Sanat + Kitap + Yemek = Bologna

Kitaplar, kitaplar,… Aylardır beklediğim an gelmişti. Alice in Wonderland’in 150. yılı şerefine yere serilmiş siyah üzeri iskambil kağıtları ile süslü halıda yürüyerek fuara girerken kalbim daha da hızlı atmaya başladı.

Ve işte Bologna Çocuk Kitapları Fuarı.

Sevgili yazar arkadaşım Tülin Kozikoğlu ile bilmiyorum kaç zaman önce planımızı yapıp, tüm detayları çözmüştük. Bunun üzerinde bir de Burcu ve Berk ile… serisinin ve 0 km.Bızdıklar’daki pek çok harika görselin çizeri sevgili Esra İlter Demirbilek de gelince benim için zaten seyahat daha da anlamlı olmuştu. Çizerimle kol kola dolaşmak, yazar arkadaşımla yeni yeni projeler üretmek gibisi var mı… 🙂

İsmini İtalya’nın meşhur bolonez sosuna veren, nefis mutfağı ve Orta Çağ mimari örnekleriyle bezenmiş birbirinden güzel sokakları ile başlı başına bir sanat harikası olan bu “kızıl” şehirde her sene gerçekleşen çocuk kitapları fuarına dünyanın pek çok ülkesinden yayınevleri, yazarlar, çizerler, editörler, ajanslar katılıyor. Şehir “kızıl” sıfatını sadece kırmızı renkli tuğlalarından değil, aynı zamanda politik olarak sol eğilimli bir şehir olmasından da alıyor. 1088 senesinde kurulan Bologna Üniversitesi Avrupa’nın en eskisi. Dante, Erasmus ve Kopernik’in bu üniversiteden mezun olması şehrin sanatsal mirası hakkında bizlere bir fikir verebilir.

Bologna Kitap Fuarı

Kitap Fuarı’na geri dönecek olursak, resimli kitapların ön plana çıktığı bu ortamda, çizerlerin yarattığı çalışmalar pek çok alanda sergileniyordu. Öyle ilginç çizimler, o kadar farklı tasarımlar vardı ki insan hangisine bakacağını şaşırıyordu.

Bu ortamda, başarılı çizerlere duyulan saygıyı çok net hissediyorsunuz. Fuarın girişindeki ana bölümde ödüllü kitaplar vitrinlerde ve açıkta sergileniyordu. Aynı bölümde birbirinden etkileyici ödüllü ve ödüle aday çizerlerin eserleri de çok şık bir düzende bizlere sunuluyordu. Bununla birlikte btanınmış pek çok çizerler yayınevlerinin standlarında tanışma ve onlardan imza alma şansınız oluyordu. Ben iki tane imza kapmadan oradan ayrılmadım 🙂

Bolıgna Kitap Fuarı

Fuar kapsamında “Authors Café”, “Illustrators Café”, “Digital Café” gibi alanlarda mekânın ismi ile ilintili paneller, sohbetler gerçekleşiyordu. Elinizdeki detaylı programdan ilginizi çekenlere rahatlıkla katılabiliyordunuz.

Birbirinden yaratıcı standlar arasında dolaşıp, istediğiniz gibi içine dalıp, kendinizi kitaplar arasında kaybedebiliyordunuz.

Kitap içerikleri anlamında en sık karşıma çıkan konular, doğa, dostluk, sadakat idi. Tasarımlarda ise üç boyutun çeşitlemelerini görüyordunuz. Kimisi açınca dışa doğru çıkan tasarımlar iken, diğerleri kapağın ortasında yer alan deliğin her sayfada bize farklı bir güzellik sunmasıyla heyecan yaratıyordu. Alfabe kitaplarına ayrı bir bölüm yaratılması ise beni biraz şaşırttı ama çok da hoşuma gitti. Öyle yaratıcı şekilde sunuluyordu ki harfler, hangi çocuk okumayı-yazmayı öğrenmek istemez…

Bologna Fuarı

Dar uzun kitaplar, birbirinden farklı katmanları olanlar, dev hikâye kitapları, içerisinde kesitlerle sayfaları ayrıştırılmış olan hareketli kitaplar ve tabii sessiz kitaplar.

Sessiz kitaplar ilgi çekici derecede çoktu ve onlar için fuarda ayrı bir sergi alanı ayrılmıştı.

Peki internet dünyası boş mu durdu? Asla! Kitapla örtüşen uygulamalar fuarda onlara ayrılan bölümde sunuluyordu. Beni en çok etkileyen “Augmented Reality” dedikleri farklı bir üç boyutlu çalışmaydı. Klasik kitaptan vazgeçmenizi istemeyen, bunun yerine kitaba üçüncü boyutu bir uygulama ile ekleyen bu çalışmalar beni çok ama çok heyecanlandırdı. Hemen hayal kurmaya başladım 🙂 🙂

Yapılan tüm panellerde çocuklara kitabı sevdirmenin yöntemleri konuşuldu. Ülkeden bağımsız olarak herkesin ortak derdinin kitap sevgisini aşılama olduğunu görmek içimi rahatlattı. “Tek uğraşan biz değilmişiz demek ki,” diye düşündüm.

Oyunlar, drama, internet uygulamaları, şarkılar, muhteşem çizimler kitapların cazip kılınması adına mutlaka çok fayda sağlıyordu. Ancak işin temelini bir konuşmacının cümlesi özetledi: “İyi bir hikâye binanın temelidir.”

“İyi bir hikâyeniz olmazsa yaptıklarınızın bir anlamı olamaz çünkü anlatacak bir şeyiniz yok demektir.”

Ne kadar doğru, değil mi?

Yazarlar, çizerler, editörler, yayınevleri hep birlikte uyumlu bir takım çalışmasıyla harikalar yaratabiliyorlar. Ama tüm başlangıç noktası: İyi ve kuvvetli bir hikâye!

Bol hikâyeli günler dileğiyle… Seslisinden sessizine…

2 Comments

  1. Defne'cim,harikasın... İyi ki yazdın, biz de senle fuarı dolaşmış olduk. Ama mutlaka gitmek gerek sanki :-) Sevgiler, Burçay
    Reply 12 April 2015 at 09:10

Leave a comment

Leave a Reply to Defne Ongun Müminoğlu Cancel reply