Gezi Parkı ve Çocuklarımız

Gezi Parkı olayları gerçekleştiğinden bu yana pek çok ebeveyn arasında “Çocuğumuza bu durumu nasıl açıklamalıyız?”, “Çocuklarımızı olanlar hakkında ne kadar bilgilendirmeliyiz?”, “Olan olayları yakından tecrübe etmeleri, bu konularda olay yerinde bulunarak yaşananların bir parçası olmaları doğru mudur?”  tarzında sorular konuşulur, tartışılır oldu.

Herkesin düşüncesi ve çocuğu için doğrusu farklı olduğundan, biz de “0 km. Bızdıklar” olarak, konunun uzmanından bilgi almak isterken, Elif Göçek ile tanışma şansını elde ettik.

Çok yakın zamanda Elif Göçek İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Türk Psikologlar Derneği ile ortak bir çalışma yaptı. Bir anlamda uzmanlardan ebevenlere bir mektup. Bu mektup önümüzdeki günlerde pek çok kanaldan annelere ve babalara ulaştırılacak.

“0 km.Bızdıklar” okurlarının da bu mektup ve içerdiği öneriler hakkında bilgi sahibi olmasını istedik.

İşte karşınızda Elif Göçek…

Elif Akdağ GöçekElif Hanım, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Toronto Üniversitesi (University of Toronto) Okul ve Çocuk Klinik Psikolojisi programında doktoramı tamamladım. Lisans (Psikoloji) ve Yüksek Lisans (Klinik Psikoloji) eğitimlerimi Boğaziçi Üniversitesinden aldım. 1992-1998 yılları arasında İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Bölümünde psikolog olarak çalıştım. Halen, İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk ve Ergen Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programının Direktörlüğünü yapmaktayım. 11 ve 8 yaşlarında iki erkek çocuk annesiyim.

Çocuklarımızla iletişim konusunda yeni nesil ebeveynler sizce ne durumda?

Yeni nesil ebeveynler çocuklarıyla iletişim konusunda çok daha çaba harcamaktadırlar. Günümüzde iyi ebeveynliğin artık çocukları sadece iyi giydirip, iyi yedirmek olmadığını, birlikte geçirilen çocuk odaklı kaliteli zamanların çok önemli olduğunun bilincinde olan birçok ebeveynimiz var.

Bilgisayar, televizyon, tabletlerin son derece kolay ulaşıldığı bir dönemdeyiz. Faydaları olsa da, çocukların bazen gereğinden fazla bilgi edinmelerine de neden olabiliyor bu cihazlar sanki. Siz ne düşünüyorsunuz?

Bilgisayar, televizyon, tablet gibi aletler günümüzün hem faydalı hem de çok tehlikeli olabilecek araçlarıdır. Bilinçli ebeveynler bu aletlerin sakıncılarını bilmekte ve çocuklarını saatlerce bu aletlerle bırakmayıp, gerekli tedbirleri almaktadırlar (çocuk için güvenli programlar seçmek, vs.). Ebeveynlerin çocuklarının yaşıtlarıyla oyun oynaması ve çeşitli aktivitelere katılmasını  (spor, sanat, vs.) sağlamaları, onların gelecekte bu aletlere bağımlı olmamasına yardımcı olacaktır .

Gezi Parkı’ndaki olaylara bakarsak, sizce çocuklarımızı nasıl ve ne kadar bilgilendirmeliyiz?

Bilimsel araştırmalar şiddet içerikli TV programlarının,  internet ve basında yayınlanan haberlerin çocukların duygusal ve davranışsal sorunlar yaşamasına sebep olduğunu ortaya çıkardı. Özelikle içinde bulunduğumuz bu günlerde çocukların şiddet içerikli programlardan korunmaları gerekmekte.

