Ne Yapsak? Nasıl Anlatsak?

Son günlerde daha da bir şaşkınız. Hatta bunun da ötesinde gergin, endişeli, agresif ve fazlasıyla da korumacıyız.

Korkuyoruz memleketimizde olan bitenden. Sadece bizde mi? Değil tabii. Tüm dünya çıldırdı sanki!

Halbuki biz sade vatandaşlar sadece huzur, sağlık, barış, mutluluk istiyoruz, değil mi? Çocuklarımıza olumlu mesajlar veriyor, onların gelecekleri ile ilgili hayaller kuruyoruz. Her birinin birer pırlanta olduğunu düşünüyor, onlara destek olmak için de çırpınıp duruyoruz.

Ama dünya böyle değil. Özellikle de son senelerde giderek artan bir vahşet var. İnsan insana karşı… Nasıl bir şey?! Anlamak, anlamlandırmak ve tabii kabullenmek mümkün değil.

Şimdi, biz kocaman insanlar böyle bir endişe ve güvensizlik havuzunda yüzüyorsak, minicik kalpler neler hissediyor acaba? Onlara neyi, nasıl ve ne kadar anlatmak lazım?

Bu konuda kızımın okulundan gelen yazı ile haftasonu Hürriyet Gazetesi’nde (Pazar Eki) Yankı Yazgan’ın yedi maddede yaptığı özetten bir derleme yaptım.

Umarım hepimize faydası olur.

  • Öncelikle yaş grubuna göre her çocuğun korkuyu anlayış boyutu farklı oluyor. Okulöncesi yaştaki çocuklar, etraflarındakilerin korkularını hissetseler de tam olarak adlandıramadıkları için tepkilerini kontrolsüz davranışlarla gösteriyor olabilirler. İlkokul çağındaki çocuklar korkuyu tanıyorlar. Fakat korkunun boyutunu belirlemekte zorlandıkları için bazen ufacık bir şey bile onları çok korkutabilir. Ya da tam tersi, işin ciddiyetini tam olarak idrak edemeyebilirler.

  • En önemli olan şey, çocukların hayatlarındaki yetişkinler tarafından korunduklarını ve güvende olduklarını vurgulamak diyor uzmanlar. Çocuklar, olaylara geniş bakmaktan ziyade, yakın çevrelerinde bulunan sevdikleri kişilerin ve kendilerinin hayatları konusunda endişelenebilirler. Evde ve okulda, kendilerinin ve ailelerinin güvende olduklarını sürekli vurgulamak çocukları rahatlatacaktır. Bunun için de onlarla birlikte olduğumuz kaliteli zamanı arttırmakta fayda var. Aile olarak “birlik” olduğumuzu hissettirebiliyor olmamız gerekiyor.

  • Çocuklar medya kanallarından , yetişkinlerin konuşmalarından ve akran paylaşımlarından çeşitli bilgiler edinebilmektedirler. Dolayısıyla olanları saklamamız mümkün değil. Ancak özellikle büyük yaş çocukların takip ettiği sosyal medyadaki her bilginin doğru olmadığı veya abartılı olabileceği gerçeğini onlara sabırla anlatıyor olmamız bu noktada önem kazanıyor.  Çocukların bu konudaki soruları ve kaygıları ile başa çıkabilmeleri açısından okul ve ev olarak tutarlı mesajları verirse, olanlar ve çözümleri onlar için daha anlamlı olacaktır. Bu esnada çocuklarımız bizlere bu konularda sorular sormaya başlarsa onları dinlemek en güzel yöntem olacaktır. Korkularını dile getirmesine izin vermek, onunla sakin bir yerde oturup gözünün içine bakarak, ona vakit ayırmak ve gerçekten söylediklerini duymak en doğru yaklaşımdır.

  • Olayları nasıl yorumlayacağız peki? Onlara yaşlarına uygun açıklamalarda bulunmak ve olabildiğince politik konuşmalardan uzak durmak, kötü insanlardan bahsetmek yerine kötü seçimlerden ve bu seçimlerin olumsuz etkilerinden bahsetmek çocuğun kendi güvenliğine yönelik daha az kaygı duymasına yardımcı olacak deniliyor. Problemlerin konuşularak çözülebileceğini, ancak bazı durumlarda yetişkinlerin de fikirlerini karşılarındakini iyi hissettirmeyen hatta can yakan davranışlarda bulunarak  ifade edebildiklerini bilmeleri gerekmekte. Sırf teselli olsun diye “Yok bir şey” demek ise son derece yetersiz bir yaklaşım. Bu durum var. Ama biz buna karşın neler yapıyoruz? Aile olarak kendimizi nasıl koruyoruz? Veya daha yüksek noktada ne gibi önlemler alınıyor?

  • Çocukların, ölçülü olmak kaydıyla anne-babalarının hissettiklerini bilmesi doğaldır.  Sorduğu takdirde, duygularımızı saklamak yerine endişeli veya üzgün olduğumuzu yaşlarına uygun bir ifadeyle açıklayabiliriz. Dürüst ve tutarlı yaklaşımlar onları destekler. Eğer o bize korktuğunu söylüyorsa, yine geçiştirmek yerine onunla daha fazla temasta bulunup, yanında olduğumuzu hissettirmemiz çok önemli.

  • Yaşanan olayları kabul etmek zor olsa da günlük hayatımızı kesintiye uğratmadan devam etmemiz önemli. Rutinlerinin devam etmesi çocukların kendilerine güvende hissetmelerine yardımcı olur. Çocukların korkularının (veya bizim korkularımızın) onların günlük yaşamlarını etkilemesine izin vermemek bizlere düşüyor.

  • Eğer çocuğumuz aldığımız tüm önlemlere rağmen gerginleştiyse, her zamankinden daha fazla ilgili istiyorsa, davranışlarını kontrol etmekte zorlanıyorsak ona daha fazla zaman ayırmamız ve gerekiyorsa bir uzmandan destek almamız yine önerilenlerden.

Leave a comment