Medeni Olmak

Etrafımda kayda değer sayıda çift yollarını ayırıyor. Şu ya da bu sebepten. Boşanmak hem iki taraf için, hem de eğer varsa, çocukları için son derece zor bir durum. Zaten ayrılık kararı almak hiç de kolay olmasa gerek. Bunu harekete dönüştürmek ise eminim oldukça yıpratıcı bir süreç.

Tüm bu zorluklara rağmen, çiftlerin neden medenice ayrılamadığını anlayamıyorum. Çok örneğini gördüm. Mal mülk kavgası yapanlar, sırf karşı tarafa gıcıklık olsun diye çocuğun zamanını bölenler (bayramın yarısı sende, diğer yarısı bende olacak tarzında), çocuktan bilgi koparmaya çalışanlar, taraflardan biri hakkında dedikodu yapanlar,… Bu iki insanın bir zamanlar birbirine aşık olduğuna inanmak çok zor. Sanki iki düşman savaşta.

Geçen Cumartesi günü Hürriyet Cumartesi ekinde sevgili Sibel Arna’nın bu konuyla ilgili bilgi içeren “Yüzleşme” başlıklı bir yazısı vardı. Kendi de maalesef eşiyle yolunu ayırmayı seçmiş. Böyle bir karar vermişler. Yalnız, bir farkları var benim bahsettiğim diğer çiftlerden. O da çocuklarına olan sevgileri. Onun düzeni bozulmasın, huzuru kaçmasın diye kafa patlatmışlar. Onun için en iyisi ne olacak, nasıl daha mutlu olacak diye düşünmüşler, sormuşlar, araştırmışlar. Medeni bir çiftin doğal olarak yapacağı gibi…

Danıştıkları psikiyatr onlara çocukları için en önemli şeyin sevgi olduğunu söylemiş. “İkiniz de ayrı ayrı oğlunuza sevginizi gösterirseniz, hata yapma olasılığınız az.” demiş.

HTV’deki “Anne” isimli programındaki konuk uzmanlardan biri Arna’ya şöyle demiş: “Boşanmadan çocuğun olumsuz etkilenmemesi için her şeyden önce çiftlerin bu durumla yüzleşmesi gerekir. Boşanmış ama boşandığını kabul etmeyen, geriye dönük umut besleyen, herhangi bir nedenle bunu açıklamayan, açıklasa da durumu içinde çözümleyemeyen çiftlerin çocukları maalesef bu süreçten kötü etkileniyorlar.”

 

Diğer dikkat edilmesi gerekenlere gelince, Sibel Arna şu notlara yer vermiş:

  • Günümüz Türkiye’sinde babanın anneyi, annenin babayı çocuğa kötülemeyeceğine, bu bilinç düzeyine geldiğimize inanmak istiyorum. Ama aynı tutumu tüm akrabaların sergilemesi şart. Sevgili büyükler “Senin baban hayırsız” “Senin annen beceriksiz” suçlamalarının çocuğun ruhunda açacağı yaraları iyi hesaplayın lütfen.
  • Çocuk kesinlikle arada ajan ya da laf taşıyan olarak da kullanılmamalı. İçiniz içinizi de yese “Eee kim vardı annenin/babanın evinde” diye sormayıverin!
  •  Anne-babanın birlikte geçirecekleri zaman konusunda mutlaka bir sınır olmalı. Evet arada sırada birlikte sinemaya ya da yemeğe gidilebilir ama bunu sık sık tekrarlamak ya da işi ‘çocuk için birlikte tatil’ yapma boyutuna vardırmak kafasını karıştırmaktan başka bir işe yaramayacak.
  • Çocuğunuz kaç yaşında olursa olsun ayrılma kararınızı anlayacağı dilde söylemek çok önemli. Mesela biz bu sorunu “Bundan sonra annenin ayrı, babanın ayrı evi var” olarak çözdük. Anladı ve kabullendi. Bazen ebeveynler çocukların anlamayacağını düşünerek ayrılma kararını söylemez. Bazen de ayrılmayı isteyen taraf sesizce gider, açıklamayı kalana bırakır. İşte bu en tehlikelisi. Çocuk bu gibi durumlarda hemen kendini suçluyor, reddedilmiş hissediyor. Halbuki çocuğunuza sevgiyle bu kararın anne-babanın ortak kararı olduğunu anlatabilirsiniz.
  • Taraflar kendi sorunlarını ne kadar hızlı çözüp, hayatlarını ne kadar çabuk düzene sokabilirlerse, birbirleriyle ilişkileri ne kadar kavgasız olursa, bir aradayken ne kadar dostça davranırlarsa çocuklar da o kadar çabuk sakinleşir ve yeni yaşantıya uyum sağlar.
  • Türkiye’deki yasalar çok istisnai bir durum olmadıkça velayeti anneye veriyor. Babanın çocuğu görürken dikkat etmesi gereken şey istikrar. Bir hafta hiç görmeyip, bir hafta her gün görmek mesela hiçbir işe yaramaz. İş seyahatleri dışında babalar çocuklarına istikrarlı ve mümkün olduğunca vakit ayırmalı.
  • Tarafların hayatlarına yeni birini almaları çok kritik bir nokta. Oğlu olan kadının rol model almak için erkek arkadaş edinmesi son derece gereksiz. Çocuğun buna ihtiyacı yok, çünkü bir babası var. Baba farklı bir yerde yaşıyorsa dedesi, dayısı ya da yakın bir erkek arkadaşınızdan faydalanabilirsiniz. Hayatınıza soktuğunuz insanı tanıştırırken ince eleyip sık dokumanız şart. Çünkü çocuğunuz her koşulda rekabet edecek, artık onu eskisi kadar sevmeyeceğinizi düşünecek. Hayatınıza giren insanın sürekli değişmesi de tarifi karışık başka problemlere yol açacak.

2 Comments

  1. Begüm Ayangil
    Çok güzel bir yazı yazmışsınız :) Çok önemli bir yazı... Teknoloji çağında yaşadığımız bu zamanlarda ailelerin bu konuda daha duyarlı olması gerektiğini düşünmekteyim. Denildiği gibi gerçekten çok hassas ve kritik bir nokta. Bu durumdan çocuklarımızı ne kadar sağlıklı atlatırsak ileriki dönemlere daha özgüvenli çocuklar yetiştiririz. Önemli olan ailenin "Birlik" içinde olması gerektiğidir. Umarım hiç bir aile ayrılık durumuyla karşılaşmaz. Umarım herkes mutlu, huzurlu, sağlık dolu bir yaşam geçirir :)
    Reply 13 January 2012 at 14:57
    • Dileklerine ben de katılıyorum Begümcüğüm. Yorumun için çok teşekkürler. Sevgiler :)
      Reply 14 January 2012 at 21:23

Leave a comment

Leave a Reply to Begüm Ayangil Cancel reply