Dolayısıyla, çocukların yanında onları korkutacak haber ve konuşmalardan kaçınılmalı. Çocuklar çevrelerindeki konuşmaları dinlemiyormuş gibi gözükse de esasında birçoğunu dinlemekte ve kendilerine göre çok değişik yorumlar yapabilmekteler. Örneğin, tekrar tekrar izledikleri olayların kendi ailelerinin başına gelebileceğini düşünüp kaygı duyabilmekte ve kendilerine göre korku dolu fikirler üretebilmekteler. Bu nedenle, yetişkinler olarak çocukların duyduklarını ve gördüklerini ne şekilde yorumladıklarını anlamamız çok önemli.

Siz, Bilgi Üniversitesi (Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Çocuk-Ergen Alt-Dal Programı) ve Türk Psikologlar Derneği ile birlikte ebeveynlere yönelik bir öneri mektubu hazırladınız. Bu mektubu burada okurlarımızla paylaşabilir miyiz?

Tabii ki. “Çocuklar Duydu” başlıklı bu mektup ebeveynlere yol gösterme amaçlı hazırlandı. Türk Psikologlar Derneği onayından geçti ve şimdi çeşitli kanallarla anne ve babalara ulaştırılacak.

Aşağıda içeriğini olduğu gibi bulabilirsiniz.

 

ÇOCUKLAR DUYDU

#cocuklarduydu

ÇOCUKLARI ŞİDDET İÇEREN OLAYLARDAN KORUYALIM

Televizyon, basın, internet gibi sosyal medya araçları çocukların yaşlarına göre bilinçli bir şekilde kullanıldığında (örneğin, 2 yaşın altındaki çocukların TV ve bilgisayar izlemesi tavsiye edilmemektedir) çocuk gelişimine önemli katkıları bulunabilmektedir.  Ancak, günümüzde çocuklar şiddet içeren,  yaşlarına uygun olmayan birçok oyun ve program izleyebilmektedirler.   Sosyal medyada yaralılar, ölüler, şiddet içerikli fotoğraflar sınırsızca yayınlanmakta ve bu olumsuz içerikli görüntüler çocukların bunları yıllarca hatırlayıp olumsuz etkileri altında kalmasına sebep olabilmektedir.

Bilimsel araştırmalar da şiddet içerikli bilgisayar oyunlarının, TV programlarının,  internet ve basında yayınlanan haberlerin çocukların duygusal ve davranışsal sorunlar yaşamasına sebep olduğunu ortaya çıkarmıştır. Özelikle içinde bulunduğumuz bu günlerde çocukların şiddet içerikli programlardan korunmaları gerekmektedir.

BÜYÜKLER OLARAK NELER YAPMALIYIZ?

  • TV, gazete ve sosyal medyayı kullanan, facebook, twitter hesapları olan çocukların neleri izlediği düzenli olarak takip edilmelidir. Ayrıca, çocukların ağabey/ablalarının, anne-babalarının hesaplarına erişimi varsa buradaki bilgilere de dikkat edilmelidir.  Güvenlik ayarları devreye sokulmalıdır.
  • Çocukların yanında onları korkutacak haber ve konuşmalardan kaçınılmalıdır. Çocuklar çevrelerindeki konuşmaları dinlemiyormuş gibi gözükse de esasında birçoğunu dinlemekte ve kendilerine göre çok değişik yorumlar yapabilmektedirler. Örneğin, tekrar tekrar izledikleri olayların kendi ailelerinin başına gelebileceğini düşünüp kaygı duyabilmekte ve kendilerine göre korku dolu fikirler üretebilmektedirler. Bu nedenle, yetişkinler olarak çocukların duyduklarını ve gördüklerini ne şekilde yorumladıklarını anlamamız çok önemlidir.

