Sevgili Banu Maga ile wellness işi yaptığımız dönemden tanışıyorum. Şimdi o “Bazen @ Alaçatı” isimli özel bir mekânın sahibi, bense çocuk kitapları yazarıyım. Nereden nereye…
Hayat boyu meraklı bir tip oldum. Kimi insan bunu “yay” burcu özelliğine bağlasa da bence bu büyük bir genelleme tabii ki. Okul zamanı ve sonrasında iş hayatında aktif iken, ilgimi çeken pek çok konuda kurslara katıldım, dil kursu, yemek kursu, şarap kursu, kahve kursu, çiçek tasarımı kursu,…
Beni çok tanımayan kişiler, bu durumumu “maymun iştahlı” olarak algıladı zaman zaman. Hiç takmadım.
Başkaları her ilgilendiğim konuyu işe döndürmemi bekledi. Çiçek tasarımı için Cihangir’deki o harika atölyeye gittiğim dönemde, yakın arkadaşlarımın “Bak ne güzel yapıyorsun. Bunu iş olarak ele alabilirsin”, dediklerini hatırlıyorum. İyi niyetle yapılan bu yorumlar ve teşvikler hiç ilgimi çekmiyordu. Çünkü bir işin hakkıyla yapılabilmesinin başka özellikleri barındırması gerektiğini düşünüyordum. Üstelik ben hayatımda farklı renkler, farklı tecrübeler olsun diye bu kurslara gidiyordum.
Sonunda 2009 senesinde bir gecede “0 km.Bızdıklar”ı kurduğumda, zaman içerisinde edinilmiş tecrübe ve bilgilerin, yazı yazarken bana ne kadar fayda sağladığına biraz da şaşırarak şahit oldum.
Sevgili Banu’yu ve “Bazen @ Alaçatı”nın hikâyesini dinlerken aklımdan bunlar geçti.
Hayatta ilgilendiğiniz konular hakkında daha derin bilgi edinmek kadar güzel bir şey yok. Bardağınızı bu güzelliklerle doldurduğunuzda, ne kadar mutlu olabildiğinize şaşıracaksınız. Bazen sanatla, bazen müzikle, bazen yazılarla, bazen güzel yemekler, harika seyahatler ve kültürleri keşifle, bazense sadece bir çocuğun gözlerinin içine bakarak,… Kendinizi sınırlamadan, cesaretle,…
Ve işte “Bazen @ Alaçatı”…
Banucuğum, harika bir mekân yarattın. Burayı ilk açtığında, bana isminin hikâyesini öyle güzel anlatmıştın ki, bunu “0 km.Bızdıklar” okurları ile de paylaşabilirsen çok sevinirim.
İş hayatına “Basın ve Halkla İlişkiler” konusuyla başladım. 2000 senesinde yeme içme sektörüne girdim. Fakat bir yandan da pek çok farklı konuda eğitim aldım. Seramik, tahta boyama, kağıttan heykeller yapma, reiki, nefes teknikleri,… İçimdeki öğrenme aşkından olsa gerek, pek çok farklı konuya el attım.
Bir yandan da hep kendime sorardım ne yapacağım bu kadar birbiriyle alakası olmayan, örtüşmeyen konuyla diye.
Hani bir çok tuğlam var, keşke onları üst üste koyabilsem de bu altyapı ile bir şey oluştursam diye aklımdan geçirirdim.
Öte yandan kendime baktığımda şunu farkettim ki, ben tek bir şey ile anılmaktan hoşlanmıyorum, çeşitlilik seviyorum. Bazen resimden, bazen yemekten, bazen müzikten, bazen sanattan, bazen Çeşme’de olmaktan, bazense olmamaktan hoşlanıyorum.
Dolayısıyla kurduğum işe “Bazen” diyeyim ki, bir kaçış noktam olsun diye düşündüm. Bir konuda uzmanlaşmak, tecrübe etmek istediklerim nedeniyle tercih etmediğim bir şey.
Çeşme hep hayatında var mıydı?
Doğduğumdan beri annemle her yaz geldiğimiz yerdi. Alaçatı o zamanlar sadece domates almaya gelinen bir yerdi. Çocukluğum buradaki kumsallarda geçti. Sonra benim çocuklarım olduğunda onların da burada büyümesini istedim. Senede 3-4 ay yaşar olduk.
Ne güzel. Peki hikâye nasıl devam ediyor?
Sohbetimizin başında da belirttiğim gibi, yeme-içme sektöründe tecrübelerimiz olmuştu. Alaylı değil de, okullu olayım diye Mutfak Sanatları Akademisi’ne gittim.
O sene İstanbul’da “Bebek’te Bazen” markasıyla “Hepsi Hikâye’de” Agrillia’nın şefi Melih Tekşen ile 20 kişi için özel bir menü yarattım. Arkadaşımın mekânını hareketlendirmek için başlayan bu çalışma, “Bazen @ Hepsi Hikâye” adıyla farklı şeflerle, farklı konseptlerde menüler oluşturarak devam etti.
