Gelecek Yaza Kadar…

Yaz sıcaklığına kaptırdım kendimi. Bayılıyorum ilkbahara sırf yazın habercisi diye. Sıcak günler çok da umurumda olmuyor. Sadece mevsimsel anlamda değil, sadece ısıdan dolayı değil, içimi açıyor yaz mevsimi ve beraberinde vaat ettikleri. “O da ne demek?” diyebilirsiniz haklı olarak.

Yaz demek sıcaklık demek, sıcacık hissedebilmek demek. Duygusal anlamda ısınmak demek. Doğayla iç içe olabilmek, olma ihtimalinin artması demek.

Dostlarla geçirilecek uzun günler, gün batımları, dostluğa, sağlığa, mutluluğa kalkan kadehler, iyi temenniler demek.

Dışarıda geçirilen saatlerin uzaması, mis gibi deniz kokusu, kumdan kaleler demek.

Bızdıkların özgürlüklerini ilan etmeleri, taze arkadaşlıklar kurmaları, var olanları pekiştirmeleri demek.

“Saat 13’ten önce asla yatmam!” cümlesini sık sık duymak demek (Yani gece yarısından da sonra denmek isteniyor!!!)

İstanbul’un harika ama bir o kadar da karmaşık yaşamından uzaklaşabiliyor, günleri fış fış deniz sesiyle geçirebiliyor olmak demek.

Miniklerin daha bir serpiliyor olmasını, yüzlere sağlık gelmesini gözlemliyor olmak demek. Ruhen ve bedenen daha sağlıklı olabilmek aslında yaz mevsimi.

İşte tüm bu güzelliklere kaptırdım kendimi son haftalarda. Çekirdek ailemiz dostlarımızla büyüdü, manevi çocuklarım oldu, hepsi ya bizde ya bir başkasında toplaşıyorlar, oyunlar kuruyorlar, yemek planları yapıyorlar.
Bize söylemeyi unutuyorlar. “Amaninnnn bu da nereden çıktı?!!” diye şaşırmamıza ve panik olma hâlimize hiç ama hiç takılmıyorlar. Nasıl olsa anneler bir şekilde ayarlar, çözerler yemek işini, isterse sitedeki tüm çocuklar dahil olsun önemli değil. Koy bir tabak daha sofraya olsun bitsin.

Bu tempoya yetişebilmek için uğraştığımız, gece geç saatlere kadar süren sohbetlerle yattığımız yeri bilemediğimiz, yorgunluğun mutlulukla karıştığı yaz mevsimi sona eriyor. İçimde bir hüzün. Güneşin renginin değişmesi bile hoşuma gitmiyor.

Ama hep de böyle yaşanmaz ki… Okul olmalı, çalışma olmalı insanın hayatında, üretmeli, kendine ve başkalarına faydalı olabilmeli.

Okulların yakında açılacak olması, formalarımızı alışımız, kitaplar, kırtasiye malzemeleri heyecanlandırıyor beni neyseki.

Hayatımız saatli bir düzene geçecek. Kendime, yazılarıma daha çok vakit ayırabileceğim. Daha yorucu ama sistemli bir döneme geçiş var önümüzde. Okuma saatleri başlayacak, yeni projeler gerçekleşecek, hızlı ilerleyecek zaman. Yaza göre farklı bir şekilde uçacak.

Derken yaz geliyor diye sevineceğim yine Mart ayı geldiğinde. Hayat böyle akıp gidiyor işte. Yapabildiklerimiz yanımıza kâr kalıyor. Dolu dolu yaşamak lazım her mevsimi, her dönemi. Arkaya bakıp yapamadıklarımızı değil, gerçekleştirdiklerimizi ve ilerideki planlarımızı düşünmeliyiz. Yazın sıcak günlerle barışıp, kışın buz gibi havadan mutluluk duyabilmeliyiz.

Yoksa yaşamdan nasıl zevk alabiliriz ki?

Gelecek yaza kadar ben bu şekilde yaşamaya çalışacağım. Ya siz?

 

Minik Not: Okullar açılırken çocuğunuzun eşyalarını etiketlemek isterseniz, www.isimetiketleri.com harika bir site. Hararetle öneririm. www.kidomino.com‘un yan sitesi de denebilir. Kidomino’dan çok şeker hediyeler de aldım, kendim de ürünlerini hediye ettim. İsim etiketlerimizi  sipariş ettik, heyecanla bekliyoruz. 

Leave a comment