Füreya

Kendi ayıbım tabii ama birkaç gün önce zar zor vakit bulup “Füreya” Sergisi’ne gidebildim.

Ülkemizde çağdaş seramiğin öncü sanatçılarından Füreya Koral’ın Retrospektif Sergisi Akaretler, Sıraevler’de ve 18 Ocak 2018 tarihine kadar devam ediyor. Girişi ücretsiz olan serginin küratörlüğünü Karoly Aliotti, Nilüfer Şaşmazer ve  Farah Aksoy yapmış. Sergi Kale Grubu’nun 60.yıldönümü kapsamında, Füreya’nın 20. ölüm yıldönümünü anma amacıyla düzenlenmiş.

Sıraevler’i oldu bitti çok beğenirim. Her şeyden önce karmakarışık yapılaşmanın zirvesinde olan İstanbul’da bir bütünlük görebilmek insana derin bir nefes aldırtıyor.

Dışarıdan bakışla sergiyi küçük bir alandaymış sanıyorsunuz. Ancak içerisinde girince sürekli salondan salona geçiyor, katlar arasında dolaşıyorsunuz.

FureyaKısaca bahsetmek gerekirse, Füreya Koral 2 Haziran 1910 tarihinde Büyükada’da doğmuş. 1914 senesinde Birinci Dünya Savaşı’nın resmen başlamasıyla dünyanın tepetaklak olduğu bir döneme de tanıklık etmiş.

FureyaFüreya 1919 senesinde babası Emin Bey ile Samsun’a çıkışını planlamak üzere Şakir Paşa Apartmanı’na gelen Musta Kemal ile de ilk defa karşılaşmış. Mustafa Kemal’in ilerleyen zamanda Füreya’nın annesinin çocukluk arkadaşı olan Latife Hanım’la evlenmesi, aralıklarla Mustafa Kemal ile görüşmesine imkân sağlamış.

İlk evliliğini çiftlik sahibi Bursalı Selahattin Karacabey ile yapan Füreya Bursa’ya taşınmış. Arzusu buradaki köylü çocukların eğitimine yardımcı olmak iken, iki sene sonra eşinden boşanıp İstanbul’a geri dönmüş.

İkinci evliliğini ise Mustafa Kemal’in yakınında bulunan Kılıç Ali’ye yapan Füreya’ya 1947 yılında verem teşhisi konmuş.  Seramik sanatıyla işte bu hastalık nedeniyle İsviçre’de kaldığı sanatoryumda tanışmış.

Önce tabaklar onun için başlıca formlardan biri olduysa da her şeyden önce duvar panolarını önemsemiş. Aklında çini geleneğini yaygınlaştırmak varmış. Ressamların ve mimarların tepkisiyle karşılaşsa da bu onu durdurmamış ve inandığı yolda ilerlemiş.

Fureya
Zamanla modern mimarlarla birlikte yeni çağın ana malzemesi betonu renklendirerek, ona çağdaş bir tat katmış. İstanbul ve Ankara’da çarşı, han ve diğer kamusal mekânların içinde bulunduğu çok sayıda mimari yapı için büyük panolar üretmiş.

1973’te Arif Paşa Apartmanı’na taşınmış. Burada evinin penceresinden gördüğü sıra evlerden aldığı ilhamla yeni bir seri doğmuş. Serginin Akaretler Sıraevler’de olması da bu nedenle son derece anlamlı.

Serginin bitmesine az zaman kalmışken kaçırmayın derim. Sadece eserlerine değil, sanatçının yaşama, onun ruh hâline, hayatının iniş ve çıkışlarına da şahitlik etmiş olacaksınız.

Leave a comment