Kitap Seçimi Deyip Geçmeyin

Kendiniz ya da çocuğunuz için nasıl kitap seçersiniz?

İnternetten?

Toplu kitap satan yayınevi temsilcilerinden?

İkinci el pazarlarından?

Çeşitli fuarlardan?

Çocuğunuzun okulunun aracı olduğu firmalardan?

Kitapçılardan?

Ben ağırlıklı olarak sonuncu seçeneği tercih edenlerdenim. Yani sevdiğim, kendimi rahat hissettiğim bir kitabevine gideceğim. İçeri girer girmez  kitabın kokusunu alacağım. Özellikle kendim için kitap bakmaya gittiysem, önce “Yeni Çıkanlar”a ve ardından “Çok Satanlar” bölümündekilere bir göz atacağım, elleyeceğim, karıştıracağım.

Ardından aradığım konu ile ilgili bölüme gidip çeşit çeşit kitap seçeceğim ve sonra uygun bir köşede bu kitapları karıştıracağım.

Eğer Maya ile birlikte isek, onu ilgilendiren bölüme yukarıda anlattığımdan daha hızlı bir şekilde varıyoruz fakat devamı aynı. O da benim gibi rafları karıştırıyor, seçiyor ve sonra uygun bir yere oturup (bazen gerçekten yere, halının üzerine otururuz) seçtiklerimizi okuyoruz.

En sonunda tüm bu okunan, ellenen, karıştırılan kitaplardan en çok sevdiğimiz birkaçını alıp kasa kuyruğuna doğru ilerliyoruz.

Yani hem benim hem de minik kızım için kitap seçmek keyif işi, bir ritüel. Kitap seçimini takiben birlikte içilen içecek ve o esnada aldığımız bu cici kitapların tekrar okunması, elden geçmesi ise sadece bir başlangıç. Artık bu kitaplar evimizdeki kütüphanenin bir parçası olacak, geceler boyu tekrar ve tekrar okunacak, arkadaşlarımız ile paylaşılacak.

İşte benim için kitap bu kadar kıymetli iken, beni aralıklarla arayan ve benim “özel” cep telefonumu  arkadaşlarımdan “referans” istedikleri için alan satış elemanları bana çok da cazip gelmiyor.
Yeri gelmişken şunu belirtmek istiyorum: direkt satış elemanlarına saygım sonsuz. Yaptıkları iş çok zor. Bu kadar önyargı ve kötü örnek varken, işini hakkıyla yapan kişileri takdir etmek lazım. Fakat bir diğer yandan, benden izin alınmadan verilmiş olan özel cep telefonumdan aranmaktan dolayı duyduğum rahatsızlığı da onların hoşgörmesi gerekiyor.

Bu noktada bence biz müşterilere iş düşüyor. Bahsi geçen satış temsilcilerine arkadaşınızın cep telefonunu vermeden önce LÜTFEN bir defa daha düşünün. Siz aldığınız ürünlerden çok mutlu olabilirsiniz, satışı yapan hanım ya da beyi de çok sevmiş, yaklaşımını beğenmiş olabilirsiniz. Ancak izinsiz olarak verdiğiniz özel numara bir başkasına ait. Dolayısıyla benim bu noktada önerim, bu çok beğendiğiniz toplu kitap pazarlayan kişiyi, ilgileneceğini düşündüğünüz dostunuza bahsedin, anlatın ve kontakt bilgilerini verin. Hatta aldığınız yirmi kitaplık seriyi bile gösterebilirsiniz…

Tüm bu bilgileri aldıktan sonra dostunuz kendi hür iradesi ile satış temsilcisiyle irtibata geçmek istiyorsa bunu zaten yapacaktır. Üstelik bu şekilde satışı yapacak olana da iyilik yapmış, vakit kazandırmış olursunuz.

Lütfen arkadaşınızın cep telefonunu onun tanımadığı bir kişiye verirken DURUN ve bir daha DÜŞÜNÜN!

Neyse efendim, bu kaç zamandır beni tırmalayan bir konuydu, sistemimden attığıma göre devam edebilirim…

Nerede kalmıştık? Evet, işte beni aralıklarla arayan böyle kibar birkaç satış temsilcisi var. Kızım için kitap öneriyorlar ve hatta bu kitapları meşhur bazı pedagogların da önerdiğini ya da belirli yuvalarda okutulduğunu anlatıyorlar.

Bir defa ayıp olmasın diye bir alım yaptım fakat sonra çok mutsuz oldum. Çünkü olağan rituelimi yaşayamadan almıştım bu on kitaplık seriyi…

Bundan ders alıp, ileriki zamanlarda arayanlara uzun uzun neden onlardan kitap alamayacağımı anlatıyorum. O kadar bayıyorlar ki bu anlatımımdan bir daha aramıyorlar 🙂

Şaka bir yana, kitap seçimi, özellikle de çocuklarımız için olunca, büyük bir sorumluluk.

Yaz aylarında “Haber Türk” gazetesinden Yasemin Candemir, “Merdivenaltı kitaplara dikkat!” başlıklı yazısında bu konuyu işlemişti.

Anlatılana göre Türkiye’de çocuk kitapları basan yaklaşık 1800 yayıncı varmış. Yılda ortalama 60 milyon çocuk kitabı basılıyormuş. Ve işin acıklı tarafı bu kitapların hepsinin çocuklar için uygunluğu konusunda denetim yokmuş!

