Bi’ Arkadaşın Başına Gelmiş

Hani vardır ya bu muhabbet, “Ya biliyor musun bir arkadaşın başına gelmiş, geçenlerde…”

“Bir arkadaşım ….” diye başlayıp başkasına sorduğumuz sorular ama aslen kendimizle ilgili durumlar.

İşte böyle bir konuşmanın pek çok kişiye fayda sağlayacak bir kitaba dönüşebileceğini düşünür müydünüz?

Sevgili Banu Özkan Tozluyurt, Esra Aylin Akalın ve Mine Çakır’ın aklına gelen bir fikirle ortaya çıkan bu kolektif kitaptan bahsetmek istiyorum bugün. 99 kadın, 99 “bi’ arkadaşın başına gelmiş” hikâyesi. Üstelik bu kitapla Kansersiz Yaşam Derneği’ne destek olunacak.

İmza:Kızın”, “İmza:Karın” ve “İmza:Ben” den sonra bu kitap için onlardan teklif gelince tabii ki bir an bile tereddüt etmeden yazıyı hazırladım.

Sizlerden ricam, bu üçlüyü tanıyın, üzerine bu kitabı alın, hediye edin ve çocukların kalplerine ulaşın.

Hem mutlaka sizin de “bi” arkadaşınızın başına gelenler olmuştur 🙂

 

Sevgili Banu, Esra ve Mine, karşımıza harika bir kitapla çıkıyorsunuz. Kolektif bir çalışma ancak fikir anneleri sizlersiniz. Nereden aklınıza geldi “Bi Arkadaşın Başına Gelmiş”?

Esra: 7 yıl önce yine bir kolektif kadın kitabı yapmıştık. Babaya yazılmış mektuplardan oluşan İmza: Kızın’la başlayan yolculuğumuz kocaya, eski kocaya ya da sevgiliye yazılmış mektuplardan oluşan İmza: Karın ve içimizde kalanları söylediğimiz İmza: Ben ile devam etti. Üçünün de gelirlerini farklı vakıf ve derneklere bağışladık.  İçinde olduğun için senin de çok iyi bildiğin gibi sosyal sorumluluk misyonunun yanı sıra, bu kitaplar sayesinde kadın kadına bir araya gelerek hem anlattık rahatladık, hem birbirimizi dinledik ilham aldık. Bu hepimizin birlikte oluşturduğu ortak güç, birlikte bir fayda oluşturmak çok hoşumuza gitti. Bu üçlemenin üzerinden zaman geçince, hem eski yazarlar, hem de o kitaplarda yazamadığı için içinde kalanlar bizi tekrar harekete geçirdiler.

Banu: Bu sefer mektup yazmayalım dedik. Kitabın konusu İmza:Ben’in Ankara lansmanında filizlendi. Yazarlarımızdan biri, heyecanla bir arkadaşının başına gelen komik bir anıyı anlattı. Biz de gülüştük, “Tabii, tabii hep öyle olur zaten. Kesin bir arkadaşındır,” diye. Sonra da yeni konumuz bu olsun dedik. İmza serisinde çoğunlukla ağlattığımız için, bu sefer güldürelim, bir arkadaşın başına gelmiş gibi komik şeyleri derleyelim istedik.

Mine: Ama hayata geçirirken sadece komik itiraflarla sınırlı kalmaktan vazgeçtik. Sonuçta hayatta her türlü duygu var. İçini açmak isteyen hangi konuda açmak istiyorsa, o konuda açsın dedik. Sonuçta ona yıllarca yük olmuş konuları hafifletmek de önemli. Ayrıca da belki bunlar da birilerine “yalnız değilmişim” hissi verir, bir diğerine feyz olur diye düşündük. Dolayısıyla, aslında kendi başımıza gelen ancak komik duruma, aptal görünmek ya da düşmek istemediğimizden, utandığımızdan, yargılanacağımızdan korktuğumuzdan söyleyemediğimiz şeyleri, bir arkadaşın başına gelmiş gibi anlattığımız kadın itiraflarından oluşan bir kitabımız oldu.

Bi arkadaşın başına gelmiş

 

“Kansersiz Yaşam Derneği”ne destek olacak bu kitap kimlere ulaşacak?

