Kızıcık üç yaşına yaklaşırken büyük bir kitabevinin çocuk kitapları bölümünde ona kitap okurken, anneleriyle kitap bakmaya gelen başka minikler yanımızdaki boş taburelere oturup, okumakta olduğum kitabı dikkatle dinlemeye başlamışlardı. Ben de bilhassa biraz işi uzatmış, birkaç kitap daha okumuştum. Bir yandan da kitabevinin çocuklara neden böyle bir hizmet vermediğini düşünmüştüm.
Derken, yine o dönemlerde tanıştığım ve sonradan çok yakın arkadaşlarım olan o harika öğretmenlerin Robert Kolej’in kütüphanesinde yaptıkları okuma saatine kızıcığı götürürken bulmuştum kendimi. İpek ve Andrew Tingleff, olanca yoğun programlarına rağmen, kütüphanede çocuklara evlerinden getirdikleri kitapları okuyacak kadar kitabı önemsiyorlardı. Çocuklar hem birbirinden güzel hikâyeleri dinliyor, hem de harika bir kütüphanede, o mis gibi kokan kitap kokusu arasında vakit geçiriyorlardı.
Bu keyifli tecrübeden yaklaşık bir sene sonra, Sihirli Sayfalar Kitabevi’nde “gönüllü anne” sıfatıyla çocuklara her hafta düzenli olarak kitap okuduğumda, giderek artan katılımcı minik sayısını mutlulukla izliyordum.
Ve hâlâ kitabevlerinin kendi bünyelerinde böyle bir çalışma yapmamasına hayret etmekteydim.
Düşünsenize, küçük ya da büyük bir kitabevi sahibisiniz. Amacınız kitabı farklı yaş gruplarına sevdirmek, sevenlere de çeşit çeşit kitaplar sunmak. Peki bunu nasıl yapacaksınız? En temel şey insanları içeri sokmak değil mi? O kapıdan içeri girseler muhtemelen kitapların o büyülü dünyasından zaten kopamayacaklar.
Sihirli Sayfalar’la birlikte Tırtılkids Kitabevi günlerimiz başlamıştı bir sene içerisinde. O minicik kitabevine o kadar çok çocuk sığdı ki… O dolu dolu raflardaki birbirinden güzel kitapları yerlerde oturup keşfettiler. Kimse onlara “Kitaplar bozuluyor, ellemeyin!” demedi. Tırtılkids çocuklara kitabı sevdirmek üzere yola çıkmış bir kurumdu. İki sene Kadıköy Kitap Şenliği‘ne bile sürükledim onları. Maksat açık havada kitap okuyalım, çocuklar her yerde kitabın keyfine varsınlar… O kadar çok okuma saati yaptık ki, sonunda kitap kurdu Deniz, kendi hikâyelerini getirmeye başladı. Çocuklar artık sadece benim okuduklarımı değil, Deniz’in yaratıcı hikâyelerini de heyecanla dinliyorlardı.
Örneklerle anlatmaya çalıştığım, kitap okumayan bir millet olmak bir alın yazısı değil. Bunu bizler değiştireceğiz. Çocuklarımıza kitabı erken yaşta tanıştıracağız, kendimiz okuyacağız; onlar için keyifli, faydalı, olumlu mesajlar veren kitapları özenle seçeceğiz. Gerekirse biz ebeveynler kitabevlerinde okuma saatleri düzenleyeceğiz. Ben yaptım, siz niye yapmayasınız?
Ya da kitap temalı buluşmalar düzenleyeceğiz. Buluştuğumuzda çeşit çeşit kitap okuyacağız, orada yer alan karakterlerle ilgili oyunlar oynayacağız.
Yapacak çok şey var.
İşte bu noktada sizi “Kitap Okuyan Çocuklar”ın yaratıcısı sevgili Esra Akçay-Duff ile tanıştırmak istiyorum. Onun enerjisi, yapıcı çalışmaları, birbirinden güzel pek çok çalışmaya el atmış olması eminim sizi de çok etkileyecek. Sevgili Tülin Kozikoğlu sayesinde tanıdığım Esra’yı sizlerle başbaşa bırakırken, bu söyleşinin sonunda bahsi geçen projenin içinde yer almak isteyeceğinizden eminim 🙂
“Esra R. Akçay-Duff kimdir?”
