Sesim soluğum çıkmıyordu bir süredir. Elim klavyeye pek gidemiyordu. Güzel ülkemde olanlar pek çok şeyi anlamsız kıldı.
Öte yandan, “0 km.Bızdıklar” hayata olumlu bakmayı, çocuklarımıza, onların kıymetli ebeveynlerine faydalı bir şeyler sunabilmeyi hedefleyen bir blog oldu. Hayatımızdaki olumlu gelişmeleri bir kenara attığımızda geriye ne kalır ki? İşte bu nedenle 2009 senesinden bu yana düzenli olarak yazı paylaştığım bu sitede yeni paylaşımlarda bulunmamak ona ihanet gibi geliyor. Garip bir duygu kargaşası içerisinde gidip geliyorum anlayacağınız.
Tüm bunları düşünürken günler hızla akıp gitti ve kitaplar arasında kendini kaybetme haftası geldi. Yani Frankfurt Kitap Fuarı zamanı geldi. Kendimi kitapların arasına atınca tuttuğum o derin nefesi bırakabildim, sanki tekrar nefes almaya başladım.. Ve kendimi akşamın ilerleyen saatlerinde klavyenin başında buldum.
Frankfurt Kitap Fuarı 15.yy’da Johannes Gutenberg tarafından başlatılmış. Önceleri ufak ve mobil bir fuarken, savaştan sonra 205 kitabevi/yayınevi ile şu anki hâlinin ilk adımı atılmış. Bu fuar dünyada türünün en büyüğü.
Bu seneki onur konuğu ülke Endonezya. Fuarda Endonezya ile ilgili hem kültürel, hem edebi pek çok etkinlik ve sunum var.
Kitap ile ilgilenen herkesin hiç değilse bir defa buraya gelmesi gerektiğini düşünüyorum. Hem yetişkinler, hem çocuklar için ufuk açıcı bir özellik taşıyor.
Çeşitli yazar ve çizerlerle yapılan panellerden birinin konusu diğerlerine göre biraz daha fazla ilgimi çekti: Yaratıcılık Öğrenilebilir
Halbuki bir insan ya yaratıcıdır, ya da değildir. Değil mi? Yaratıcılık nasıl öğrenilebilir ki?
Endonezya’nın başarılı yazarı Yoris Sebastian ve ödüllü çizer Wahyu Aditya bu kanının yanlış olduğunu kendi hayatlarından verdikleri örneklerle vurguladılar.
Yoris Sebastian orta seviyede bir beyne ve orta gelir seviyesinde olan bir aileden geldiğini özellikle vurguladı. Dünyadaki insanların 70%’inin de orta seviyede bir beyne sahip olduğunu söyledi. Bu ne demek? Yaratıcı olmak için mutlaka uç noktalarda olmaya gerek yok.
Sebastian’a göre kurallara saygı göstererek genel kanıları zorlamak işin temeli. Yani farklı olma cesareti gösterebilmek yaratıcı olmak için en temel adım.
Wahyu Aditya resimle, çizimle düşünen bir insan. Kendi tecrübelerinden yola çıkarak üç ana şekilde yaratıcı olunabileceğini belirtti: farklı düşünün, meraklı olun ve paylaşın. Görsel öğrenimin önemini vurgulayan Aditya, çocukların görsel öğrenim ile pek çok kazancı olacağını anlattı. Neler mi mesela? Problem çözme, yaratıcı düşüncenin gelişmesi, odaklanma, dinlenme/rahatlama, bir olaya bakış açısının gelişmesi.
Fuarda sergilenen kitapları incelerken her elimi attığımın gerisinde ince düşünce ve bol emek gördüm. Kitap içi kitap olanlar, üç boyutlular, katmanlı açılanlar, delikliler, şekilliler, sessiz kitaplar,… Tüm bunların yanında e-kitap, dijital yaratıcılık, sanal dünyada kitap,…
Bu kadar çeşidin temelinde ise tek bir dayanak noktası var ki o olmadan bunların hiçbiri zaten olamıyor.
Tabii ki güzel bir hikâye.
Frankfurt Kitap Fuarı yemekten, sanata, çocuktan, güncel konulara kadar tüm kitap sevenleri bekliyor, kucaklıyor. Buradan ayrılırken kendi hikâyenizi yaratmış olabilirsiniz 🙂
Hikâye demişken, yaratmaktan hoşlanan çocuklar için önemli bir not: Zeynep Cemali Öykü Yarışması başvuruları alınmaya başlandı. 6.,7, ve 8.sınıf öğrencileri 16 Mayıs 2016’ya kadar başvurularını yapabilecek. Bu senenin teması “Adalet”. “Kara gözlerinde şimşekler çakıyordu” tema cümlesi. Katılım koşulları ve yarışma detayları için: yarisma@gunisigikitapligi.com
Category: 0 km.Kültür, Kütüphane
4 Comments