu hedef belirleyerek İrlanda’ya gönüllülüğü öğreten bir zirveye katıldım. Türkiye’ye dönünce de öğrendiklerimi derleyerek bir gönüllü müfredatı çalıştım.
SosyalBen Akademi’de eğitim kurumlarına özellikle devlet okullarındaki öğretmenlere gönüllülüğü ders içinde nasıl anlatabileceklerine dair eğitimler veriyorum. Liseli gruplar ve kurumsal firmalara da danışmanlık veriyorum.
Hayatta insanın karşısına farklı engeller çıkıyor. Bunları mutlaka sen de yaşıyorsun. Ama biliyorum ki olumsuz gibi görünen durumlar seni bezdirmiyor. Aksine yaratıcılığını körüklüyor ve harika çözümlerle geliyorsun. Gençlere bu çerçevede önerilerin neler olur?
Ben her zaman engelleri ve başarısızlıkları başarının ve yükselmenin takım arkadaşı olarak gördüm. Bence engeller ve sorunlar en büyük öğretileri edindiğimiz süreçler. Dolayısıyla başarısızlık yaşadığımızda veya önümüzde bir engel olduğunda bunları yönettiğimiz ve aştığımızda en büyük teşekkürü bu başarısızlıklara ve engellere etmemiz gerekiyor.
Sosyal sorumluluk çalışmalarımın çok başında her sosyal sorumluluk projesinin karşılaştığı maddi sıkıntılar ile ben de karşılaştım. Sponsor bulmakta zorlandığımız yağmurlu bir kış günü şemsiye üreterek bu sıkıntıyla baş etmeye çalıştık. Baktık ki yağmurlu günlerde iskeleden inen insanlar fiyatına bakmaksızın satılan şemsiyelere talep gösteriyordu. Ürettiğimiz şemsiyeleri “Bu şemsiyeler hem sizin ıslanmanızı engelliyor hem de çok uzaklardaki çocukların ıslanmasını engelliyor!” diye diye sattık. Karşılaştığım engele aldırış etmeden çözüm bularak ürettiğimiz şemsiyeler sayesinde tam 746 şemsiye satarak yeni bir saha çalışmasında çocuklarla buluştuk.
Son zamanlarda karşılaştığımız en büyük engel herkes gibi pandemi süreci oldu. Biz de bu süreçte pandeminin rehavetine kapılmadan, teknolojinin kodlarını iyiliğin evrensel dili ile birleştirerek iyiliğin e-hali diye tanımladığımız e-Gönüllülük çalışmamızı sunduk. Bilgi ve becerileri doğrultusunda toplumda değişimin öncüsü olan e-Gönüllü alımlarımızın ikincisini ise Eylül ayında gerçekleştirdik.
İnandığınız şeylerden vazgeçmeyin gençler, vazgeçmedikçe tüm güzellikler önünüze seriliyor ?
2 Comments