Belli başlı büyük yayınevleri (Ya-Pa, Can Yayınları, Doğan Egmont,…) çocuk kitaplarını pedagogların danışmanlığında yayınlarken, diğer pek çok yayınevi aynı özeni göstermiyormuş.

Bu konuda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda çocuk kitapları ile ilgilenen mevzuat bölümü çalışanı Oya Tulukçu ile görüşmüş Candemir. Tulukçu’dan gelen bilgi şöyle: “Okul öncesi için basılan kitaplara bandrol uygulamıyoruz. Kamu yararı güdüldüğü için daha çok yayın yapılmasını destekliyoruz. Ama bir denetim mekanizması yok. Bunun için kurulmuş bir birimimiz de yok.”  Ve devam ediyor Tulukçu: “İsteyen herkes yayın şirketi kurup çocuk kitabı çıkartabiliyor. Sonuçta bu ticari bir faaliyet. Kitap içeriklerinin doğru olup olmadığı ise bizim, daha doğrusu Türkiye’de kimsenin denetiminde değil.”

Düşünebiliyor musunuz? Herhangi bir kişi kitap yayınlatabiliyor. Ve siz de gerek kapağına, gerek yapılan çizime kanıp, faydalı ya da eğlenceli olabileceğini düşünerek alabiliyorsunuz. Çok meşgul bir ebeveynseniz, bu kitabı çocuğunuza siz değil de yardımcınız okuyor. Ve siz belki de tüm sayfaları dikkatle tarayamadığınız için çocuğunuz almaması gereken mesajlarla ya da duymaması gereken bir Türkçe ile karşılaşıyor.

Bu yazıyı okuduktan sonra şahsen benim tüylerim diken diken oldu. Çok severek okuduğumuz “Cemile” serisinde bile son çıkan beslenme konulu kitaplardaki yaklaşımı yanlış bulup yayınevine mesaj yollamış bir insan olarak (onlar da sağolsunlar cevap verip eleştirimi haklı buldular ve gerekli düzenlemeleri yapacaklarını belirttiler… Yapıldı mı bilmiyorum ama yaklaşım doğruydu en azından. Yapılmadıysa da herhalde üzerinde çalışıyorlardır diye düşünmek istiyorum.), böylesine duyarsız bir sistem olduğunu görünce artık ritüelimin kendi zevkim dışında, son derece önemli bir amaca hizmet ettiğini de düşünüyorum.

Evet, siz siz olun sevgili ebevynler, çocuğunuz için kitap almadan önce mutlaka içini, her sayfasını tek tek okuyun. Kitabın verdiği mesajdan mutluluk duyun. Sonra bu kitabı bulunduğunuz kitabevinde çocuğunuz ile tanıştırın ve eğer o da hoşlandıysa satın alın…

Bızdıkların fikri çok ama çok önemli. Önce bizim süzgecimiz, sonra onların beğenisi…

2 Comments

  1. Özgür Çalışkan
    Çocuk kitapları alırken her şeyden önce çocuğun yaşına uygun olan kitaplar seçilmelidir.Kitap okumak çocuk yaşta kazanılabilecek bir alışkanlık olduğundan çocuklar için kitap seçimlerinde sadece masallar hikaye kitapları seçilmemeli, aylık dergiler örneğin tübitak gibi çocuklara yönelik bir çok aylık olarak yayın yapan dergilerden faydalanmalı resimli ansiklopediler ile ile çocuğun kitap ile olan ilişkisi arttırılmalıdır. http://www.merakliminik.tubitak.gov.tr/ http://www.bilimcocuk.tubitak.gov.tr/ Kitap seçiminde şiddet ve çocuğa uygun olmayan konular içeren kitaplardan uzak durulmalıdır.Kitaplarde imla hatalarının olmaması özellikle konuyu özetleyen resimler olması gerekir.Böylece çocuğun kitaba ilgisi daha fazla olur.Bu özelliklere sahip kitap seçiminde ise tanınmış yazar çizer veya tanınmış yayınevleri daha sağlıklı bir seçim olabilir.Örneğin, 30 Yılı aşkın süredir yayın hayatına devam eden can çocuk gibi dünya çocuk edebiyatının üst düzey kitaplarını Türkçeye kazandıran yayınevleri tercih edilebilir. http://www.cancocuk.com/ Aynı zamanda kitap seçimlerinde kitaplara ulaşım kolaylığı ve çeşitlilik açısından internetten sipariş vererek bir çok basılı kitabı satın alabilirsiniz. Türkiye'de yeni yeni gelişen internet yayıncılığı ve çeşitliliği az olduğundan ücretsiz olarak fazlaca kaynak şu an için yeterli değildir. Yurt dışında ise ücretsiz çocuk kitabı yayıncılığı yapan örnekler vardır. http://www.allnewchildrensbooks.com/ Son olarak çocuğun kitap okuma alışkanlığının sürekliliğinin sağlanmasında anne ve babaya önemli rol düşmektedir.Kitabı alıp çocuğa okuması için vermek elbette yeterli değildir. Örneğin belirli günler ve saatler ailece çocuk ve kitap ile birlikte geçirilecek şekilde ayarlanmalı, ve böylece çocuğa kitap sevgisi aşılanmalıdır.
    Reply 18 November 2014 at 03:36
    • Çok güzel özetlemişsiniz. Pek çok ebeveyn için yol gösterici nitelikteki bu yorumunuz için teşekkür ederim.
      Reply 18 November 2014 at 13:01

Leave a comment

Leave a Reply to Defne Ongun Müminoğlu Cancel reply