Temmuz ayındaki tatil kaçamağımızın ilk günleriydi. Çok sevdiğim, canım dostum Begüm’den bir mail geldi. Mailin konu bölümü: “HU beni yazmış” . Dikkatimi çekti hemen haliyle. Bakalım ne yazmış arkadaşım hakkında diye okumaya başladım.
Yazılanlar aklıma Nisan ayında blogda yayınladığım “Hayatın Gerçek Sesi” başlıklı yazıyı getirdi.
Bu yazıda hayatta bizi heyecanlandıran ne varsa onu yapmamız gerektiğini, o anları yaşamak için elimizden gelenin fazlası çabayı göstermemizin önemini belirtmiştim. (İşin ilginç yanı benim yazımın da giriş noktası Begümdü…)
Hıncal Uluç’un bu yazısı bana kendi hislerimi hatırlattı, heyecanlandım yine. Bugüne kadar keyifli ne yaptıysam yanıma kâr kaldı. Yapamadıklarım “keşke” dosyasında toplandı. Amaç o dosyayı ince tutmak…
İşte bu yazı o kadar muhteşem ve o kadar aklımdan geçenleri anlatıyordu ki, dayanamadım geç de olsa sizlerle paylaşmaya karar verdim.
Lafı uzatmayacağım ve sizleri işte bu harika yazı ile başbaşa bırakacağım…
Hayatı ertelemeyin.. Ertelemeyin sakın..
“İzmir’i özledim” dedi, Begüm.. “Annemi, babamı çok özledim.. Nasıl gitmek istiyorum bilemezsin..”
Begüm bizim gelin sayılır.. Kardeşim Özcan’ın eşi. Ben istedim, annesinden babasından.. Siz de tanırsınız. Kitap yazıları yazar bu köşede.. Begüm E. K.. Begüm Erdemli Karamahmutoğlu..
“Uçak paran var mı” dedim..
Güldü.. “Olmaz olur mu Hıncal Ağbi..”
“O zaman atla git. Bu gece kal, yarın dönersin..”
“Mümkün değil” diye fırladılar ayağa.. Kocası Özcan da beraber.. O gece Arena’da çok önemli bir konser varmış.. Bizimkiler oranın ağırlama işlerine bakıyorlar. Begüm de baş sorumlu..
“Ben bu gece Arena’da olmazsam olmaz..”
“Yani” dedim, “Şimdi beni uğurlamak için arabaya doğru yürürken ayağın kaysa, kafanı yere vursan ve doktorlar 24 saat hastanede gözetim altında kalmana karar verseler, konser iptal mi olacak?.”
Sustu Begüm.. Özcan da..
Yani başına ters bir iş gelirse, o konser, o şey sensiz bal gibi oluyor.. Ama bir güzelliği, bir özlemi yaşamak istiyorsan “Olmaaazzzz!.. Konser sensiz olmaz..”
İşte hayatımızın içine eden bu aptal düşünce..
Güzellikleri ertelemek için hep bir özürümüz var..
İşte o konser geçti.. Begüm hâlâ İzmir’e gitmedi.. Kim bilir daha ne geçerli bahaneler bulmuştur, yeni ertelemeler için..
Hep söyledim.. Söylüyorum.. İşin sırrı öncelikler.. Öncelikleri kendinize, öncelikleri güzelliklere veriyorsanız mutlu olursun.. Ve de öncelikleri siz olan insanlar değerli, önemli ve anlamlı ise hayatınızda..
Bir kız arkadaşım var.. Çok severim.. Kafa dengi de.. Sohbeti hoş.. Benim hoşlandığım şeylerden hoşlanır.. Bu yüzden davet listemin başındadır.. Başındaydı..
Davet ederim.. “Babama gidiyorum..” Makul..
Davet ederim.. “Çalışıyorum..” Makul..
Davet ederim.. “Tenisim var..” Davet ederim.. “At bineceğim..” Davet ederim.. “Arkadaşlarla havuza gideceğiz. Erken çıkarsam..” Çıkmaz ama..
Yani bana “Hayır” demek için ileri sürdüğü tüm mazeretlere bakın. Evden çıkarken ayağı burkulsa, hepsini iptal edebilir, Begüm gibi.. Hepsinden kötü bir şey olursa vazgeçer. Mecburen. Ama benim için hiç birinden vazgeçmez, gönüllü..
Bu ne demektir?..
“Hayatında hiç ama hiç önceliğim yok” demektir…
“Şu önemli işim, bu vazgeçilmez sözüm vardı ama boş ver. Madem sen çağırdın, tamamdır, geliyorum” dediğini hatırlamıyorum.
Bana “Evet” demesi için yapacak başka hiç, ama hiçbir şeyinin olmaması gerek ki, sıram gelsin..
Bu ne demek?.
“Eee.. Bu Hıncal.. Bir kenarda dursun. Bir gün lazım olur” demek..
Bu mudur?.
Geçen gün mesaj attı.. “Duvara Karşı’yı gördüm. Çok beğendim. Sen de gör, seveceksin..”
Gitmiş.. Bana “Gidelim” demeden.. Listesinde benden önce gelenlerle gitmiş tabii..
Nihayet dank etti kafama da, ben de onu listemin sonuna attım. En başta yapmam gerekeni yaptım sonunda.. Yani..
Mutlu olmak istiyorsanız, kendinizi ve sevdiklerinizi iyi tanıyın. Tanımanın yolu, ölçüsü öncelikler.. Hayatınızdaki önceliği ne?. Onun için her şeyi kenara atıp koşuyorsanız, tamamdır.. O da sizin için öyle yapıyorsa, iyice tamamdır. Size öncelik vermeyen birinin peşinden de sakın gitmeyin. Onun sırasında kaçıncıysanız, sizin sıranızda onun yeri de o kadar olsun.. O zaman üzülmez, mutsuz olmazsınız.. Bu bir..
İki.. Kendinize öncelik tanıyın.. İçinizden geleni yapın.. İçinizden geldiği zaman yapın.. Ertelemeyin..
Konser batsın.. İzmir’e gidin.. Yaptığınız bütün planlar, verdiğiniz tüm sözler batsın.. Sizi çağıran sevdiğinize koşun, en önceyse sizin için….
“Senin için” diyerek koşun ki, o da bilsin, önceliğini..
Category: Genel
No Comments