8 aylık hamileyken İngiltere’den Türkiye’ye kızını İstanbul’da büyütmek için taşınan bir anneyim. Ülkemizde malumunuz özellikle okul öncesi çocuk gelişimine dair çok büyük boşluklar ve sorunlar bulunmakta. Tekrar yurtdışına taşınmadan, ait olduğum topraklarda sistemden yakınmak yerine sisteme nasıl katkım olur diyerekten başlattığım “Kitap Okuyan Çocuklar”, “Bebedönüşüm”, “Dönüşen Oyuncaklar”,”Oyun Evim” gibi projelerin kurucusu ve koordinatörüyüm, ayrıca bebekle gezme ve doğal yaşam üzerine blog yazarıyım. Eğitim olarak her ne kadar İngiliz Edebiyatçısı ve AB Uzmanı olsam da, kızıma tam zamanlı annelik yaparken çevirmenlik yapıyorum, İngilizce özel ders verip kızımın anaokulunda yine kızımla birlikte olmak için ve aynı zamanda okul öncesi eğitim konusunda kendimi geliştirmek için İngilizce öğretmenliği yapıyorum. Ayrıca Türk el sanatlarından çini sanatıyla uğraşıyorum.
“Kitap Okuyan Çocuklar” Projesi nasıl doğdu biraz anlatır mısınız?
Emziren Anneler grubunda yurtdışındaki çocuk kütüphaneleri üzerine konuşuyorken, neden bizim ülkemizde çocuğumuzla gidip kitap okuyabileceğimiz, hem anneler olarak sosyalleşebileceğimiz, hem de çocuğumuzun gelişimine olumlu ve kitap sevgisiyle dolu bir etki katabileceğimiz yerler yok diye konuşmaya başladık. Çoğunluk, Türkiye’de böyle yerlerin kesinlikle açılamayacağı yönündeydi. 2012’nin son günlerinde bir imza kampanyası başlatıp, ilk olarak Kadıköy Belediyesi’nin kapısını çalarak “Kitap Okuyan Çocuklar Projesi”ni hayata geçirmiş olduk.
Sizce bir çocuk kütüphanesi nasıl olmalı?
En önemlisi ‘sus, sessiz ol’ denilen yerler olmamalı. Çocuklar kitapların dünyasına yeni yeni girmeye çalışırken, onlara kitapların evini yani kütüphaneleri karanlık, rahatsız ve sessiz olunan yerler olarak göstermemeli. Biz “Kitap Okuyan Çocuklar Projesi” olarak varolan kütüphaneleri ziyaret edip, kütüphanenin şartlarının nasıl çocuklara daha uygun hale getirilebileceği konusunda kütüphane yetkilileriyle konuşuyoruz.
Çocuk kütüphanelerinin bebek arabalarıyla kolay erişilebilir olması; aydınlatmasının ve ısıtmasının yeterli; raf, koltuk ve sandalyelerin çocukların boyutunda; tuvaletlerin çocukların kullanabileceği rahatlıkta olması; tuvaletlerde alt-açma ünitesinin olması, emziren anneler için emzirme bölümünün olması önemli. Bunlar tabi bir çocuk kütüphanesinde aradığımız fiziki şartlar. Fiziki şartların haricinde, okul öncesi yani okuma-yazma bilmeyen çocukların öğrenme ve gelişimlerine katkıda bulunacak ve meraklarını canlı tutacak deney düzenekleri, duyu havuzları, ahşap oyuncaklar, kukla sahnesi, interaktif kitap okuma köşesi gibi özellikleri de olmalı.
Mevcut kütüphanelerin içine “çocuk alanı” kurulamaz mı?
Kurulabilir, kuruluyor da. Bir kütüphaneyi çocuklara dost hale getirmek hiç de o kadar zor değil esasında. Rafların, sandalyelerin, masaların boyutlarını, yer döşemelerini, tuvaletleri çocuklara uygun hale getirmek hiç de çok masraflı işler değil.
Kitap Okuyan Çocuklar Projesi olarak kimlerle ortak çalışıyorsunuz?
