Kasım 2009’da “0 km.Bızdıklar”ın ilk yazısını yayınlarken sadece bir hayaldi; yazmak, yazmak, daha çok yazmak. Yazarken farklı kanallara ulaşmak.
Tam tamına bir sene 11 ay sonra, Bambino Oyuncak’taki aktivite masamızda ilk imza günümü yaptım 🙂
Niyet o değildi, ortam bunu gerektirdi. Yarı şaşkın, mest olmuş bir Defne, birkaç harika minik ve şeker mi şeker bir insan grubu,… Daha ne olsun?!
Harika bir Bambino Aktivitesi daha yapmıştık o gün. Niyetimiz sekiz çocukla sınırlamaktı aktiviteyi, şöyle yayıla yayıla otursunlar diye. Ama talep çok olunca kırmak da istememişti Aynur Hanım. “Defneciğim şu an 12 kişi var, belki iki kişi daha gelecek.”
“Eyvah!” dedim. “Nasıl sığacaklar???”
Aynur Hanım o kendinden emin hâliyle gülümsedi: “Sen merak etme, sığdırırım ben onları, bak ek masa koydum buraya.”
Eh tamam o zaman, mekân sahibi öyle diyorsa…
Pıtır pıtır geldiler minikler. Farklı farklı okullardan, annelerinin ellerini tutarak, kimisi çekinerek, diğerleri pat pat kendilerinden emin adımlarla.
Tek sorun, Bambino’ya giren masaya gitmek istemiyor. Etrafta bakacak o kadar renkli şey varken, sabit durmak zor. Hepsini ellemek geliyor içlerinden. Onları o kadar iyi anlıyorum ki, ben de aynısını yapıyorum çünkü. İçeri girer girmez rafları tarıyorum, elliyorum, bakıyorum,… Ancak sonra başka bir şeye konsantre olabiliyorum.
Bu seferki aktivitemiz “Edukids Hikâyeli Yapboz” ile hikâye yaratmaktı. Herkes istediği renkteki kartları aldı ve başladılar kartlardaki resimleri sıralamaya. Kimi zaman yardım alarak, çoğunlukla kendileri yapmaya çalışarak.
Sonra değiştokuş yaptık kartları ve ikinci hikâyeler oluştu.
Pekiii kim anlatmak ister hikâyesini? Birkaç minik el kalktı. Anlattılar gayet güzel. Gözlerim dolu dolu dinliyorum onları. Bundan 8-10 ay önce, bir projeydi bu. Şimdi karşımda kullanılışını görüyorum. Tüylerim diken diken. Üretmek ne güzel bir şey. Bir yandan da kafama not ediyorum, bir dahaki sefer nelere dikkat etmek lazım diye. Sürekli kendimi eleştiriyorum, her konuda. Önce kendimle uğraşıyorum, yiyor, bitiriyorum çoğu kez. Ne yapalım, ben de böyleyim.
Minikler hikâyeleri anlattıktan sonra sıra bana geldi. “Yağmur doktora gidiyor” isimli hikâyemizi okuduk. Dinlediler bir güzel.
Başka hikâye?
Hayır. Kotayı doldurduk. Yarım saat dolu dolu geçti, zorlamıyoruz asla.
Derken benim şeker arkadaşım Müge, Tarsus Amerikan kardeşim Oya ve sevgili Aynur Hanım baktım sıraya girmiş imza istiyorlar. “Ay ilahi…” falan diye gevelerken ben, işi abartıp bana imza masası oluşturdular. Ürünler uygun şekilde yerleştirildi. Sıraya girildi. Ben imzalarken resimler çekildi. Vay, vay, vay…
Bu projenin ilk tohumu geçen sene Bambino Oyuncak’ta atılmıştı. İlk imzası da Bambino Oyuncak’ta oldu. Daha nicelerine inşallah, harika, işe yarar, keyifli projelerle.
Bızdıklarla her şey çok renkli.
Renkleri karıştırıp yeni renkler yaratmayı heyecanla bekliyorum. Kimbilir daha ne çok güzelliğe vesile olacaklar.
Benim yerime şeker bızdığınıza kocaman sarılın ve hayatınıza nasıl renk kattığını ona anlatın. Duysun sevildiğini, bilsin ve hissetsin fark yarattığını.
Category: Aktiviteler, Genel, Günlük Hayat
10 Comments