23 Nisan tatilinde biz yine Çeşme’ye geldiğimizde, Hacımemiş’te küçük, metruk bir kiralık bina gördük eşimle. Hayalimde hep Alaçatı’da bir şeyler yapmak vardı. Binanın içini bile görmeden telefonda kiraladık!
Ben bir hafta sonra tekrar geldim. İçinin tadilatını yaptım. Altı ay sonra restorasyona gireceği ve yıkılacağı için, mutfak yatırımına girmeden, içinde yemek olmayan, farklı bir “Bazen ” projesi yapmaya karar verdim.
Yıllardır gittiğim bir çok seramik atölyesi, sanat kursu ve eğitimleri ve takip ettiğim tasarımcı sanatçılardan ilham alarak bir mekân yaratmak üzere yola cıktım. 30 farklı tasarımcının eserlerinden bir koleksiyon yarattım. Hepsi birbirinden farklı konularda ama ben seçtiğim için hâliyle güzel bir uyum içinde oldular. Bir dükkandan çok, yaşanan bir mekana dönüştü… Bazen @ Alaçatı böyle doğmuş oldu.
Peki altı ay sonra ne oldu?
Altı aylık süre sonuna yaklaşırken, mahalleli bana dükkan aramaya başladı:)
Ancak kiralar çok yükselmişti. İste bu anda yan komşum “Kapari Atolye”nin sahibi Oluş Hanım bana buraya geçmemi teklif etti.
Peki sonra?
İçeriye yerleşirken, eskiden terk edilmiş gibi olan alana, kolay geçiş için bahçe yarattım. Başka nasıl güzelleşir derken, zetin ağaçları getirdik, sonra haydi peynir, şarap ikram edelim dedik.
Tam o esnada benim eskiden Bazen @ Hepsi Hikâye’de çalıştığım Yunan Şef aklıma geldi. Gönlüme sinen, beni temsil eden, güzel yemekleri olan bir yer olmasını istiyordum. Gerçekten de öyle oldu. Benim olmasını istediğim bir yer oldu. İstediğim gibi de oynuyorum onunla. Çiçekler değişiyor, masaların yerleri değişiyor… Sürprizleri sevdiğim için gönlümce değişiklik yapabilmek hoşuma gidiyor.
Yani “Kapari Bahçe” doğdu!
Evet aynen. Çok hızlı bir şekilde doğdu “Kapari Bahçe”. Üç günde dükkanı oluşturduk, bir ayda da restoranı açtık. Rekordu resmen. Ekibiyle, dekorasyonuyla, mutfağıyla…
Bak hani sohbetimizin en başında belirttiğin öğrenme ve farklı konulara el atma isteği, aslında hayatının bir noktasında bir şekilde birleşiyor ve anlamlı bir hâl alıyor. Değil mi?
Kesinlikle. Bu dükkanla birlikte ben anladım ki, bu zamana kadar aldığım tüm eğitimler burada işe yaradı. Yaptığım her şey meğerse bugünler içinmiş.
“Bazen”e gelenler ne bulacak sence?
Ürünlerin hepsinin arkasında bir hikâye var. Buradaki ürünlerin yaratıcıları ile tanışmak, onların bu oluşum esnasında yaşadıklarını dinlemek benim için çok önemli. Çünkü burada yer verdiğim ürünlerin hepsi el yapımı ve tek. Ben bu hikâyeleri, bunca emeği gelen kişilerle paylaşmaktan hoşlanıyorum. Hep o biri için getirmişim hissi var. Ve gelen kişi onu buluyor. Yani doğru kişiyle, doğru objeyi/eşyayı birleştirmiş oluyorum. Bu bana büyük mutluluk veriyor.
Yeme-içme tarafında eşin de seninle birlikte değil mi?
Ben davet vermeyi, sosyalleşmeyi, dekorasyonu, konsept oluşturmayı severken, eşim Haluk’da yemek yapmayı çok sever. Mutfağın gerisinde olmak onun tercihidir. Benim de hayalimde, kuracağımız aile işletmesinde, ilk şefim Haluk olsun hep vardı. Burada işin boyutu daha geniş olduğundan, yemeği o yapmıyor ama mutfak işleyiş ve restoran kanadında o ön saflarda.
Burası kaç ay aktif?
Ekim’e kadar açık olur burası. Haziran’da açmıştık.
Çocuklarla nasıl yürüyor iş?
Gündüz birlikte sörf yapıyoruz. Akşam hep birlikte yemek yiyebiliyoruz. Sonra onlar buralarda istedikleri gibi gezebiliyorlar. Mahalle hayatı çok keyifli. Küçük yerde olmanın keyfini sürüyoruz aslında. Unuttuğumuz değerleri burada tekrar yaşıyoruz.
Banu’ya bu içten sohbet için teşekkür ediyor ve Alaçatı Hacımemiş Bölgesi’nde sevdiğim diğer birkaç noktaya uğramak üzere yürümeye başlıyorum…
Bazen @ Alaçatı adres: 2012 Sokak. No:10, HacıMemiş – Alaçatı
Kapari Bahçe rezervasyon: 0232-716 0094
Category: Genel, Günlük Hayat, Konuklarımız
2 Comments