Farklı belediyelerle ortak çalışmalar yapıyoruz. Mesela 2013 yazında İBB Kütüphaneler Müdürlüğü’ne bağlı bir Gezici Kütüphane Göztepe 60. Yıl Parkı’na bizim için tahsis edildi ve bizim ailelere sorarak hazırladığımız listeye göre kitap alımları sağlandı. Bir ay boyunca 1500’den fazla çocuğa Göztepe Park’ında ulaştık; İngilizce ve Türkçe kitaplar okuduk, deneyler yaptık, canlandırma yaptık, yazarlarımız gelip çocuklara hem kitap okudular hem de kitaplarını imzaladılar.
Önümüzdeki yaz İBB’ye bağlı beş gezici kütüphanenin İstanbul’un farklı parklarında aynı hizmeti vermesini planlıyoruz (bunun için de sorumluluk alacak gönüllü ailelere ihtiyacımız olacak). Tabi kütüphaneleri başarılı kılan aileler. Aileler ne kadar çocuklarına kitap okuma kültürünü yaymaya çalışır, çocuklarını kitapların sihirli dünyasına sokarlarsa o kadar etkili olur bizim de çalışmalarımız.
Ayrıca sadece İstanbul değil, Diyarbakır, İzmir gibi farklı illerde ve İstanbul’un farklı ilçelerindeki kütüphanelerde, organik pazarlarda da kitap okuma saatleri ve kitap çemberleri başlattık.
Okuma çemberleri etkinliğine ilgi nasıl?
Çok güzel, okuma çemberlerimiz büyüyor ve başka bir il ya da ilçelerde de başlıyor. Okuma çemberlerinin çocukların üzerindeki etkisi o kadar bariz ki örneğin Özgürlük Park’ındaki kitap okuma çemberimizdeki okul öncesi çocuklar evde hikayelerini resmedip, parktaki okuma çemberinde kendi resmettikleri hikayeleri anlatır oldular. Bu da çok mutluluk verici bir gelişme. Hayal edebildiği kadar yaratıcı olacak bir gençlik bizi bekliyor.
Bu süreçte yaşadığınız ilginç bir anı var mı?
En ilginci sanırım demin bahsettiğim çocukların artık kendilerinin kitap yazıp, parktaki arkadaşlarıyla paylaşmaları.
Ama bunun dışında şöyle bir anım var: Gezici kütüphanede kullandığımız kitapları yine İBB’ye bağlı başka bir kütüphaneye yollanmasını rica ettik ve o kütüphanede de kitap okuma saati başlattık kütüphane yetkilileriyle birlikte. İlk okumada ben de bulunmuştum, iki hafta sonra ben tekrar okumayı yapmak için kütüphaneye gittiğimde kitapların kütüphane yetkilileri tarafından koliye konulduğunu gördüm ve şaşırdım. Yetkililer bana bir grup çocuğun geldiğini ve kitaplara ciddi zarar verdiklerini, o yüzden de kütüphane yetkililerinin kitapları koruma amaçlı koliye kaldırdıklarını öğrendim. Tamamen şoka uğramıştım, çünkü aynı kitaplar bir ay boyunca parkta bini aşkın çocuk tarafından okunmuştu ve kitaplar hiç de o kadar yıpranmamıştı. Bu şunu gösteriyordu: kütüphanedeki kitapları parçalayan çocuklar ya hayatlarında hiç kitap görmemişlerdi ya da aileleri bu çocuklara, çocukların kitaplara davrandığı gibi davranıyordu ki bu çok ürkütücüydü. Kitapları hemen kolilerden çıkardım, kütüphanecilerden yapıştırıcı istedim, ve o sırada kütüphaneye kitap saati için gelen çocuklarla birlikte kitapları tamir ettik, yapıştırdık, kopan her parçanın/sayfanın yerini bulduk ve onardık. Kütüphanecilerimiz de esasında küçük çocuklarla nasıl ilgileneceklerini daha önceden deneyimlemedikleri için ‘demek ki böyle yapmalıydık’ dediler.
Bir çocuk kitaba nasıl davranacağını bilmese bile biz büyüklerin incitmeden, azarlamadan yol göstermesi gerekiyor. Bu, hayat boyu çocuğun kitaba [ve kamu malına da] nasıl davranacağını şekillendiriyor.
