Öyle yetiştirilmedim ama öyle olayım istiyorum.
Bazen duygularımdan arınmak istiyorum.
Gözümün önünde olan yanlışlara kayıtsız kalabilmeyi diliyorum zaman zaman.
Halbuki içimi kemiriyorlar.
Haksızlıklar mutsuz ediyor.
Tepki veriyorum.
İnsanlar yaptıkları işe sonuna kadar sahiplenmeyince tahammül edemiyorum.
Şikâyet duymak, engel dinlemek istemiyorum.
Kızıyorum. Kızdırıyorum.
Oysa umursamasam ne kolay olacak hayat.
Verilen sözler tutulmayınca, yapılması gereken işler yapılmayınca kabullenemiyorum.
Başkasını eleştirmek kolay, doğrusunu yapmak zor.
Zorluyorum da zorluyorum.
Bezene ve bezdirene kadar…
İnsanların “BEN” hâlini silip, “BİZ” ve hatta “SİZ” yapabilmeyi istiyorum.
Bir hayali yaşıyorum.
Sorun ne biliyor musunuz?
Anlayamıyorum. Gerçekten anlayamıyorum.
Bir şeyi istiyorsan, çalışırsın, uğraşırsın, ter döker başarırsın.
Bir şey olmak istiyorsan, onu hak edersin.
Bir şey seni mutsuz ediyorsa, sorunu tespit eder, çözersin.
Fayda görmek istiyorsan, fayda sağlarsın.
Gerçek mutluluk iç huzuruyla gelir bence.
O iç huzur ise aynada gördüğün “iyilikle”, “doğrulukla” ölçülür.
Kısa bir süre kaçtım güzel ülkemden. Çekirdek aile dünyanın öbür ucunda buluştuk.
Kısa bir rüya yaşadım yine, her seneki gibi.
İnsanın ve insanlığın öncelikli olduğu bir ortamda mululuğu gözlemledim.
İşini eksiksiz yapmanın hayatın bir parçası olduğunu,
Karşısındakine ve kendine saygı duymanın günlük yaşamın içinde yer aldığı,
Yamuk iş yapmanın zaten mümkün olamayacağı bir yapıda
Miniklerin bambaşka bir özgüvenle büyüdüğünü, geliştiğini gördüm.
Yine her seneki gibi…
Peki biz akıntıya karşı kürek çekmekten ne zaman kurtulacağız?
Category: Genel, Günlük Hayat
4 Comments