Arınalım…

Yeni seneye girişte yeni bir yaklaşım içinde olmak lazım değil mi? Kendimize, etrafımızdakilere, evimize, işimize, hayattaki duruşumuza bir daha bakıp, neleri değiştirmek istediğimize karar vermek ve bunun için bir adım atmak, hatta daha önceki adımlardan farklısını atmak belki de kendimiz için en iyi hediye olacak.

Kendi adıma hayatımdaki fazlalıklardan kurtulmayı hedefliyorum bu sene. Bir türlü vazgeçemediğim ama aslında hiç de kullanmadığım eşyalardan tutun da, kendi kendime yaptığım psikolojik baskı fazlalığından, her beni üzen durumun benden kaynaklanmadığı gerçeğini kabul edebilmeyi ve böylece kalbime bindirdiğim fazla yükten de kurtulmayı amaçlıyorum.

Bazı durumlara nedenine, nasılına girmeden, “Bu da böyle işte…” diyebilmeyi ciddi şekilde kafama takmış durumdayım.

Derin bir nefes al ve bırak… Oooohhhhh! Düşüncesi bile iyi geliyor insana, değil mi?

Bırakamadığımız şeyler, eşya olsun, ilişkiler olsun bizlere çok büyük zarar. Bunu ben söylemiyorum. En sevdiğim dergilerden olan “Psychology Today” söylüyor. Hem de sıkı bir araştırma sonunda.

İnsanlar evlerini neden eşya ile doldurur? Küçük eve sığamazsınız, büyüğüne geçersiniz, ona da sığamazsınız. Tanıdık geldi mi? (Ben büyüğüne de sığılmayacağını tahmin ettiğimden küçüğünde kalmakta ısrarcıyım!)

Veya yeni bir eve taşınırken paketlemekten yorulup da attığınız pek çok saçma sapan eşya yok mudur? Mutlaka vardır. Ama o evde kalsanız o eşyalarla yaşamaya devam edecektiniz.

İnsanlar evleri onları temsil etsin diye ve kendilerini “evde” hissetmek için kendilerine anlamlı gelen eşyaları alırlar ve sonra da onlardan bir türlü vazgeçemezlermiş.  Güzel bir seyahatten edinilen ufak tefek biblolar, aile büyüğünden gelen, sizin evinize hiç uymayan ancak duygusal anlamı olan bir eşya, çocuğunuzun bebeklik çorapları, içerisinde bebeklik fotoğraflarının olduğu ama geriye itilmiş bir takım çerçeveler,…

Bazen de yaratıcı yönümüzü ortaya çıkartsın diye eşya toplarmışız. Dozu kaçtığında ise etkisi hedeflenenin tersi oluyor tabii.

Peki ya biriken e-mailler, mesajlar? Bir türlü temizleyemediğiniz için birikip dururlar. Sonra da en acil olanları mesajları adeta aralayarak bulmaya çalışırsınız. Ne büyük yük!

Kafanızda biriken yapılacaklar listesi uzayıp giderken, beyniniz tüm bu birikintilerden taşma noktasına gelmiştir bile.

İşte o yüzden bu yeni seneye ilk adımı atarken, derin bir temizliğe girişmekte fayda var.

Fiziksel ve ruhsal olarak.

Yaptıktan sonra tekrar haberleşelim. Bence harika olacak!

2 Comments

  1. Yaa var ya!.. Bayıldım! Çünkü aynı düşünce ve duygularla geçtim yeni seneye :) Harika ifade etmişsiniz Defne Hanım. Mümkün olduğunca hafiflemeliyiz evet. Çok gereksiz, bazen de amacından sapan yükler yüklenebiliyoruz; zaman içinde zaman aşımına uğrayan ve omuzlarımızı yok yere yoran. Taşıyoruz canhıraş bir şekilde onları; evimizde, zihnimizde, gönlümüzde... Aslında her yıl değil; belki de her ay rutine almamız gereken bir işlem olmalı bu arınma operasyonu ;) zira zaman hızlı akıyor ve hayatı bazen mecburen bu hız yüzünden farkındalık durumuna teğet geçerek yaşayabiliyoruz. Sık sık silkelemeliyiz cebimizdekileri. Ve dediğiniz gibi, "Amaan, bu da böyle işte!" kabullenişini ve esnekliğini giydirmeliyiz ben'lerimize. Ben de buna kafayı takmış durumdayım :))) Yüreğinize, kaleminize, çabanıza sağlık Defne Hanım... Umarım yıl sonu geldiğinde kendimizi kutlarız ;) Bu arada siteniz çok güzel. ilk fırsatta dolaşacağım. Sevgiler...
    Reply 3 January 2018 at 13:18

Leave a comment