Çamlıyayla’da Bir Cennet

Esamet Hanım Konakları

Esamet Hanım Konakları mutlaka ama mutlaka gidilesi bir yer.

Sahibi genç bir TAC’li.

Evet, itiraf ediyorum ilk etapta Namrun Yaylası’nda doğa içerisindeki bu mekâna beni çeken, 30. mezuniyet senemizdeki Tarsus Amerikan buluşması idi. Ancak iki gecemizi başka bir yerde bu kadar güzel, bu kadar dolu dolu geçiremezdik. Bu kadar şımartılamazdık.

Doğası, insanı, yemeği, sunumu,… Her şeyiyle ister ailecek, ister arkadaşlarınızla kesinlikle gidilmesi gereken yerler listenizde en başlara oturmalı.

0 km.Konuklar çatısı altında sizlerle tanıştırdığım kişileri ben değil, onlar kendileri anlatsın istiyorum. Çünkü her hikâye yaşayandan dinlenince daha özel bence.

Öyleyse karşınıza Alp Erdem! Ta ta taaaaa….

Esamet HanımAlp merhaba 🙂 0 km.Bızdıklar okurlarına kısaca kendinden bahseder misin? TAC’li kardeşim neler yapmış, Esamet Hanım Konakları macerası nasıl oluşmuş,…

Merhaba. Ben Alp Erdem. 2002 senesinde Tarsus Amerikan Koleji’nden mezun olduktan sonra Kanada’da Vancouver Island Universitesi’nde Turizm ve Rekreasyon eğitimine başladım. Yaklaşık 10 sene Kanada’da kaldıktan sonra 2013 yılında artık ailemin de ısrarlarına dayanamayarak Türkiye’ye döndüm. Daha doğrusu Erbil’e döndüm, Türkiye’ye bile değil. Aile işimiz inşaat. Annem mimar. Kuzey Irak’ta hastane ve konut işleri yapıyordu. Hastane işlerimiz büyük, çok partili ve uluslararası işler olduğu için ben de kendi şirketimizde koordinatör olarak çalışmaya başladım. Yabancı ortaklar ve işverenlerle bizim mühendisler ve çalışanlar arasında bir nevi köprü görevi görüyordum.

2015’te Türkiye’ye dönme kararı aldık. O sıralarda zaten Kuzey Irak’ta İŞİD hortlamıştı. İşler de durma noktasına gelmişti. Türkiye’ye geldikten sonra da ne yapacağımı düşünmeye başladım. İnşaatı pek sevmediğimi ve başka bir şeyler yapmam gerektiğini düşünerek araştırma yapmaya başladım. Aklımda basketbol spor okulu gibi fikirler vardı. Tam da o sıralarda başka bir şey için görüşmeye gittiğim TAC Mezunlar Derneği Başkanı Ali Abi’yle (Cerrrahoğlu ’78) konuşmamızda onların da Mezunlar Derneği’ne birini, tercihen mezun birini aradıklarını öğrendim. İş hakkında açıklama yaptıkça aklıma yattı ve hemen orada “Ben yaparım!” diye atıldım ve yaklaşık 2.5 senelik TAC Mezunlar Derneği maceram başladı.

Dernek’te mezun ilişkileri, bağış kampanyaları, buluşmalar, dergi, yayla evi, okul ve öğrencilerle ilişkiler ve ortak aktiviteler gibi ve daha birçok farklı konuda çalışmalar yaptık. Çok güzel 2.5 sene geçirdim. Birçok TAC mezunu ile tanışma fırsatım oldu bu süreçte. Çok kıymetli insanlar tanıdım. Onlar da beni tanıdı.

Dernek’te çalıştığım süreçte aynı zamanda ilerisi için de yapabileceğim şeylere kafa yoruyordum. Ailem de Türkiye’de kendi işimiz olan inşaat ile ilgili fırsatlara bakıyordu. Bu sırada ortaya Çamlıyayla’da (Namrun) babaannemden kalan arsa ve evleri otele dönüştürme fikri çıktı. Ailecek çok sıcak baktık çünkü Çamlıyayla harika bir yer ve potansiyelinin altında değerlendirilmiş bugüne kadar. Özellikle konaklamada sıkıntı olduğunu düşündük ve arsamızın üzerine ufak bir butik otel inşa etmeye karar verdik.  Böylece babaannemin ismini de yaşatabileceğimiz güzel bir tesisin inşasına başladık. Daha doğrusu inşaat işlerini ben anneme bırakarak, bittiğinde işletmeyi devralmak üzere dernekteki görevime devam ettim.:) 2017 yazında da Esamet Hanım Konakları’nı açtık.

Babaannenin de olduğu dönemde burada yaşadığın anları bizlerle paylaşabilir misin?

Ben aslında küçükken yaylayı pek sevmezdim. Benim arkadaşlarım daha çok yazlıkta, deniz kenarındaydı. Yazın çoğunluğunu orada geçirmeyi severdim. Arada bir kaç günlüğüne yaylaya çıkardık ailemle, babaannem burada kalırdı. Onu görmeye ve bir kaç gün kalmaya gelirdik. En sevdiklerim sabah kahvaltısı ve akşam dışarıda sedirde uyumaktı. Babaannem yatmayı sevdiğim sediri bilir ve ona sevdiğim kırmızı puanlı çarşafları serer hazırlardı. Buz gibi olurdu gece ama çok güzel uyunurdu. Sonra sabah kahvaltısında her şey doğal ve çok güzel olurdu. Yumurtası, balı, yağı, Tulum peyniri vs vs. Sabah o havada kalkıp kahvaltı etmek harikaydı.

