Kütüphaneler bana hep gizemli mekânlar olarak gelmiştir. Keşfedecek o kadar çok şey var ki… O rafların, labirent gibi kitaplıkların arasında saatler geçirmeye bayılırım. Kitap kokusunu içime çekerim derin derin…
“0 km.Kültür” elçimiz sevgili Mine Küçük’de aynı benim gibi kütüphaneleri çok seviyor. Mesleği nedeniyle de çok sık gidiyor. Bu ayki yazısında Seattle’dan başlayarak bizleri çeşitli kütüphaneler ile tanıştırıyor.
Keyifli keşifler!
Hayat sürprizlerle dolu!
Tatil için Haziran ayında Seattle’a gittim ve oradan da gemi ile Alaska’ya gidecektim. Gemi dönüşte birkaç saatliğine Kanada’ya uğrayacaktı. Benim Kanada vizem vaktinde yetişmediği için Alaska seyahatine çıkamadım. Normalde planlarımın bozulmasından hoşlanan biri değilim ama sanıyorum geçtiğimiz aylarda çok yorulduğum için, tatilin her türlüsünü kabul edecek durumdaydım.
Seattle’a yıllar önce birkaç günlüğüne gitmiştim ve şehir ile ilgili anılarım çok güzeldi. Bu sefer on gün kadar kalacağım için vaktimi daha farklı bir şekilde organize etmek istedim. Kaldığım otelin hemen iki sokak üstünde “Seattle Merkez Halk Kütüphanesi” vardı. Gelmeden önce araştırmıştım, mimarisi özellikle ilgimi çektiği için en azından binaya gidip bakmak istiyordum ama değişen seyahat planlarından sonra kütüphanede vakit geçirmek ve tatil yapmak için de fırsatım oldu. Ne güzel!
26 tane şubesi ve mobil servisi olan Seattle Halk kütüphanesinin merkezi 2004 yılında açılmış. Tasarımcısı Rem Koolhaas. O kadar davetkar bir kütüphane ki, sadece okumak için bile 400 kişilik salonu var. Şehirde kalmaya başladığımın ikinci günü kütüphaneye gitmeye başladım. Ve sonra her gün birkaç saat kütüphanede vakit geçirdim. Hayatımın en güzel tatillerinden biriydi.
İstanbul’da hem sevdiğim için, hem de işim gereği kütüphanelere gidiyorum. Gittiğim kütüphaneler çoğunlukla uzman kütüphaneleri. Ülkemizde maalesef rahatlıkla girip çıkabileceğimiz büyük halk kütüphaneleri çok yok ve çoğu kütüphaneye araştırma yapmak için izinle giriyorsunuz. Burada kütüphanede geçirdiğim güzel günlerden sonra sizlere Istanbul’daki birkaç kütüphaneden bahsetmek istiyorum. Bazılarının çocuklar için programları bile var.
“Atatürk Kütüphanesi”nde sürekli çocuk eğitim programları yok ama zaman zaman çocuklara kitap okuma günleri yaptıklarından bahsetmişlerdi.
“Hollanda Arkeoloji Enstitüsü Kütüphanesi”, “İstanbul Araştırmaları Kütüphanesi”, “Fransız Arkeoloji Enstitüsü” ve “Alman Arkeoloji Enstitüsü” kütüphanelerinde yetişkinlere yönelik arkeoloji konuşmaları yapılıyor. Arkeoloji ve İstanbul tarihi ile ilgileniyorsanız, konuyla ilgili istediğiniz kitapları bu kütüphanelerde bulabilirsiniz.
“Turabibaba Kütüphanesi” oldukca aktif. Çocuklar için kitap okuma günleri ve yazarla buluşma günleri yapılıyor.
“Vitali Hakko Yaratıcı Endüstriler Kütüphanesi”nden daha önceki bir yazımda bahsetmiştim, zaten biliyorsunuz. (“Vitali Hakko Kreatif Endüstriler Kütüphanesi” başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.)
“Salt-Karakoy Kütüphanesi” küçük ama herkese açık. Özellikle güncel sanat ile ilgilenenler için ideal bir araştırma mekânı.
İlginizi çekebilecek kütüphaneleri özetlemeye çalıştım. Belki bir gün programınıza eklemek istersiniz düşüncesiyle…
Category: 0 km.Kültür, Kütüphane
No Comments