Banu: Kitabı hem erkekler hem kadınlar okumalı, çünkü hem ders alınacak, hem de kahkahalarla gülünecek bir içeriği var.  Tabii içindeki bazı şiddet, pedofili, taciz gibi konulardan dolayı 15 yaş altına çok uygun olmadığını söyleyebiliriz. Kansersiz Yaşam Derneği ile ilgili de bir şeyler eklemek isterim. Kolektif kadın kitaplarımızın en güzel yanı, sosyal sorumluluk yönü. Bu kitabımızın telif gelirinin yarısını, Ümraniye Eğitim Araştırma Hastanesi Çocuk Onkoloji ve Hematoloji Bölümü ve İstanbul’un en büyük Devlet Çocuk Kemik İliği Nakil Ünitesi ve Servisi teknik donanım ve fiziksel şartlarını iyileştirme projesine aktarılmak üzere bağışlıyoruz. Kansersiz Yaşam Derneği ile başka bir proje sırasında tanıştık. Bizzat Şişli Etfal’in aynı bölümünü kurmalarına şahit olduk. Kitaplar sayesinde, kanser hastalarının bu zorlu süreci çok daha iyi koşullarda geçirebileceği bir ortam oluşabileceğini bilmek çok mutlu ediyor.

İnsanlar bu projeye nasıl destek olabilir? Neye ihtiyaç var?

Mine: En basit haliyle kitap alarak destek olabilirler. Hem kendileri keyifle okur, hem de Kansersiz Yaşam Derneği’ne aktarılacak tutara bir katkı sağlamış olurlar. Çevrelerine duyurarak da çok büyük bir iyilik yaparlar. Yine şirket sahipleri bu kitabı çalışanlarına özel günlerde, doğum günlerinde hediye etmek üzere değerlendirebilirler. Bu Kadınlar Gününde örneğin, bu şekilde kadın çalışanlarına vermek üzere alım yapan şirketler oldu. Bizim şu anda aklımıza gelmeyen, ama kitabın yaygınlaşmasını sağlayacak başka önerilere de açığız elbette.    

Bir hayalin – hem de bu kadar çok insanın ortak çalışmasıyla – elle tutulur hâle gelmesi kolay olmuyordur. Yol boyunca neler yaşadınız? Ne gibi anılar birikti?

Esra: Aslında her kitapta biraz daha tecrübelendiğimiz için artık pek zorlandığımızı söyleyemeyeceğiz. Hatta Banu bu dönemde Kanada’da olduğu için ortak bir karar alınması gerektiği zaman, saat farkları zorlar mı diye düşünmüştük ama kendisi tek gözüyle uyuduğu için o da sorun olmadı. Yayınevimiz çok destek verdi, Kansersiz Yaşam Derneği keza öyle. Hatta yazarlarımızdan da yardım teklif edenler oldu sürekli. Biz kendi aramızda da güzel iş bölümü yaptık. Hepimiz her şeyi yapıyoruz tabii ama her birimizin daha iyi yaptığı ya da yaparken keyif aldığı işler var. Örneğin Banu dış ilişkiler, ben duyuru ve yazılar, Mine ise yayınevine göndermeden yazıların düzenlenmesi ve sosyal medya gibi konularda daha yoğun çalıştık diyebiliriz. Güzel anılar birikti, kısaca. Daha da güzelleşecek umarız.

Bu yolda en büyük desteği/gücü nereden aldınız?

Banu: Kadınlardan. Biz bu kolektif kadın kitaplarıyla “Kadın kadının kurdudur” sözünü yalancı çıkartıyoruz. Bu fikri hayata geçirmede yol arkadaşlarımızın çoğu kadın. Kadınlar gerçekten dokundukları şeyi hem güzelleştiriyor hem de çoğaltıyorlar. O yüzden yarışmak yerine birleştiklerinde mucizeler gerçekleştiriyorlar.

Yolda yeni hayaller, yeni projeler var mı?

Mine: Kolektif kitaplar adına yine imece usulü çok güzel bir konu yakaladık. Ama “Bi’ Arkadaşın başına Gelmiş” daha çok yeni. Güzel bir amacı var, önceliğimiz bu amacı en iyi şekilde gerçekleştirmek. Sana da ayrıca çok teşekkürler. Hem yazarak, hem yanımızda olarak hep destek verdiğin için.    

Hayat bir renk olsa ne renk olurdu?

Banu : Kırmızı. Canlı, heyecanlı, coşku dolu.
Esra:
Bence rengarenk. Her tonda, her duyguda.
Mine:
Hayatı tutkuyla yaşamalı, ne yaparsan tutkuyla yapmalı. Onun için bence hayatın rengi tutkunun rengi mor.  

Leave a comment