Hâlen oturduğumuz evimize taşınalı 10 sene oldu. 10.seneyi tamamlamamızla birlikte evde neye elimizi atsak, elimizde kalır oldu. Dolaplar, sandıklar, elektrikli cihazlar, lambalar,… Ne isterseniz. Hepsi “Beni bakıma al,” diye sesleniyor. Ama eskisi gibi değiliz tabii. Hem yapacak iş çok, hem de yoruluyoruz artık uğraşmaktan. Onun ötesi bıkkınlık var. Usta, tamirat, yeni ürünün eve adapte olması falan… Düşüncesi bile vazgeçiriyor insanı.
Tüm bunları yaşarken, sevgili arkadaşım Selin bir gün aynı dertten muzdarip olduğunu anlattı. O anlattıkça karşılıklı gülme krizine tutulduk. Artık gözlerimizden yaş geliyordu…
Eşyalar böyle eskiyorsa, başka neler eskiyor acaba diye düşündük kahkahalar arasında.
Derken, Selin bana anlattıklarını yazıya döktü. Ben de yazıya el koydum!
İşte onun kelimeleriyle evin hâli… Sizlere de tanıdık gelecektir muhtemelen 🙂
İlk isyan bayrağını ocağımız çekti. Arkasından kettle’ımız dayanamadı. Halbuki evlilik öncesi dönemden kalmaydı. Onun bizi bırakmasına izin veremedim. Kapağının kırık tırnağına rağmen kapağını açmadan su doldurma formülü ürettim. Evdeki yardımcımıza ve Emre’ye yöntemi öğrettim, hala direniyorum ondan ayrılmamaya.
Sonra duvardaki alüminyum folyo, strech koyduğumuz zamazingonun bıçağı çıktı.
Kahve makinasının ışığı söndü.
Ardından çöp kutumuzun kapağı kırıldı. Birkaç gün içinde ise işte tam da olmayacak oldu.
Çocukların banyosunun duşa kabinindeki mermer çatladı, parçalar koptu. Mermer yahu mermer. Çatlamaz, kırılmaz, patlamaz denen bile kırıldı gerçekten.
Hemen o gün çamaşır makinasının kurutması küstü, sustu, yıkıyor ama kurutmuyor artık.
Her gün evde bugün ne olacak acaba diye heyecanlı bir yaşantı sürerken bir yandan da yaralıları tamir ettirmeye, emekliye ayrılanların yerine yenilerini koymaya çalışıyorum.
Geçen gün ayaklarım geri geri giderek kettle bakmaya gittim. Onu beğenmiyorum, buna burun kıvırıyorum. Satış elemanı sonunda, “Sizin kullandığınız marka, model neydi?” diye sordu. “Bunların hiçbirini beğenmemekte haklısınız. Sizinki sadece bir süre üretildi. O zamandan beri kullanıyor muydunuz?” dedi.
Evet bütün bunları evimize taşındığımdan beri kullanıyordum. Zor beğenirim o yüzden aldığım her şeyim kıymetlidir. Değiştirmek, yerine yenisini, farklısını koymak istemem. Ama sanırım kırılıp gidenler gibi aparatların, makinaların bir kullanım süresi olduğunu kabul etmem lazım.
Her şeyin ama her şeyin bir garanti süresi, kullanım süresi var mıdır sizce?
Category: Genel, Günlük Hayat
No Comments