Bildiğim kadarıyla “Kitap Okuyan Çocuklar”a ilk destek Kadıköy Belediyesi’nden geldi. Bu ilk interaktif çocuk kütüphanesi ne zaman açılacak?
Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk’ün yerel seçimler öncesi açmasını umut ediyoruz. Halihazırda kütüphanenin binası geldi, Özgürlük Park’ına yerleştiriliyor. Kütüphanenin nasıl olması gerektiğine dair ilk toplantıyı yaptık. Yakın bir süre içinde de ikinci bir toplantı yapacağız.
Kütüphane kurulması hedeflenen yeni yerler nereler?
Kadıköy’den sonra hedefimiz Şişli ve Fatih bölgeleri. Kadıköy Belediyesi’ne teslim ettiğimiz 10.000’i aşkın imzanın, Türkiye’nin ilk interaktif çocuk kütüphanesinin açılmasına etkisi tartışmasız en büyük faktör. Bu yüzden Fatih ve Şişli’de de birer interaktif çocuk kütüphanesi kurulması için başlattığımız imza kampanyaları var. Umarız bize destekte bulunmak isteyenler yeni başlattığımız imza kampanyalarını imzalayıp, çevrelerine duyururlar. İmza kampanyalarıyla belediyelere sesimizi duyurabiliyoruz ve projenin etkinliği artıyor.
Şişli bölgesi için:
http://www.change.org/KitapOkuyanCocuklarSisli
Fatih bölgesi için:
http://www.change.org/KitapOkuyanCocuklarFatih
Bu projeyi biz anne babalar nasıl destekleyebiliriz?
En büyük sorumluluk ailelere düşüyor esasında. Kütüphaneler kurulur ama aileler destek vermez, sahiplenmez, çocuklarını getirmezse uzun soluklu olmaz. Kütüphaneler ve çocuklarımızın geleceği hepimizin. Hep birlikte elimizi taşın altına koymamız ve ‘ülkemizin çocukları için ben ne yapabilirim?’ demesi gerekiyor.
Ben ve gönüllülerimiz proje için tamamen gönüllü çalışıyoruz, cebimize asla para girmiyor, aksine bizden çıkıyor ve yaptığımız etkinliklerin hepsi ücretsiz . Her zaman dediğimiz gibi ailelerin iki çocuğu bir arada buldukları an, çantalarından bir kitap çıkartıp, yanlarında kitap yoksa yanlarında buldukları iki objeyi kukla haline getirerek çocuklara hikaye anlatmaları çok önemli.
Parklarda geri dönüşüm materyallerinden oyuncaklar yapıp; hikayeler okuyup; yanardağı patlaması, lava lambası, renk çarkı gibi deneyler yapıyoruz. Bazen aileler bize soruyor, bizim burda ne zaman etkinlik yapacaksınız diye. Biz de ‘neden siz çocuğunuzu alıp, parka gidip, bu aktiviteyi siz parktaki diğer çocuklarla paylaşarak yapmıyorsunuz ki’ diyoruz.
Maalesef eğitim sistemimiz, yarattığımız toplum hep hizmeti, etkinliği karşısından beklemeye yönelik. Üniversiteye girerken bile bizim ne kadar zeki olduğumuz beş sıkkın elinde. Kendimizden bir bilgi ekleyip, yaratıcı olmamız sağlanmıyor. Halbuki çevremizde çocuklara yönelik aktivite yoksa, bunu biz başlatabiliriz.
Aileler bir kütüphaneye ya da herhangi bir belediyeye gidip mekan talebinde bulunup kitap çemberleri başlatabilirler. İngilizce’de bir atasözü vardır ‘istek olduğu zaman, yol da vardır’ diye. Yeter ki biz isteyelim, illa ki bir yol buluruz.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
“Kitap Okuyan Çocuklar Projesi”nin Türkiye’nin her yerinden gönüllülere ihtiyacı var. Bize ulaşmak isteyenler, projemize maddi ve manevi destek vermek isteyenler aşağıdaki adreslerden bize ulaşıp, kitap çemberlerinden ve oluşan kütüphanelerden haberdar olabilirler.
http://kitapokuyancocuklar.org/
Category: Konuklarımız, Kütüphane
2 Comments