Bızdıklardan gelen yazıları, şiirleri, karikatürleri, denemeleri paylaştığım başlığın ismi “Genç Yazılar.”
Onlar henüz yazar değiller ama içlerinde mutlaka olacaklar vardır. Şu anda yazının sihrini keşfetmiş, keyfine varmış durumdalar. O zaman ben de meraklısına birkaç kitap önermek istiyorum.
Bunlardan ilki “En Güzel Öykünü Yaz!”
Kitabın orijinal ismi “How to Write Your Best Story Ever” – Oxford University Press.
Christopher Edge tarafından yazılmış, birbirinden şirin çizimler ise Nathan Reed tarafından yapılmış. Domingo Yayınları tarafından basılmış bu kitap, çocuklara yazı konusunda ipuçları ve öneriler verirken, çeşitli yazarlardan da alıntılar sunuyor.
Kitap içerisinde karakter, mekân, olay örgüsü, öyküye başlayabilmek, anlatıcının kim olacağı, öykünün başlığının belirlenmesi gibi temel bilgilerin dışında, türlerine göre öykü yazma seçkisi sunulmuş.
Macera, polisiye, korku, mizah, fantastik, bilim kurgu, casusluk, tarihi öykü, günlük, hayvan hikâyesi, spor, okul, gerilim gibi konularda nelere dikkat edilmesi gerektiği, anlatılan türde sık kullanılan kelime seçkisi, yazarlardan öneriler, yine yazarlardan örnek metinler gibi pek çok faydalı bilgi yer alıyor.
Çizimler gerçekten çok cezbedici, çok eğlenceli.
Kitabın en sonunda çocuklara ilham verecek cümleler serpiştirilmiş. Çok çok tatlı bir kitap.
İkinci önereceğim kitabın ismi “Yaratıcı Yazın / Kaynak Kitap.” Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından Türkçe olarak yayınlanmış. Orijinal ismi “Creative Writing Book” – Usborne Yayınları.
Bu kitap tam bir ekip çalışmasıyla ortaya çıkmış. Yazma fikirlerini ve önerileri sunanlar Louie Stowell, Megan Cullis, Rachel Firth, Rosie Hore, Alice James, Jerome Martin ve Jonathan Melmoth.
Çizerler Lucile Gomez, Paul Hoppe, Briony May Smith ve Paul Thurlby.
Bu kitapta da birbirinden farklı yazım türleri üzerinden gidilmiş. Yalnız, burada çocuklara interaktif bir ortam sunmak için alan yaratılmış. Örneğin karakter yaratma aşamasında bilgi aktarımı yapıldıktan sonra “Karakter Anketi” hazırlanmış. Burada adım adım karakterin oluşturulması sağlanmış.
Kitap türlerine ek olarak kendi ürününü potansiyel alıcıya nasıl anlatacağı da burada örneklenmiş.
Ayrıca eleştirmen nasıl olunur, fikir üretme şemaları, harita çizebilmek, karikatür yapabilmek, ön araştırma seçenekleri… gibi pek çok örnekli anlatımlar var.
Kitabın çocuklara deneme yapmak şansı vermesi benim çok hoşuma gitti. Üstelik de yaratıcı yazma konusunda farklı başlıklar sunulması da kitabı ilginç kılıyor. Kampanya afişi yaratmak, içeriğini oluşturmak, bir resmin yani görsel sanat unsurunun yazıyı nasıl da geliştirebileceğinin örneklenmesi, blog yazma üzerine çeşitli öneriler, spor yazını, gazete haberi yazmak… gibi bir seçki ile yazı dünyasının aslında ne kadar geniş, ne kadar derin olduğunu okura sunuyor.
Kitabın sonundaki mini sözlük ise bilgi tazelemek açısından çok faydalı.
Ve sonuncu kitabımıza geldik. Bu kitap yaşça büyük çocuklar için bence çok uygun. Altın Kitaplar Yayınevi tarafından yayınlanmış kitabın ismi “Genç Yazarlar için Hikâye Anlatıcılığı Klavuzu.” Kitabın yazarı polisiye edebiyatımızın önemli isimlerinden Celil Oker.
Sayın Oker kitabında yaratıcıktan başlıyor. Hikâye anlatmak, olay örgüsü, çatışma, yolculuğun haritası, karakterler, diyaloglar, mekânlar… Hepsi son derece yalın, anlaşılır bir dille aktarılmış.
Yazar kitabın başında ülkemizdeki yazar algısının nasıl da çelişkili olduğunu anlatıyor. Şöyle demiş:
Yazarlık ülkemizde tuhaf bir bakış açısıyla karşılanır. Yazarlarımıza saygı gösteririz. Tamam, onları suçlar, hapse atar, haklarında dedikodu çıkarır ama yine de saygı duyarız. O kadar ki, önemli bir yazarımız hakkında, “O öyle bir insandır ki, önce idam edilmeli, sonra oturup altında ağlamalısın,” gibi bir söz söylediğimiz bile olmuştur.
Buna karşın genç yazar adaylarıyla dalga geçeriz. İçten içe güleriz çabalarına. Sana mı kaldı, deriz. Daha çok fırın ekmek yemen gerek, deriz. Yazacaksın da ne olacak, deriz. Yazarlıktan kaç kişi ekmek yiyor ki, deriz. Bu işler zor, deriz, tanıdık olmadan zor.
Çok doğru bir analiz gerçekten. Belki sadece yazarlık mesleği için değil, her meslek dalını küçümseme gibi bir ruh hâlindeyiz bizler.
“Seninki de bir şey mi canım?!” ları kaç defa duymuşsunuzdur. Ben çok duydum. Pek çok farklı konu için…
Bu girişin ardından ilk bölüm de çok çarpıcı gelmişti bana: “’Yazar doğmak’ diye bir şey yoktur”
İlk bölümün ilk sayfasını da izninizle sizlerle paylaşmak istiyorum:
Kendine, “Bir yazar olabilir miyim, yazar olmak için gerekli şeyler bende var mı?” diye en son ne zaman sorduğunu bir düşün. “Ya yoksa?” diye endişelendiğini ikimiz de biliyoruz. Sen emin olsan bile, başkalarının seni bu konuda şüphelenmeye yönelten sözlerini ne çok duyduğunu da.
Sana bir iyi, bir kötü haberim var.
Önce kötü haber: Yazar olmak, doğuştan yazar olmak, yazar kumaşı taşımak diye bir şey yoktur. Yazar olduğun için yazmazsın; yazdığın, ısrarla yazdığın için yazar olursun. Yazmadan yazar olmak diye bir şey yoktur.
İyi haber de aynı fikre dayalı. Yazar “olmak” diye bir şey olmadığına göre, yazarsan yazar olursun ancak. Bu kadar. Kimseyi dinleme. Yaz. Yazar olabilirsin.
Bu konuda sevdiğim cümle Uruguaylı bir yazardan. Juan Carlos Onetti. İngilizcesi daha anlamlı geliyor bana. “I am not a writer except when I write.” Kaba çevirisiyle, “Yazdığım zamanlar dışında yazar değilim ben.”
O zaman, yazar olmak istiyorsan, yazacaksın.
Bu kitabın hızla okunacağından hiç şüphem yok.
İşte böyle sevgili 0 km.Bızdıklar okurları.
Bu yazıdan sonraki ise, yetişkinlere yazı yazma sanatı üzerine bir kitap önerisi sunacak.
Öyleyse bizi takipte kalınız ve keyifle yazınız 🙂
No Comments