Koş Koş Koş

Hafta sonumuz oldu bitti hareketli geçer, yani Maya’dan sonra. Zaten hayatımızın bir M.Ö. (bizim durumda bu Maya’dan Önce), bir de M.S. (Maya’dan Sonra) dönemi var.

Maya doğmadan daha sakin geçebiliyordu hafta sonları. Zaten hafta içi deli gibi çalışmış iki tip, hafta sonumuzu spora, arkadaşlarla buluşmaya, evde tembellik etmeye, kısacası ne istersek onu yapmaya ayırabiliyorduk.

Maya ile birlikte hafta sonlarımız müthiş hareketli oldu. O kadarki, yorgun çıkıyoruz bu iki günden.

Şimdi bir de “Babalar Okuyor!” eklendi Pazar günlerine. Sabah arkadaşlarla piknik diye koş koş koş. Oradan eyvah geç kalıyoruz telaşıyla Bebek Sihirli Sayfalar’a gerçek anlamda koş koş koş, bayağı bir hareket oluyor bize…

Neyse tam zamanında vardık çok şükür. Bu seferki izleyici kitlemiz ağırlıklı olarak Robert Yuva bızdıkları. Zira üçüncü hafta şanslı babamız, Robert Yuva’nın bir tanecik müdiresi Filiz Hanım’ın sevgili eşi.

Kitaplarını seçmiş, yüzünde kocaman bir gülümseme, okumaya hazır 🙂


Ben hemen eline bir kitap daha tutuşturuyorum, konusu mesleğini direkt ilgilendiriyor diye: dişlerini fırçalamayı sevmeyen bir maymunu (ay yoksa ayı mıydı…) anlatıyor. Çok şeker bir kitap.

İlk onunla başlıyor Recep Bey okumaya. Ardından diğerleri geliyor. En son dinazorlarla ilgili olan kitapta iyice açılıyor, bir taklitler görmeliydiniz. Harikaydı! İşte size kanıtı…

Babalar Okuyor! from 0kmbizdiklar on Vimeo.

Okumadan sonra minik espresso bardaklarından arı yapacak bızdıklar. Fakat bu sefer gerçekten babalara ihtiyaç var.

Kimi bızdık annesini kapmış gelmiş, kimi hem babasını hem abisini (ağabey diye yazmak nedense hiç içimden gelmez, kusuruma bakmayın).

Abi ve baba kombinasyonunda babanın oğluna “tecrübe kazandırmak” adına kardeşine yardım için görev delege ettiğine şahit olduk! Yani bu babalar her fırsatta çocuklarını eğitiyorlar (!)
Üstelik Kaan (yani abi) o kadar durumu kabullenmiş ki yakın zamanda bızdıklara o da kitap okumak istediğini belirtti. Ben de onu “geleceğin babası” olarak sizlerle tanıştıracağım 🙂

Biz hanımlar kahvelerimizi yudumlarken, sanat masasından da çok uzaklaştık sanmayın sakın. Ama çok keyifli vakit geçirdik, o kesin.

Kızım sayesinde o kadar şeker dostlar edindim ki, Maya’ya bu anlamda da teşekkür borçluyum.

Yalnız şimdi benden yaz için de program bekliyorlarmış. Bızdıklara yüzme yarışları, bol hareket; bizlere keyifli sohbetler, akşama doğru da “happy hour” diyorum, ne dersiniz?

Bu Pazar yine bekleriz efendim 🙂 Yakınlarınızı davet edebilirsiniz. Ne kadar çok katılım, o kadar keyifli geçiyor okuma günleri.

Leave a comment