Çok sık işlenen bir konu oldu bu. Kariyer de yaparım çocuk da diyenler ve bu denklemi gerçekleştiremeyenler. Pek çok anne, köşe yazarı, iş kadını bu konuşuyor, ele alıyor. Özellikle gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığımızda sınıfta kalıyoruz.
Kariyerinden çocukları için vazgeçenler ülkemizde giderek artıyor. Hatta son yapılan araştırmalarda “ev hanımı” statüsündeki kişilerin geçtiğimiz senelere göre azalması gerekirken, arttığı ortaya çıkmıştı.
Bence bu sonuca hiç şaşırmamak lazım. Türkiye’de işine devam etmek isteyenlerin pek çok fedakârlığı göze alması gerekiyor. Emzirme dönemine bile “tatil” gözüyle bakılan erkek egemen sistemizde, istediğimiz kadar modern olduk desek de, çocuk ile ilgili, sağlık olsun, okul olsun, pek çok konuda gözler önce anneye çevriliyor.
Kaç tane baba çocuğunun sağlık işini üstlenmiştir?
Hasta olduğunda çocuğu kim doktora götürür?
Ya da okulundaki veli görüşmeleri, okul dışı aktiviteler, doğumgününden, eğitime yönelik çalışmalara kadar çoğunlukla anne üstlenir bu sorumluluğu. İstisnai durumlar dışında.
Modern babalar bile ancak kendilerinden istenilen kadar sorumluluğu üstlenirken, bir annenin çocuğunu her anlamda ihmal etmeden kariyerine sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi bizim ülkemizde bir hayal. Bunu kabul edelim. Bu duruma çözüm bulabilmek için öncelikle gerçeklerle yüzleşmemiz gerekiyor zira.
Etrafımda harika okullardan mezun, kültürlü, iş tecrübesi olan ya da olmayan pek çok arkadaşım var. “Ev hanımı” statüsündeler maalesef. Kimisi bebeği olduktan sonra çalışmayı denemiş, evde her şeyin ters gitmesi sonucu içi el vermemiş, vazgeçmiş. Çoğu kafasında çözememiş durumu. Çünkü bizde “part-time”, yani yarı zamanlı çalışma sistemi yok. Kişi işyeri ile anlaşsa bile, anlaştığı saatte işten çıktığında pek çok açıdan huzursuzluk hissediyor. Ya işi yarım kalmış oluyor, akşam evde tamamlamaya çalışıyor, ya iş arkadaşları onu içerliyor – durumunu bilseler de -, ya müşteri kabul etmiyor,… Olmuyor.
Sonuçta ne oluyor? Türkiye pırıl pırıl insanlardan yoksun kalıyor. Evde oturan artıyor. Kaldı ki evde çocuğuyla vakit geçirmeyi daha doğru bulan anneler, bir süre sonra kendi çabalarıyla bir şeyler yapmaya çalışsalar da eleştirilebiliyorlar. Geçen sene tanıştığım bir kişi “Bu doğum yapıp da anne-çocuk konulara el atanlara çok gülüyorum. Herkes çocuk konusunda ahkâm kesiyor.” demişti.
Yani çabayı takdir yok, yermek var. İyi olanı yüceltmek yerine hep bir eksik arıyoruz. Bir türlü olumlu olamıyoruz. Olumsuz haberler, dedikodu, kötülemek, birisinin herhangi bir konudaki başarısızlığı daha çok ilgimizi çekiyor, ağzımız sulanıyor adeta.
Hâl böyle olunca da kaliteli iş gücü giderek azalıyor.
Şimdilerde bu konu çok konuşuluyor. Konuşa konuşa belki sesimizi duyan olur. Belki bu konuda Türkiye bir adım atar. Kim bilir…
Category: Çocuklu Olmak, Günlük Hayat
3 Comments