Teknoloji Tehlikeli mi?

Sevgili Pelin Yılmaz Özensel (SEV Yayınları) aracılığıyla,  “Buluşma Dergisi” için söyleşi yapmak istediler.Tarsus Amerikan, İzmir Amerikan ve Üsküdar Amerikan Okulları’nın mezunlarına giden bir dergi bu. Çok da kaliteli bir yayın gerçekten. Konuları özenle seçiliyor.

Karşımda Resul Buksur ile Aydın Demirer. Her ikisi de Redhouse Editörü. Sevgili Pelin’de bizlerle. Ortada bir kayıt cihazı. Profesyonel bir fotoğrafçının özel çekim mekanizmaları kurulmuş. Neyi, nasıl anlatsam diye düşünürken, öyle bir koyu sohbet başlıyor ki, zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum.

İşin ilginç yanı, ben “soru cevaplama” amacıyla gitmişken, “0 km.Bızdıklar” için bir hazine keşfediyorum.

Son zamanlarda kafamı fazladan meşgul eden, hızla gelişen teknoloji ve sosyal medya ve bunların çocuklar ve gençler tarafından güvenli kullanımı konusu ile ilgili Resul Bey’in de çok kafa patlattığını görüyorum.

Sosyal medyada, mesajlarda yazılanlar her zaman gerçek olmuyor. İletişimin son derece sansürsüz ve herkese kolaylıkla açık olabileceği bir sistemden bahsediyoruz. Gerek kullanılan fotoğraflar, gerek yazılan mesajlar, gerekse espri mahiyetinde bile olsa sarfedilen kelimeler ileride herkes için bir tehdit unsuru olabiliyor.

Öte yandan, bu çağa ayak uydurmak zorunda kalmıyor muyuz? Evet, hem de her yaştan insan bundan kaçamıyor. Peki gençleri nasıl uyarabiliriz? Nelere dikkat etmeliyiz?

İşte Resul Bey’den çok önemli tespit ve bilgiler…     

Resul Bey, öncelikle “0 km. Bızdıklar” okurları için  kendinizden bahseder misiniz?

resul buksur42 yaşındayım ve iki oğlum var. Birisi 5 diğeri 11 yaşında, Cem ve Deniz. 20 yıla yakın bir zamandır, gazete ve dergilerde çalışıyor, haber yapıyor, yazılar yazıyorum. Ağırlıklı olarak ekonomi ve teknoloji konularında yoğunlaştım. Uzun yıllardır teknolojinin iş ve gündelik hayatımıza etkileri üzerine kafa yoruyorum. Sabah, Akşam, NTV ve Milliyet gibi gruplarda birçok yayında bu konularda editörlük yaptım. Son günlerde özellikle okullarda tablet kullanımının gündeme gelmesiyle, biraz bu alana kaymış durumdayım. Eğitim, çocuklar ve teknoloji… Gelecekte eğitim ve teknoloji alanda bir şeyler yapmayı istiyorum.

Sizinle yaptığımız sohbet esnasında internet kullanımının çocuk ve gençlerde ne kadar dikkat edilmesi gereken bir konu olduğundan bahsetmiştik. Biraz bu konu hakkında görüşlerinizi alabilir miyiz?

Bizim çocuk olduğumuz zamanlarda, ‘sokak’ bir kavram olarak dünyamızda çok önemli bir yer tutardı. Hayatı orada tanırdık. ‘Sokak’, maceranın, eğlencenin, oyunun ve hayatı öğrenmenin mekânıydı. Aynı zamanda korku, risk ve tehlikenin de. Oysa bugün sokak yerini, büyük oranda güvenlik duvarlarının ardındaki site peyzaj parklarına bırakmışken, çocuklar hayatla ve yeni insanlarla artan oranda internet üzerinde, sosyal medya ve oyun ortamlarında karşılaşıyorlar. Sokakta olduğu gibi, burada da riskler ve fırsatlar var bence. İşte çocukların sanal ortamda da, doğru ve yanlışı, kendi başlarına ayırabilecekleri “teknik becerileri” onlara küçük yaşlardan itibaren kazandırmalıyız. Özellikle dokunmatik ekranlı tabletler çocuklar tarafından inanılmaz bir hızla kabul gördü. Çocukların çılgın bir hızla büyüdüğü ilk yıllarında, özellikle tabletlerin, beyindeki psiko-kinetik-motor sistemlerden kompleks dil becerilerine kadar geniş etkileri olduğunu düşünüyorum.

