Sizlere bir önceki yazımızda bızdıklar için yazı sanatı üzerine kitap önerileri aktarmıştım. Ve yetişkinler için de harika bir kitap önereceğimin sözünü vermiştim. Bizde verilen söz tutulur!
İşte karşınızda: Çocuklar İçin Yazmak
Usta çocuk kitapları yazarı Fatih Erdoğan’ı bilmeyen yoktur zaten. Mavibulut Yayınevi’nin kurucusu olan Erdoğan’ın bugüne kadar 65 kitabı raflarda yerini almıştır. Aralıklarla yazarlık hakkında eğitim programları düzenleyen (Çocuklar İçin Yazmak) Fatih Bey’in bu kitabını geçen seneki TÜYAP Kitap Fuarı’nda edinmiş ve keyifle okumuştum.
Öncelikle şunu söyleyeyim, kitap o kadar içten, o kadar yalın bir dille yazılmış ki, bir yandan öğrenirken bir yandan da hızla sayfaları çeviriyorsunuz.
Çocuklar için yazmanın anlamından (ve bu konudaki yanlış algılardan) başlayan yazar, işin püf noktalarına, kendimizi nasıl geliştirmemiz gerektiğine, çocuk kitaplarındaki farklı yaş gruplarına yazmaya, anlatıcı, mekân, kahramanlar, kurgu, mesaj gibi önemli ve temel teknik unsurlara değiniyor.
“Ne demek çocuklar için yazmak?” başlığı altındaki bir bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum.
“… herkes bir şekilde “yazar olma”nın, parasının az olduğunu düşünse de, belli bir “havası” olduğunu düşünür. Bizzat yazarlar da bu gruba dahildir.
Öte yandan, hiçbir anne baba çocuğunun bilgisayar mühendisi, işletmeci, genetikçi, büyükşehir belediye başkanı olmak dururken yazar olmaya heveslenmesini onaylamaz. Bunun nedeni, “parasının az olması” olduğu kadar, yazarlığın (ve bu gibi şeylerin, müzik yapmak, resim yapmak gibi şeylerin de ama özellikle yazarlığın) ülkemizde epey bir tekinsiz geçmişe sahip bulunmasıdır. Yazar olma hali havalıdır evet ama tehlikelidir de. Özellikle demokrasisi yeterince gelişmemiş, ifade özgürlüğünü tam olarak içselleştirmemiş ülke ve toplumlarda yazarın işi hem devlet hem de toplum karşısında pek kolay değildir…”
Ben de, çocuklar için hikâye yazmak istemekteki amacın özünde ne olduğunun iyi düşünülmesi ve kararı aldıktan sonra da ciddiyetle üzerine düşülmesi gerektiğine inanıyorum. Ben dibine kadar buna inanarak üretirken, karşıma çıkan birinin, “Hobiniz çok güzel” demesi hâliyle rahatsız ediyor. Nutkum tutuluyor.
Veya çocuk kitaplarının, gerekli gereksiz, sorgusuz sualsiz, sırf konu başlığı “aykırı” geldiği için bu devirde yasaklanması beni şaşkına çeviriyor. Yine nutkum tutuluyor. (Benim de – sevilerek okunmasına rağmen – yasaklı bir kitabım oldu da bu sene, ondan canım acıyor biraz da…)
Neyse… Bunlar başka bir yazının konusu olsun.
Kitabımıza geri dönersek, sevgili Fatih Erdoğan, yazarken motivasyonumuzun gerçekte ne olması gerektiğini verdiği birbirinden güzel örneklerle destekliyor.
Tipik hatalarımıza da değinen yazar, “Kendin ol…” başlığıyla bu konuda yapılan hataları vurgulamış.
Bölümlerin sonundaki çalışma sayfaları ise tam çalışkan öğrenciler için 🙂
Dil bilgisinin önemi, dili doğru kullanmanın değeri, yazdığınız türe ve yaş grubuna göre bir içerik ve anlatım şekli sunulmasının detaylarına kadar ince ince konu işlenmiş.
Kitap türlerinin detayları da tabii ki unutulmamış.
Ve mutlu son (kitabınızın yayınlandığı an) ardından gelen “yazarlık hayatına” da değinen yazar, yüzümü gülümseten, sık sık gözlemlediğim davranış biçimlerine de değinmiş.
“Yayımlanmanın 20 altın kuralı” başlığındaki 20. kuralı sizlerle paylaşmak istiyorum:
“Kural 20. Havaya girme!
Kitabın yayınlandı diyelim. Hemen aynaya koş. Kimi görüyorsun? Aynı kişiyi değil mi? Tabii ki. Sen yine sensin; değişmedin. Tamam, sevindin, gurur duydun; bütün bunlar hakkın ama aynada bambaşka ve yepyeni biri yok. Kitabın çıktı diye birden “ulu bilge”ye dönüşmedin. O son kaşı kaldırma, kendine gel.”
O son kaşı kaldırmayalım gerçekten. Bırakalım ortaya çıkarttığımız eserler ve okurlarımız konuşsun.
Özetle birazcık da olsa çocuk yazını ile ilgileniyorsanız, bir şeyler karalama merakınız varsa bence bu kitabı mutlaka edinin. Altını çizerek okuyun. Çok hoşunuza gidecek 🙂
2 Comments