Çocuk Kitaplarına Denetim Şart!

Kitap Seçimi Deyip Geçmeyin başlıklı yazımda Türkiye’de çocuk kitaplarında nasıl kontrolsüz bir sistem olduğunu anlatmıştım. Bandrol uygulaması yok, denetim yok. İsteyen kitap basıp dağıttırabiliyor.

Geçenlerde içeriğini okuduğum “Kelebek” isimli kitap bu konunun ne kadar vahim bir noktada olduğunun çarpıcı bir örneğiydi. Kitap Martı Yayınları’ndan çıkmış. Yazarı Kenan Ermiş.

Kitap, olmaması gereken bir anlatım ile, gencecik beyinleri son derece yanlış bir bilgi kargaşasıyla doldurmayı hedefliyor adeta.

Okuduğum içerik aşağıdaki gibi. Kararı siz verin.

Vaktiyle çok güzel renkleri olan bir kelebek evlenmeye karar vermiş. Ardından güzel bir eş bulmak için bahçe çiçeklerini dolaşmaya başlamış. Aradığı eş kendine yakışan bir çiçek olmalıydı. Bütün zamanını çiçek bahçelerinde geçirmeye başlamış. Bazı güzel çiçeklere kimi böcekler konuyormuş. Oysa kelebek saf, el değmemiş bir çiçek arıyormuş. Üstelik çiçeklerin hepsi birbirinden güzelmiş. Bir papatyaya sormuş, “Şu güzel çiçeklerden hangisi bana eş olabilir?” Fakat cevap alamamış. Kelebek bir cevap alamayınca papatyanın yanından ayrılmış. Uçarken gözü beyaz renkli laleye takılmış, “Rengi çok beyaz, boyu da çok uzun bana yakışmaz” diye düşünmüş. Çiğdemleri ise hiç rahatsız etmemiş. Sonunda güzel bir menekşe görmüş. Ancak onlar da solunca güzellikleri kalmıyormuş…
Sürekli uçmaktan yorgun düşen kelebek, bir evin penceresine dinlenmek için konmuş.Evin sahipleri kelebeği çok beğenmiş, yakalayıp bir tabloya iğnelemiş.

Kelebek: ”Şu insanları hiç anlamıyorum, birisi de onlara böyle davransaydı hoşlarına gider miydi acaba ya da evlenseydim bunları yaşar mıydım” diye kendi kendine konuştu.

Bu sırada saksıdaki çiçeklere gözü takıldı. O çiçeklerden birine evlenme teklif etmiş. Belki evlenirse onu iğnelediği yerden kurtarabilirmiş.

Sonra da çiçeklerin hepsine, “Siz insanlarla beraber yaşıyorsunuz, size de güven olmaz diyerek vazgeçmiş.

Çiçeklerden birisi, “Zaten bizden hiç kimse seninle evlenmez, kendi soyundan biri ile evlenmeyi düşünsen iyi olurdu. Belki de çocukların olur, mutlu bir yaşam sürerdin. Boş laflarla kendini avutmaya çalışma. Koskoca bir yaz mevsimini boşuna geçirdin. Şimdi orada öylece bekle” diyerek kelebeğe dersini vermiş.

Hikaye de böyle bitmiş…

 

Okuduğunuz bu hikâyenin nasıl bir anlam taşıdığı, minicik beyinlere nasıl yanlış mesaj verdiği çok net ortada. Üstelik okuduğunuz gibi yazım dili hata dolu.

Benzer durum bazı televizyon kanalları için de geçerli. Başı bağlı minik kız görüntüleri, Kur’an okuyan başı takkeli çocuklar, aslında çocuklukla alakası olmayan, taraflı mesajlar vererek, gelişmekte olan ve her verileni sünger gibi emen gençliği işte böylesine yanlış bir şekilde etkileyebiliyorlar.

O yüzden çocuk kitapları ve yayınları denetlenmeli, politika içerikli olanlar ya da dini kullananlar engellenmeli. Ve biz ebeveynler mutlaka ama mutlaka çocuğumuz bir kitap ya da televizyon programı seçtiğinde öncelikle içeriğinden haberdar olmalıyız. Kitapları önce biz okuyup, uygun görüyorsak almalıyız. Televizyon programlarını ise çocuğumuz ile birlikte seyretmeliyiz. (Yapacak onca güzel şey varken, çok da seyretmesinler zaten…)

Aman dikkat! İş bizlere düşüyor…

8 Comments

  1. Neslihan
    Sonuna kadar okumaya bile dayanamadim içim sıkıntı doldu; kabus gibi !
    Reply 20 September 2011 at 09:13
  2. Devrim
    Hem is bizlere dusuyor hem de is çigrindan çıkıyor gibi
    Reply 20 September 2011 at 09:51
  3. Yelena
    Defneciğim tekraR TEŞEKKÜRLER, tam benim konum!) Kitap okuma alışkanlığı yaratmak için pekçok kitap almışlığım var, ama kızım birkaç kitabı sesli okuduktan sonra şaşırıp kaldım. ne konu var ne de sonuç diyelim)Biz onun için klasiklere döndük.daha ufak çocuklara göre yorumlanmış Define adası, Güliverin gezileri çok güzel geldi bana, çocuklar da bayağı sevdiler... 6-8 yaş için tavsiye ederiz ailece)
    Reply 20 September 2011 at 13:00
  4. Anlamsızın da anlamsızı. Sonuç ne, neden çiçekler kelebeğe laf sokma gayretinde, çocuklar bundan ne anlayacak? Bir de yazarın hikaye hakkında sorduğu soruları merak ettim. Ay birden hayattaki herşeyden nefret ettim vallahi :)
    Reply 20 September 2011 at 16:00
    • Sorular şöyle: Kelebek nasıl bir eş arıyormuş? Kelebek lale için ne düşünmüş? Kelebeği yakalayan insanlar ona ne yapmış? !!!!!!
      Reply 20 September 2011 at 16:28
  5. devrim
    RTÜK gibi bir kurum var mı acaba? Bu tarz kitapları ebeveyn olarak şikayet edebileceğimiz bir yer???
    Reply 20 September 2011 at 21:33
    • Kitap Seçimi Deyip Geçmeyin (http://sifirkilometrebizdiklar.com/kitap-secimi-deyip-gecmeyin.html) başlıklı yazımda bu konu vardı Devrimciğim.Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda çocuk kitapları ile ilgilenen mevzuat bölümü çalışanı Oya Tulukçu'nun söylediğine göre herhangi bir denetim yokmuş. Kimse içerikle ilgilenmiyormuş. Olacak şey değil ama öyle. Etrafımıza duyurmakla başlayabiliriz ancak başka ne yapılabilir ben de bilmiyorum.
      Reply 20 September 2011 at 22:20

Leave a comment

Leave a Reply to özlem ercan Cancel reply