Uygun aplikasyon ve içeriklerle birleştirilmiş bu araçların, önümüzdeki nesillerde farklı hızda ve bağlantılarda çalışan bir zekâ türü yaratacağına inananlardanım. Kısaca iki temel konuya dikkat etmek gerekiyor. Birincisi çocukların bu araçlarda ne yapabileceklerinin sınırlarını her zaman siz belirleyin. Yani eğlenmek adına Temple Run oyununda saatler harcamakla aritmetik öğreten bir aplikasyon arasındaki farkı önce ebeveynler olarak bizim ayrımına varabilmemiz gerekiyor. Temple Run’ı yasaklamayın, ama süresini mutlaka belirleyin. İkincisi sosyal medya ve çocuğunuzun geleceği. Çocuklar 13 yaş civarında, elleri fare tutar hale gelir gelmez soluğu Facebook gibi sosyal mecralarda alıyorlar. Çocuklarınızla mutlaka sosyal medya kullanımı konusunda konuşup, temel kriterleri birlikte oluşturmalısınız. Sosyal ortamlarda doğru insanlarla tanışmak, fikirlerini uygun bir şekilde ifade etmek, kişisel bilgi ve fotoğrafların doğru paylaşım kurallarını belirlemek gibi konuları başlangıçta birlikte belirlemek ilk ve önemli adımlar olacaktır. Ama en önemlisi ebeveynler olarak, teknik beceri olarak hep onların gerisinde olacağınız gerçeğinden daha baştan yılıp, çocuklarınızı siber uzayın derinliklerinde yalnız başına bırakmamak. Hatta size bir tüyo, bilmiyormuş gibi yapıp, size öğretmelerini isterseniz, ne kadar gururlandıklarını görecek, aranızda daha güçlü “siber” bağların temellerini atacaksınız.

İnternet kullanımı sizce kaç yaşından sonra kaçınılmaz oluyor?

Bugün internet kullanımının üç yaşından itibaren başladığını düşünüyorum. Tabletler bu yaşı büyük oranda düşürdü. En son okuduğum bir araştırmada İngiltere’de çocukların yüzde 90’ının okula başlamadan önce bilgisayar ve interneti kullanmış olduğunu belirtiyor. Tablet ve internetin bir araya gelmesi okul öncesi televizyona bağımlı olan çocukları biraz buradan koparmış gibi. Özellikle YouTube gibi sitelerden video izleme, televizyonda çizgi filmin yerini hızla alıyor. İşte buradaki video içeriklere özellikle dikkat etmenizi öneriyorum. Örneğin ‘Küfürlü Caillou’ veya Mindcraft oyuncu videolarına örnek olarak özellikle dikkat çekiyorum.

technology and kidsAşama aşama çocuklarımızı doğru kullanım için nasıl eğitebiliriz?

Ebeveynler olarak internet ve bilgisayar çağında, çocuklarımızın yepyeni yetenek ve kabiliyetlere sahip olmasını gerektirdiğini bilmeliyiz. Bilgiye sahip olmak ve onu kullanmak için artık klasik okul ve eğitim sisteminin ötesinde bir dünyanın olduğunu bilmek, başlamak için en doğru nokta. Yani çocukların internetin, doğru bilgiye kolay ve hızlı erişmenin bir aracı olduğunu küçük yaşta öğrenmesi önemli. Çocuğunuzla birlikte bilgisayarın başına geçip, merak ettiği tüm konuları internette birlikte arayarak bulmak ilk adımlar olabilir. Böylece küçük yaşlardan itibaren doğru bilgiyi ulaşmayı bilmek ve paylaşmak bir refleks haline gelecektir.

Küçükleri internet yerine, tescili bildiğiniz aplikasyonlara yönlendirin. Aplikasyonlar aslında ‘vahşi’ internet ormanında, küçük Zen bahçeleri gibidir. Çocuklar ve eğitim için çoğunlukla yabancı dillerde çok iyi aplikasyonlar var. Henüz Türkçe içerikler o kadar zengin olmasa da sayıları bizde de hızla artacak.