LÜTFEN ÇOCUKLARINIZI YAKINDAN TAKİP EDİN…

  1. Şiddet içerikli olayları herhangi bir şekilde izlemişlerse, bu olaylar hakkındaki duygu ve düşünceleri sorulmalı;  zorlamadan konuşmaya teşvik edilmelidirler. Çocuklarla sohbet saatleri genellikle yemekte, uykudan önce gibi dikkatlerinin başka aktivitelerle  (TV, oyuncak, vs.) meşgul olmadığı anlarda olmalıdır.
  2. Yetişkinler çocuklarına açıklamalar yaparken soyut kavramlardan olabildiğince kaçınmalı, basit ve anlaşılır ifadeler kullanmalıdır.
  3. Çocuklar olaylardan etkilendiklerini bazen sözlerle ifade etmeyebilir ve endişelerini büyüklerle paylaşmayabilirler. Ebeveynler çocuklarının davranışlarına, oyunlarına ve resimlerine dikkat ederek bu olaylara nasıl anlam verdiklerini öğrenmeye çalışabilirler.
  4. Çocuklar duygu ve düşüncelerini en rahat oyunlarda ifade edebildiklerinden, onlara mümkün olduğunca oyun ortamları sağlanmalıdır. Bu oyunlarda ebeveynler çocuğu yönlendirmemeli ve onun istediği doğrultuda oyuna katılarak, endişelerini anlamaya çalışmalıdırlar.
  5. Çocuklar endişe duydukları konuları açtıklarında ebeveynler konuşmaktan çekinmemeli; önce çocuğun duygu ve düşüncelerini öğrenmeli, sonra gerekli açıklamaları ve düzeltmeleri yapmalıdır.  Açıklamalar mümkün olduğunca güven verici olmalı ve korkutucu düşüncelerin artırılmamasına dikkat edilmelidir. Şiddet kullanılan oyun ve olaylarda tarafların konuşarak ve uzlaşarak çözüm yolları bulabilecekleri açıklanmalı, gerekirse örnekler verilmelidir.
  6. Çocuklara her zaman akıllarına gelen soruları ebeveynlerine sorabilecekleri ve endişelerini paylaşabilecekleri belirtilmelidir.  Çocuklar tekrar tekrar sorular sorarlar; bu sorular sabırla, sakinlikle cevaplandırılmalı; çocuklarda güven uyandıracak ve yaşlarına uygun cümleler kurulmalıdır.
  7. Ne kadar yoğun bir yaşam sürülse de mümkün olduğunca çocuğun yaşantısındaki rutinler (yemek, yatak saati, vs.) aksatılmamalıdır.
  8. Aşağıdaki belirtiler görüldüğü takdirde, bir çocuk ruh sağlığı uzmanından yardım almaktan çekinilmemelidir.

-Aşırı korkular (gece kabusları, anne ve babadan ayrılmada yoğun endişe, vs.)

-Uyku ve yemede bozulmalar

-Üzgün ve endişeli ruh hali

-İsteksizlik ve normal aktivitelere olan ilgide azalma

-Dikkatin bozulması ve okulda başarısızlıklar

-Vücutla ilgili ağrı ve endişelerin fiziksel bir sebep olmadan artması

-Çabuk sinirlenme ve aşırı kızgınlık

-Tuvalet alışkanlıklarında gerileme (alt ıslatma, vs.)

 

Sonuç olarak, çocuklar etraflarında kaygı ve gerginlik yaratan her tür olaya karşı oldukça hassastırlar ve olan biteni kendilerine özgü bir şekilde yorumlayabilirler. Gösteri, miting gibi   toplumsal olaylarda polisin güç kullanımı ve bu konuda yoğun eleştirinin hedefi olması ise, çocuklar için özellikle zorlayıcı olabilir. Özellikle, okul öncesi dönemde çocuklar insanları iyiler-kötüler olarak keskin bir ayrım içinde algılar ve anlamlandırırlar. Bu anlam dünyasında ebeveyn, öğretmen, polis gibi otorite figürleri genel olarak iyi, doğru ve çocuğu koruyacak olan figürler olarak belirir.  Bu imajın zedelenmesi, çocukta genel olarak bir güvensizlik hissi, kendisinin de sert bir şekilde cezalandırılacağı korkusu yaratabilir. Çocuklar okul çağıyla birlikte iyi ve kötü ayrımlarını biraz daha bütünleştirebilir ve daha gerçekçi düşünebilirler. Yaşanan olaylarla ilgili çocuklarınızı dikkatle takip etmek ve çocukların sorularını cevaplarken yorumlarımızı yaşlarına uygun bir düzeyde tutmak, samimi ama sakinleştirici açıklamalar yapmaya çalışmak önemli olacaktır.

Leave a comment