Tabi onun haricinde dediğim gibi yaylada çok arkadaşım yoktu, onun için bir iki gün sonra arkadaşlarımı özler, yazlığa gitmek için can atardım. Yaylanın kıymetini ve ne kadar özel bir yer olduğunu ancak 30 küsur yaşımda, dernekte çalıştığım dönemde yaylaya arkadaşlarla gide gele anladım.

Esamet Hanım’da kışlar nasıl geçiyor? Biz baharda geldiğimiz için ortam şahaneydi. Hava gece soğuk olsa da gündüzler sıcacıktı. Odaların sıcaklığında gecenin soğukluğunu hiç hissetmediğimizi de belirtmem lazım tabii 🙂

Kışlar soğuk geçiyor 🙂 Aralık sonu gibi kar yağmaya başlar, Şubat ortasına kadar genelde. Ama soğuğa rağmen odalarımızı önceden ısıttığımız için odalar sıcacık ve çok güzel oluyor.

Bir de şu var. Esamet Hanım iki senedir var. Çamlıyayla’nın bilinen sezonu Haziran – Ekim arasındadır. Özellikle de yaz ayları. 10.000’lik nüfüs 120.000’lere çıkar yaz aylarında. Kış döneminde de harika bir yer olmasına rağmen, yoldan dolayı ve de konaklama ihtiyaçlarının istedikleri kadar tatminkar bir şekilde karşılanmamasından dolayı insanlar daha az gelirler kışın yaylaya. Oysa her mevsim kendine göre çok güzeldir burada.

Şimdi 2 senedir yavaş yavaş o sezonu uzatmaya uğraşıyoruz biz. Yollarımız daha iyileşti. İyiden kastım da virajlar azaldı. Yoksa yollar kötü değildi. Sadece virajı boldu ve bu insanların gözünü korkutuyordu. Şimdi çok iyi hale gelmiş durumda.

Bizi de öğrenip bildikçe insanlar yaylaya kış sezonunda da daha çok gelir oldu. Bu sene geçen seneden çok daha iyiydi. Önümüzdeki seneler çok daha iyi olacaktır. Yayla’nın 12 ay boyunca turizm aktivitesini canlı tutacak potansiyeli var.

Bu mekâna gelmek isteyenler genel olarak nasıl bir beklentiyle gelmeli, neler sunuyorsunuz?

Bu mekana gelmek isteyenler buranın aileleri ile gelinebilecek sıcak bir ortam olacağını bilerek gelmeli. Doğanın ve tarihin iç içe olduğu mekanlar bulacağını bilerek gelmeli. Güler yüz ile hizmet alacakları ve kendilerini evlerinden farksız bir yerde hissedeceklerini bilerek ve ayrılırken üzüleceklerini bilerek gelmeliler.

Biz tertemiz odalarda ev konforu sunuyoruz. Mutfağımızda en sağlıklı ürünleri mümkün olduğunca Yayla’nın kendi bünyesinden temin etmeye çalışıyoruz. Ve de misafirlerimizle birebir kişisel iletişimler kurarak onların evlerindeymiş gibi hissetmelerini sağlıyoruz. Bunu kalite ile birleştirip Yayla’nın sunması gereken, olması gereken yeri hedefleyerek bu hizmeti sunuyoruz.

Ekip olarak çok sıkı çalışıyorsunuz. Ama her şeyi kotardınız. Nasıl bir oluşum var bu anlamda?

Çekirdek ekip olarak 3. Senemize girdik. Birbirimizi tamamlıyoruz. Şu an o kadar profesyonel bir kadro değiliz açıkçası. Ancak misafirlerimizle kurduğumuz samimi ilişki bizi biz yapan şeylerin başında geliyor. Dediğim gibi gelen misafirlerimiz buradaki ortamın sıcaklığından, yakınlığından çok etkileniyor. Bunda da en büyük pay tabii ki çalışan arkadaşlarımızın.

Sunduğunuz yiyecekler de çok lezzetliydi. Sizin mutfaktan çıkanlarla etraftaki kaynakların bir bileşkesi galiba. Gıda temini nasıl yapılıyor?

Yiyeceklerin kaynağı Yayla öncelikle. Yayla’nın etinden sütünden yumurtasından faydalanıyoruz mümkün olduğunca. Özellikle kahvaltımızda yöresel ve geleneksel parçalar olmasına dikkat ediyoruz. Ürünleri olabildiğince kaliteli almaya da özen gösteriyoruz. Mutfağımızdaki el maharetiyle de birleşince ortaya güzel şeyler çıkıyor.

Yaz için çocuklara yönelik bir kamp programı yapıyor musunuz? Burada doğa içerisinde olmaktan ötürü pek çok imkân var çünkü.

Evet yapıyoruz. Geçen sene mini futbol ve voleybol kampları yaptık. Bu sene de yine farklı aktiviteleri içerisinde barındıran doğa kampları planlıyoruz. Yakında da duyurmuş oluruz diye düşünüyorum. Çocuklara yönelik yapılabilecek çok çeşitli şeyler için imkanlar var dediğiniz gibi.

Senin başka eklemek isteyeceğin bir şey var mı?

Öncelikle biz de sizin misafirliğinizden çok memnun kaldık. Çok güzel 2 gün geçirdik. Sizin de memnun kalmış olduğunuzu bilmek çok güzel. İlerde tekrar görüşmek üzere diyorum. Esamet Hanım Konakları’ndaki arkadaşlarım adına sevgiler iletiyorum.

Leave a comment