Bu İnek Pek Kutsal

Erkeklerin askerlik hikâyeleri varsa, kadınların da hamilelik ve doğum anıları var. Kendi hamilelik dönemimde bunları bol bol dinlemiştim. Doğum yapınca azalır sanıp, çok yanıldığımı kısa zamanda anlamıştım. Herkesin bu konuda ne çok bilgisi (!) ve yorumu varmış diye düşündüğüm anlar çok oldu.

Hamileyken, “Aaa sen pek güzelleştin. Kesin bu çocuk erkek!” ya da “Karnının şekli, bebek erkek olacak diyor” veya “Canın narenciye ve ekşi şeyler çekiyorsa kesin erkektir!” yorumlarına tamamiyle ters olarak nur topu gibi bir kız çocuğu doğurmanın dayanılmaz mutluluğu içerisindeydim. Hayır, cinsiyet tercihimden de değil de, bunca inancın hiç de doğru olmadığının yaşayan kanıtı olduğumuz için 🙂

“Normal doğum anneyi güzelleştirir.”

“Normal doğurursan hemen ayağa kalkarsın, halbuki sezaryende öyle değil. Haftalarca dikiş yerlerin acıyacak.”

“Sen hiç merak etme, hemencecik doğar. Çok spor yaptın, hamile yogasının kitabını yazdın, yürüdün ettin, fazla kilo da almadın. Çok rahat olacak, bak gör…”

Ve sonunda bilge annemden unutulmaz bir cümle: “Canım köyde kadınlar ağacın altında doğuruyor, sen mi yapamayacaksın??!!!”

Doğum 32 saat sürdü, kızımız Maya güzel izler bırakarak çıktı, sekiz hafta boyunca simit üzerinde oturmak zorunda kaldım,…

Haydi bu yanlış bilgi silsilesini atlattık, artık rahatlarım derken, bebekli hayata geçtik tabii.

Yine her kafadan bir ses:

“Aaa gece sık uyanıyorsa kesin açtır. Mama ver.”

“Ay bu kesin kolik. Baksana çok ağlıyor.”

“Canım yatır şuraya, kendi uyusun. Başından alıştırmak lazım.”

“Bu çocuk arabanın içinde hep gökyüzüne bakıyor. Biraz dik bir araba alın da insanları görsün. Sonra sosyalleşemeyecek…”

O kadar bıkmıştım ki yorumlardan, ciddi olarak psiklolojik anlamda zarar gördüm! Hâlâ fazla bilmişlik yapıldığında, ya oradan kaçmaya çalışıyorum ya da konuyu değiştirmeye…

Kutsal İnekCeylan Naz Baycan’ın “Kutsal İnek” isimli kitabını bir uçak yolculuğu esnasında yalayıp yutarken, sürekli gülümsediğimi fark ettim. O kadar yakın geldi ki yazdıkları…

Kutsal İnek, Baycan’ın kendi hamileliğini anlattığı, hem kendiyle, hem eşiyle hem de etrafındakilerle bol dalga geçtiği, çok şeffaf bir kitap. Çok gerçek.

“Eski bir atasözü der ki, kadınları en iyi alışverişte, tatilde veya hamilelikte tanırsın…”

“Doğmak, büyümek, okula gitmek, işe başlamak, evlenmek, çocuk sahibi olmak… Her şey tıkır tıkır işleyen bir düzenin parçasıymış gibi görünür! Neredeyse hiçbiri düzgün işlemez ama herhangi birini sorgulamak seni ipe götürebilir. Özellikle de “çocuk yapma” kısmı zorludur, ama tartışılmaz ve dokunulmazdır da! Çünkü hamilelik kutsaldır, laf eden çarpılır!”

“Lunapark’ta Gondol’a binmeye inat edip, bindiği andan inene kadar da çığlık çığlığa bağıran çocuklar gibiydim… Bir şeyi hem isteyip hem de ondan fazlasıyla korkuyordum…”
Benim hamile kaldığımdaki hislerimi tam olarak anlatıyor.

Bu hikâyeyi anlatıyorum ki mutluluktan çıldırmış gibi görünen hamilelerin yanında siz de benim gibi yalnız hissetmeyin, kederlenmeyin… Absürd olayların sadece sizin başınıza geldiğini, yalnızca sizin yer yer kocanızı öldürmek istediğinizi sanmayın! Her hamilelik tatlısıyla ekşisiyel kendi hikâyelerini barındırıyor ve şimdi buradan bakınca gülümsetiyor, kimi kocaman kahkahalarla, kimi dudağın kenarında küçük bir burkulmayla.

Gülümsemek, rahatlamak, keyifle okumak istiyorsanız “Kutsal İnek”i edinin derim 🙂

Keyifli okumalar!

Leave a comment