En çok dikkat edilmesi gereken konu ise çocukların sosyal medyayla ilişkileri. Çoğu zaman 13 yaşına kadar bu sitelere üye olmak mümkün değil. Ancak durum hiç de böyle değil.

Okula başladıktan itibaren Facebook gibi sitelerde yer almaya başlıyorlar. Bunun çocuklar için çok büyük riskler taşıdığını artık hepimiz biliyoruz. Benim buradaki önerim oldukça basit. 15 yaşına kadar aileler çocukların Facebook hesaplarını birlikte düzenlemeli. Onları asla bu yaşlarda tek başlarına bırakmamalı. Nelerin paylaşılıp paylaşılmayacağı konusunda çocuğun farkındalık geliştirmesine yardımcı olmalıyız.

Ergenlik dönemi ve sonrası içinse tek tavsiyem, kendinizi Facebook’ta arkadaş olarak ekletebiliyorsanız amenna. Ama ABD’de yapılan bir araştırma gençlerin şimdiden önemli bir kısmının, ebeveynlerinin kendilerini arkadaş olarak ekletip kolayca takip edebiliyor olması nedeniyle, hızla Facebook’tan kaçtığını gösteriyor. İşte bu dönemde biraz sıcak takip şart. Burada unutmamanız gereken akıllı telefon ve tabletlerin internet ve sosyal medya kullanımını artık üst seviyede bireysel ve anlık bir faaliyet haline getirdiği. Yani çocuklar artık bilgisayarın dışında, bizim müdahalemizin çok fazla olamadığı bu araçlardan da erişebiliyorlar. Bu araçlarla özellikle akıllı telefonlarla ne kadar geç tanışırlarsa o kadar iyi.

İnternet yanlış kullanıldığında çocuklar ve gençler ne gibi tehlikelere maruz kalıyorlar?

İnternettin yanlış kullanımından kaynaklanan bir çok tehlike var. En önemlisi çocukların kişisel bilgilerini yabancı kişilerle kolayca paylaşmaları. Böylece şantaj, tehdit ve zorbalıklara maruz kalabiliyorlar.

Çocukların büyük çoğunluğu şiddet ve aşırı cinsellik içeren, kendi yaşlarına uygun olmayan oyun ve sitelere giriyorlar. Hatta İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre 9-11 yaşlarındaki çocukların dörtte biri internette tanıştıkları biriyle gerçek hayatta da tanışıyor. Böyle bir durumdan kesinlikle haberdar olun.

Bullying yani akran zorbalığının bir versiyonu olan “cyber bullying”e yani dijital akran zorbalığı ise, bugün internetteki çocukların neredeyse yarısı maruz kalıyor.

Yukarıda da kısaca değindiğim gibi, ailelerin büyük çoğunluğu artık çocuklarından daha az teknoloji bilgisine sahip. Çocukların ailelerini kolayca kandırabildiklerini unutmayın. En büyük riskler buradan kaynaklanıyor.

Kesinlikle geç saatlere kadar oyun ve internet kullanımına izin vermeyin. Araştırmalar çocukların geç saatlere kadar oyun ve internetin başında kaldıklarını ve ertesi gün okulda dikkat dağınıklığı yaşadığını söylüyor.

Ebeveyn olarak bizler nasıl önlem alabiliriz?

Yapılacak en temel şey çocuklarımızın internet ve teknoloji kullanımını her zaman yakından takip etmemiz gerektiğidir. İkinci tavsiyem ise olabildiğince teknolojiyi takip ederek en azından çocuklarınızla ortak bir dili konuşacak kadar iyi bir bilgisayar ve internet kullanıcısı olmanız. Yasaklamanın bir işe yaramadığını, çocukları bırakın, “bebek”ler bile son Twitter, YouTube yasaklarında görmüş oldu.

 

Defne’nin notu: Özetle, korkunun ecele faydası yok. Gerekli önlemleri alıp, çocukları, gençleri bilinçlendirmeye çalışmak, bununla birlikte, onlara sanal ortam dışı dostluklar ve aktiviteler için ortam yaratmak ve alan sunmak bir miktar fayda sağlayacaktır diye düşünüyorum. Yoksa çok mu safım???

Leave a comment