Geçenlerde bir adam başkasına kızmış ağzına geleni söylüyordu sokak ortasında. Söz konusu olan küfürse, nedense erkekler hep “anaları” işin içine katıyorlar. “Ana” ve “avrat” kelimelerini peş peşe kullanıyorlar. Bu da en büyük küfür oluyor.
Eşime dönüp sordum: “Birisine kızınca neden o kişiye değil de annesine ya da eşine laf ediliyor? Neden işin içine kadın sokuluyor?”
Cevabı şu oldu: “Çünkü bir insanın en hassas tarafı, onu en yaralayabilecek, en çok kızdıracak şey annesine ya da eşine laf edilmesidir.”
Doğru, mantıklı aslında. Ama aynı zamanda değil. Çünkü bunu söyleyen kişinin de bir annesi var, en azından bir yerlerde. Belki bir eşi bile var, sevse de sevmese de…
Diyeceğim o ki, bizlerin dünyaya gelmesini sağlayan, büyüten, yetiştiren, bakan, kollayan, bizler için kaç yaşımızda olursak olalım endişe duyan annelerimizi böylesine basit bir nedenle aşağıya çekmek için hiçbir geçerli neden göremiyorum.
Bir anneler günü daha yaklaşıyor.
Memleketim “Save The Children” sivil toplum kuruluşu tarafından yapılan “Dünya Annelerinin Durumu” raporundaki Kadın Endeksi’nde az gelişmiş ülkelerde yer alıyor. Hem de 63.sırada. Yani durum hiç de iç açıcı değil.
Öte yandan kadına şiddet oldukça yüksek oranlarda ve yasalarımız bir türlü zamanında kuvvetli önlemler alamıyor. Hamile eşini döven kocalar serbest kalıyor, dayak yediği için eşinden boşanan kadınlar öldürülüyor.
Tüm bunlar olurken cinsel tacizcilere tutuklama kararlarının kalkacağı konuşuluyor.
Ve biz bir Anneler Günü daha kutluyoruz. Kadınların, annelerin gününü…
Bu günü hak eden tüm annelerin ve annelerine sadece bu günde değil, yaşamlarının her anında saygı ve sevgi gösteren çocuklarının “Anneler Günü”nü gönülden kutluyorum.
Diğerleri için ise kelimeler maalesef yetersiz kalıyor…
Category: Çocuklu Olmak, Günlük Hayat
3 Comments